Kazakistan Devlet Başkanı, Aksakalımız N. S. NAZARBAYEV (Nur Aga) “Tarihin Akışında” adlı kitabında Türk Dünyası için diyor ki;
“Bölgenin kaynaşması için zamanında Avrupa ülkelerinin sahip olduklarından çok güçlü önkoşullar mevcuttur.
Dış tehditler,
Kültürel- tarihi kökler,
Din,
Toprak –coğrafi- birliği,
Medeniyet ve kültür birliği,
Dünyaya aynı kapılardan çıkabilme ve açılabilme,
Ekolojik problemler vb. bu kaynaşma için gereken altyapıyı oluşturmaktadırlar.
Avrupa Birliğinin mimarları böylesi kaynaşma önkoşullarını sâdece hayal edebilirlerdi ancak Türkler bu koşullara kendiliklerinden sahiplerdir.”
Lütfen yukarıdaki unsurlara bir daha bakınız, okuyunuz. Dikkat ederseniz duygusal da değil, tamamen akılcı.
İşte Aksakalımızın gençliğinden yaptığı tespit..
Kimdir Nursultan NAZARBAYEV?
Nursultan Äbişulı NAZARBAYEV, 06 Temmuz 1940, Almatı’da doğdu.
Kazakistan Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı. 24 Aralık 1990'da başladığı cumhurbaşkanlığı görevinden 19 Mart 2019'da istifa etti.
Günümüzde Türk Keneşi ömür boyu Onursal Başkanı.
Kazakistan Güvenlik Konseyi ve Nur Otan (Vatan) Partisi Başkanıdır.
1989 yılında Kazakistan Komünist Partisi Birinci Sekreteri seçildi ve Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası bağımsızlığını ilan eden Kazakistan'ın ilk cumhurbaşkanı oldu. Ayrıca "Ulusun Lideri" (Elbaşı) unvanına sahiptir.
Nazarbayev, 6 Temmuz 1940'ta Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Almatı yakınlarındaki kırsal bir kasaba olan Çemolgan'da doğdu. Babası, 1930'larda Josef Stalin'in kollektifleştirme politikası sırasında ailenin tarım arazisine el konana kadar zengin bir aile için çalışan fakir bir işçiydi. Aile İslam olup, Matûrîdî ve Hanefî’dir.
II. Dünya Savaşı sonunda aile Çemolgan'a döndü ve Nazarbayev okuldaki başarıları nedeniyle Kaskelen'deki yatılı bir okula gönderildi. Okuldan ayrıldıktan sonra Nazarbayev, Temirtau'daki Karağandı Çelik Fabrikası'nda devlet tarafından finanse edilen bir yıllık burs aldı. Yirmi yaşına geldiğinde, yüksek fırında “İnanılmaz derecede ağır ve tehlikeli işler”de çalıştı.
Nazarbayev Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ne 1962'de katıldı ve Genç Komünist Ligi'nin (Komsomol) önde gelen bir üyesi oldu.
1972 yılında Karaganda Metalurji Kombinat Komünist Parti Komitesi sekreterliğine atandı ve dört yıl sonra Karaganda Bölgesel Parti Komitesi İkinci Sekreteri oldu.
Bürokrat olarak Nazarbayev, yasal meseleleri, lojistik sorunları ve endüstriyel anlaşmazlıkları ele alıp bireysel sorunları çözmek için çalıştı.
1984 yılında Nazarbayev, Kazakistan Komünist Partisi Birinci Sekreteri Dinmuhammed KUNAYEV yönetiminde Kazakistan SSC Başbakanı oldu.
NAZARBAYEV, 22 Haziran 1989'da parti lideri seçildi ve KUNAYEV'den sonra bu makama gelen ikinci Kazak oldu. 22 Şubat - 24 Nisan 1990 tarihleri arasında ise Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti (Devlet Başkanı) oldu.
Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında bağımsızlığını kazanan Kazakistan'da1 Aralık'ta yapılan ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde, tek adaydı ve oyların %95'ini alarak ilk cumhurbaşkanı seçildi.
1992'den itibaren Türkiye'nin girişimleriyle yapılan Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi’nde ilk kez 2006'da NAZARBAYEV tarafından Türk Devletleri arasında bir işbirliği örgütü kurulması önerildi.
Önerisi üzerine Nahçıvan Anlaşmasıyla birlikte 03 Ekim 2009'da TÜRK KENEŞİ kuruldu. Günümüzde NAZARBAYEV Türk Devletleri’nin Türk kültürünü yaşatmak adına birlik içinde hareket etmelerine sebep olan liderdir.
19 Mart 2019'da, NAZARBAYEV, Kazakistan Cumhurbaşkanı olarak istifa ettiğini ve "yeni nesil liderlere" ihtiyaç duyulduğunu açıkladı.
Cumhurbaşkanlığından istifa etmesine rağmen, iktidardaki Nur Otan Partisi'nin Genel Başkanlığı, Anayasa Konseyi üyeliği ve ömür boyu görevini Güvenlik Konseyi başkanı olarak görevine devam etmektedir.
İstifasının ardından Kazakistan cumhurbaşkanı Kasım Cömert TOKAYEV, başkent Astana'nın adının NUR-SULTAN olarak adlandırılmasını önerdi. Kazakistan parlamentosu resmi olarak başkentin adlandırılmasını oylayarak onayladı.
Nazarbayev'in Türk Keneşi onursal Başkanı’dır.
Büyük Bozkırın Yedi Özelliği’ni yazarken, “Mekân her şeyin, zaman tüm olayların ölçüsüdür. Mekân ile zamanın kesiştiği yerde millî tarih başlar.” “Bu, sıradan bir özdeyiş değildir.” diyerek büyük görüşlülüğünü ifâde etmiş bir Türk Düşünürü’dür.
