Vadʻ ilmi medreselerde okutulan bir bilim dalıdır. Vadʻ, sözlükte bir şeyi bir yere koymak, terim olarak ise, "bir şeyi başka bir şey için (alamet olarak) belirlemektir. Öyle ki, birinci şey bu belirlemeden haberdar olan kişi tarafından anlaşılınca ikinci şey de anlaşılır." Söz olsun veya olmasın birinci şeye "mevzûʻ ", ikinci şeye ise "mevzuʻun leh" denir. Mesela "Ali" kelimesini belli bir şahıs için özel isim olarak belirlemek sözel bir vadʻ dır. Bu belirlemeden haberi olan birisi, Ali kelimesini işittiğinde, hemen onun zihni bu ismin konulduğu şahsa gider. Burada Ali ismi "mevzûʻ", ismin ifade ettiğiz şahıs ise, "mevzuʻun leh" tir. Zamirler, ism-i işaretler, ism-i mevsuller, ism-i fail ve ismi mef'uller de buna kıyaslanabilir. Sözel olmayan vadʻa örnek olarak da bir trafik işaretini gösterebiliriz. Mesela, yoldaki kırmızı ışık, geçiş yasağının işareti olarak konmuştur. Bu işaretin bu yasak için konulduğundan haberdar olan bir kişi, kırmızı ışığı gördüğü zaman geçişin yasak olduğunu anlar ve durur. Burada kırmızı ışık "mevzûʻ”, geçiş yasağı ise “mevzuʻun leh” tir.[1]
Görüldüğü gibi vadʻ ilmi de, bir ilim adamı için öğrenilmesi gereken bir bilim dalıdır. Onun için her bilim dalında eser yazmayı hedefleyen Molla Fahreddin, vadʻ konusunda da bu eserini yazmıştır. Eser her ne kadar küçük bir risale ise de, bir bilim dalını ana hatları ile anlattığı için büyük önem taşımaktadır.
Müellif, eserin başında “vadʻın” sözlük ve terim anlamlarını belirttikten sonra vadʻın kısımlarını açıklamaya geçmekte ve burada vadʻın dört çeşidini zikretmektedir. Buna göre mevduʻ olan şey, özel olarak tasavvur edilebilecek türden ise, bu vadʻ şahsidir, külli bir mefhum ile tasavvur edilebilecek birçok lafızlardan oluşuyorsa, vadʻ nevʻîdir. Mevzuun leh olan mana da, özel olarak tasavvur edilebilecek türden ise vadʻ has (özel), külli bir mefhum ile tasavvur edilebilecek cinsten ise, vadʻ amm (genel) dır. Müellif bu dört kısmı belirttikten sonra, şahsî ve nevʻî vadʻları da dörder kısma ayırıp, bunları örneklerle açıklamaktadır. Bundan sonra da altı faydalı hususu maddeler halinde belirterek risaleye son vermektedir.
Vadʻ ilminin özetlendiği bu küçük risale, müellifin diğer kitap ve risaleleri gibi son derece önemli ve faydalı bir eserdir. Ancak zor olan vadʻ ilminin bu kadar kısa ve öz bir risalede anlatılması, konuların anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Her ne kadar müellif, eserin kapalı yerlerini haşiyelerle açıklamış ise de, bu açıklamalar yeterli değildir. Eserin tamamının bir şerhle açıklanması ve üniversiteler açısından bakire sayılan bu bilim dalının, akademisyenler tarafından Türkçeleştirilip akademik çalışmalarla ciddi ve detaylı bir şekilde incelenip ilim camiasına kazandırılması son derece faydalı olacaktır.
Bu risalenin elimizdeki birinci nüshası 8, ikinci nüshası ise 7 sayfadan ibaret olup, yukarıda zikrettiğimiz Îsâğûcî'nin sonuna eklenerek birlikte basılmıştır.
Muhammed Latif ALTUN
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
------------------------------------
[1] El-Arnâsî, Molla Fahreddin, Risaletü’l-Vadıʻ, Mektebetü’t-Terakki, 1963, s. 61.