Eserin adının anlamı, "Harf Çeşitlerine Dair İnciyi Saran Sedef " şeklindedir. Adından da anlaşıldığı gibi eser, harfin çeşitlerini, manalarını ve görevlerini açıklamaktadır. Öncelikle Molla Fahreddin'in, neden sadece harfleri konu alan müstakil bir eser yazdığını anlamak için Arapça’da ki "harf" kavramını açıklamak gerekir: Harf, sözlükte taraf manasına gelmektedir. Terim manası ise, tek başına bir manaya delalet etmeyen kelimeye denir. Onun için her zaman, isim ve fiil ile kullanılmaktadır.[1]
Arapça dışındaki dillerde "Harf" kavramı, sadece bildiğimiz hece harfleri için kullanılır. Bunlar, kelimeyi oluşturan harflerdir. Örneğin "kitap" kelimesindeki "k" harfi bir hece harfidir. Arapça’da ise, harfler, "hece harfleri" ve "maânî harfleri" olmak üzere iki kısma ayrılır: Hece harfleri, yine kelimeyi oluşturan harflerden ibarettir. Bunlar 29 harftir. Hece harfleri, bir anlam ifade etmemekte, sadece kelimeleri oluşturmaya yaramakta, dolayısıyla bunların sadece mahreçleri üzerinde durulmaktadır. Maâni harflerine gelince bunlar, Arapça’ya mahsus olan harflerdir. Bu harfler Arapça’nın dışındaki dillerde bulunmamakta ya da harf kavramıyla değil başka kavramlarla ifade edilmektedir.
Maânî harflerinin her biri farklı bir anlam taşımakta, bazıları ise, birkaç anlamda kullanılmaktadır. Bu itibarla maânî harfleri, Arapça'da son derece önemli bir yer işgal etmektedir. Ancak bu harfler, önemli oldukları kadar da karmaşıktırlar. İşte Molla Fahreddin, son derece önemli ancak bir o kadar da karmaşık olan bu harflerle ilgili müstakil bir eser yazma ve bunları detaylı bir şekilde açıklama ihtiyacını duymuştur. Büyük bir araştırma ve emeğin ürünü olan bu değerli eserin, ilahiyat fakülteleri ve İmam-Hatip liselerinde ders kitabı olarak okutulmasının yararlı olacağına inanıyoruz.
Sadece meânî harflerini inceleyen bu eserde, bazıları ihtilaflı olmakla birlikte
101 harf 24 grup şeklinde zikredilmiştir. Ancak bazen aynı harf birden fazla grup içerisinde geçmektedir ki bu durumu dikkate aldığımızda belirttiğimiz 101 rakamı şekil olarak daha az bir sayıya düşmektedir. Mesela vav (و ) harfi hem cerr hem atıf harfi olarak geçmektedir.
"İzafe Harfleri/cerr harfleri" ni açıklayarak başlayan eserde, sırasıyla Muşebbehun bil'l-fi'l, nefiy, tenbih, nidâ, tastik ve îcab, istisnâ, hitâp, sılâ, tefsir, masdâr, tahdîd, takrîb, istikbâl, istifhâm, şart, vasliyye, ta'lîl, red', te'nîs, te'kîd, sekt harfleri yer almakta ve eser, tenvini açıklamakla son bulmaktadır.
Harf konusu, genellikle nahiv kitaplarının sonunda "Bâbü’l-Harf" başlığı altında bir bölüm olarak zikredilir. Müstakil eser olarak yazılmaz. Bundan dolayı nahiv ilminde sadece harfleri ele alan eser sayısı çok azdır.[2] Günümüz medreselerinde harfle alakalı olarak en fazla kullanılan kitap, İbn Hişâm’ın[3] Muğni’l-Lebîb adlı kıtabıdır. Ancak bu kitap çok uzun olduğu için, medreseye yeni başlayanlar bu kitabı okumakta zorlanmaktadırlar.
Molla Fahreddin tarafından kısa ve öz bir şekilde kaleme alınan ve haşiyelerle açıklanan bu değerli eserin birinci baskısı Şam’da, ikinci baskısı da 2007’de Dârü’lHanefiyye-İstanbul’da basılmıştır.[4]
Muhammed Latif ALTUN
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
-------------------------------
[1] el-Arnâsî, Molla Fahreddin, Dürretu’s-Sedef fî Beyâni Asnâfi’l-Harf, s. 5.
[2] Bunlardan bazıları şunlardır: Zeccâcî’nin (v. 337/949) Hurufu’l-Meanî ve’s-Sıfât’ı, Rummâni Ebü’l-Hasan’in (v. 384/994) Menâzilü’l-Hurûf ve Meani’l-Hurûf’u, İbn Ümmi Kasım el-Murâdî’nin (v. 749/1348) el-Cinâd’ü-Dânî fî Hurufi’l-Maânî’si.
[3] İbn Hişâm, Cemâluddîn, Abdullah b. Yusuf b. Ahmed b. Abdullah b. Yusuf Ebu Muhammed (v. 761/1360).
[4] Molla Fahreddin’in eserleriyle ilgili Abdulkerim Ünalan'ın, 7-9 Eylül 2007 tarihinde düzenlenen "Uluslararası İbrahim Hakkı Ve Siirt Uleması Sempozyumu" nda sunduğu "Molla Fahreddin Batmanî ve İlmî Kişiliği" adlı tebliğinden yararlanılmıştır.