ABD seçimlerinde Trump’mu, Biden mi iktidar olacak, oyların durumunu tarafların çekişmesini anlatmış, Trump’un Amerikan derin devletinin, Biden’in Küresel Yahudi sermayesinin adamı olduğunu belirtmiştik. Türkiye’ye düşmanlık noktasında Trump’un biraz daha esnek olduğunu, faydacı düşündüğünü zımnen ifade etmiştik. Trump’un, Obama döneminde Türkiye’ye F-35 verilmemesi kararını çözemediğini, Suriye’deki PYD yapılanması noktasındaki küresel Yahudi planına karşı bir tez geliştiremediğini, Musul ve Rakka’yı taş üstünde taş kalmayacak şekilde bombalanmasını önleyemediğini, bölgedeki Amerikan askerlerini çekeceğim dediği halde çekemediğini tecrübe ile gördük.
Trump döneminde küresel Yahudi planı tıkır tıkır işledi. Bölgenin boşaltılması, İsrail için alan açılması, Müslümanların insan sayılmaması, bölge halklarının sindirilerek yumuşak lokma haline getirilmesi planı hesapladıkları gibi işledi.
Bizim tercihimiz şu idi: Kötünün az kötüsü yani ehven-i şer…
Neticede; Trump’da gelse, kötünün kötüsü Biden’de gelse netice değişmeyecek Türklere-Türkiye’ye ve Müslüman halklara karşı sürdürülen düşmanlık azarak devam edecektir.
Küresel Yahudi sermayesi 1800’lü yılların başlarından itibaren ortaya çıktığı o günden bu güne ilginç bir teşkilatlanma modeli geliştirmiştir. Aynı anda birbirine rakip ülkelerde örgütlenmek, borçlandırmak, çatıştırmak, tarafları yumuşak lokma haline getirerek kaynaklarını tüketmek (1)… Bu yöntem bazen tarafları savaştırarak, bazen tarafların her ikisine de danışmanlık yaparak gerçekleştirilmektedir. Ben bu yüzden Mckinsey’in Türkiye’ye girişine şiddetle karşı çıkmıştım. Biz bu tokadı 1856 Kırım Savaşı’nda Rothschild’lerden borç alarak yemiş 1876’ya geldiğinde devlet iflas etmişti. Sonra kurulan Duyunu Umumiye İdaresi ve Reji yönetimleri köylüyü kendi ürettiği malı çaldığı gerekçesiyle cezalandırmış, millete kan kusturmuş 20 bine yakın Osmanlı vatandaşını kendi kurdukları mahkemelerde yargılayarak ölüm cezasına çarptırmış, Rumeli, Anadolu, Irak ve Suriye vilayetlerimizde idam etmiştir.
Ortadoğu’daki Siyonist-Küresel Yahudi projesi şudur: Halkları birbiri ile çatıştırarak (etnik, dini, mezhebi, tarikat, siyasi görüş farklarını kullanarak) Müslüman şehirleri yakıp yıkmak, güvenliği ortadan kaldırarak halkı göçe zorlamak, devlet gücünü tahrip ederek merkezi otoriteyi zayıflatmak, bölgenin İsrail tarafından yutulmasına imkân verecek şekilde kolay lokma haline getirmek. Bunu yaparken İsrail’in eline o kadar ağır ateş gücü-nükleer silahlar verilmiştir ki Rusya’ya kafa tutacak, Ortadoğu’yu yakıp yıkıp, enkaz haline getirecek boyuttadır.
Şimdi ABD’de iktidara geleceği düşünülen adam bunların adamıdır.
Tabiatta yutulacak canlının yumuşak lokma haline getirilmesinin çeşitli örnekleri vardır: Zehirli yılanlar ve örümcekler bunu başarılı bir şekilde uygulamaktadır. Yılan ısırdığı hayvanı zehirledikten sonra yemek için acele etmez, önce zehrin dağılmasını hayvanın şuurunun kapanmasını bekler. Sonra: Zehir hayvanın vücuduna dağılır kolay sindirilecek lokma haline gelir, yılan onu yutarken sindirim başlamıştır. Avın bütün organları hızla çürümektedir. Örümcek ise zehrini enjekte ettikten sonra avını ağı ile paketler ve bekler, avın bütün organları sıvı haline gelir şırınga ile çeker gibi emer, posasını dışarı atar.
Yutulacak ülkelerin yumuşak lokma haline getirilmesinin birinci ayağı iç savaş çıkartmaktır. Bilindiği üzere ABD’nin yayınladığı 10 yıllık (2017-2027) stratejik güvenlik planında Türkiye’de bir iç savaş çıkartılması projesi işlenmiştir. Biden geldikten sonra bunun altyapısının oluşturulması için vargücü ile çalışacağı değerlendirilmelidir.
Türkiye iç ve dış politikasını bağımsızlıkçı, milli, İslami ve insani çizgide sürdürmeye adamalı, özgün bir model geliştirmelidir. Bu konuda ABD’nin Türkiye’ye karşı nasıl bir politika takip edeceğini Nedim Şener’de yazdı. Saygıdeğer Arkadaşlarım aşağıdaki linkten bu yazıyı okuyabilirler. Satır arasında görüleceği üzere Türkiye’ye karşı sinsi bir plan yürütülecektir.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/amerikanin-10-yillik-turkiye-plani-41452080
-----------------
DİP NOT (1)
Amschel Mayer Rothschild (1773–1855): Frankfurt
Salomon Mayer Rothschild (1774–1855): Viyana
Nathan Mayer Rothschild (1777–1836): Londra
Calmann Mayer Rothschild (1788–1855): Napoli
Jakob Mayer Rothschild (1792–1868): Paris
İlgili şehirlerde Rothschild’lere ait banka şubeleri kuruldu. Dolayısıyla yumurtalar tek sepete konmadı. "Rothschildlerin başlattığı farklı finans merkezlerine aynı ailenin şube açtığı bu teknik kısa zamanda Bischoffsheim, Pereire, Seligman, Lazard gibi aileler ve diğer Yahudi finansörler tarafından takip edildi ve bu finansörler finansa yatkınlıkları ile Yahudi çevrelerinde değil, bütün bankacılık sektöründe adlarını duyurdular. Sisteme hakim oldular.