“Tarih ile coğrafya, Türk Devletleri ile büyük göçebe imparatorlukları devamlılığının özel bir modelini oluşturmuştur. Bu devletler, uzun yıllar boyunca birbiri yerine geçerek, Orta Çağ Kazakistan topraklarının ekonomik, siyasi ve kültürel yaşamında silinmez izler bırakmıştır.
Koca mekânları, yurtları kullanmasını iyi bilen Türkler, uçsuz bucaksız bozkırda göçebe ve yerleşik medeniyetin kendine has örneklerini meydana getirip sanat ile bilimin, ticaretin merkezine dönüşen Orta Çağ kentlerinin gelişmesinde etkili olmuşlardır.
Söz gelimi, Orta Çağ’daki Otırar kenti, dünya uygarlığının büyük düşünürlerinden biri Ebu Nasr El FARABİ’yi dünyaya getirirken, Türk halklarının manevi önderlerinden biri Hoca Ahmet YESEVİ, Türkistan (Yesi) kentinde yaşam sürüp halkı aydınlatmıştır.” Bu şehirlere hemen yakınında ancak Özbekistan’da kalan, Taşkent, Semerkant, Buhara’yı hatta Kırgızistan’dan Bişkek’i de eklemek gerekir.
Aksakalımız, “TÜRK DÜNYASI’NIN KÖKENİ’ni de Kazakistan özelinde şöyle anlatır.
Kazakistan, tüm Türk halklarının kutsal atayurdudur. Kazakların bugünkü engin bozkırından dünyanın pek çok yerine dağılan Türk kökenli tayfalarla halklar, diğer ülkelerle bölgelerin tarihî süreçlerine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bununla ilgili olarak “Türk Uygarlığı: Kökenden Bugüne” adlı projeyi ele almak gerekmektedir. Bu proje çerçevesinde 2019 yılında Astana’da Dünya Türkologlar Kongresi ve çeşitli ülke müzelerinin eserleri ile Türk yadigârları sergilenecek Türk Halkları Kültür Günleri düzenlenmelidir. Ayrıca, Kazakistan’ın öncülüğünde Vikipedi misali, Türk halklarına ortak eserlerin bulunacağı çevrim içi kütüphane açmak önemlidir.
Bunların yanı sıra, yeni eyalet merkezi olarak Türkistan’ı (Yesi) geliştirme sürecinde şehrin uluslararası arenadaki saygınlığını arttırma çabası gösterilmelidir. Kazakistan’ın kadim başkenti, sadece halkımızın manevi merkezi değil, aynı zamanda tüm Türk dünyası için kutsal bir mekân sayılır.”
Türkistan Şehri yani Yesi, Türk Dünyası’nın eğitim ve terbiye merkezidir. Hoca YESEVİ Babamız buradadır. Bu şehri Türk Dünyası’nın Manevî merkezi olarak hazırlayan Aksakalımıza isabetli duruşundan dolayı şükranlarımızı arz ederiz.
Nursultan NAZARBAYEV, tenkit edildiği konular olmasına rağmen, Kazakistan’ı bağımsızlık sonrası istikrar ile bu günlere getirmiştir. Türklük Şuuru’na katkısı büyüktür. Geleneksel Ehl-i Sünnet Hassasiyeti ile ülkeyi Selefî akımlardan muhafaza etmiştir.
Kazakistan, Türkistan Şehri’nde Hoca Yesevi Atam’ızın koynunda bir de Ortak Üniversitemiz var.
Hoca Ahmet YESEVİ, Kazak-Türk Üniversitesi. Bu üniversite devletlerimiz tarafından desteklenmektedir. Ancak, halkımız da destek olmalıdır.
Peki, Kazak kimdir?
Türkçe tarihi kayıtlarda geçen “Kazak” sözcüğü “hür, müstakil, mert, yiğit, cesur” gibi anlamlara geldiği bilinmektedir.
Kazak, adından da anlaşılacağı üzere Yiğit’tir.
Kazaklar, Turanlı göçebe bir halk olarak eski tarih kitaplarında yer alır. Şehname’de Kazak Han’ından bahsolunur.
Günümüz bilim çevrelerinde Kazaklar’ın Altın Ordu Devleti’nin egemenliği altında yaşayan Kıpçak Oymaklarından (Ruğ) geldikleri görüşü ağırlık kazanmıştır.
Kazaklar, Kıpçak Türkleri içinde hem sosyal manada hem de coğrafî konum olarak kavşaktırlar.
06 TEMMUZ 2020, Aksakalımız 80 yaşında olacak. Ayrıca hastalığı da iyileşiyor.
06 TEMMUZ 2020, Nur-Sultan adı başkentte bir yaşında.
Kazakistan, Doğu ve Kuzey Türklüğü’nün öncü ülkesidir. Kafkasya ve Hazar’ın doğusunda istikrar ve duruşu ile bu sorumluluğu almıştır. Türkiye Güney ve Batı Türklüğü’ne öncülük ederken, kadim Türk Devletleri’nin tüm mirasını başta Kazakistan olmak üzere kardeşleriyle paylaşmalıdır.
Çok kutupluluğa doğru giden, emperyalizmin acımasızlaştığı dünyamızda Türk Dünyası birlikte hareket etmek zorundadır. Bu birliğe Pakistan, Moğolistan, Macaristan’da dâhil edilmelidir.
Kazakistan, Altınordu’nun mirasçısıdır. Hepimiz bu sorumluluğu omuzlamış, Kazakistan’a destek olmalıyız. Elbaşı’mız, Aksakalımızın da ifâdesi ile “KAZAKİSTAN TÜM TÜRKLER’İN ATAYURDUDUR.”