2. Azim ve Sebat
Azim hem kalbin fiilidir hem de azmedilen iş yapılmasa bile niyetin sevap ve günah kazandığı önemli bir özelliğidir. Şöyle ki,
a) Kişi bir günah işlemeye niyet etse sonra vazgeçse, bir sevap kazanır; ama günah işlemeye niyet etse sonra bir mâni ortaya çıksa ve yapamasa, onu yapmış gibi günah yazılır. Çünkü eğer o mâni ortaya çıkmasaydı o günahı işleyecekti. İşte azmettiğinden dolayı o günahı işlemiş gibi olur.
b) Kişi bir sevap işlemeye niyet etse sonra bir mâni ortaya çıksa ve yapamasa, o sevabı yapmış gibi olur. Zira eğer o mâni ortaya çıkmasaydı o sevabı işleyecekti. Dolayısıyla normalde yapabileceği fakat maniden dolayı yapamadığı o sevabı işlemeye yönelik niyetindeki azminden dolayı mükafat kazanır.
Azimden önce şunlar bulunur:
İlim → Tefekkür → Tasavvur → Kasd/inâbe → AZİM
Azimden sonra şunlar bulunur:
AZİM → İrade → Fiil.
Bir şeyin fiile geçmesi için bunların tümü bulunmalıdır.
Âyet-i kerîmede Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Allah’tan olan rahmet sebebiyledir ki, onlara yumuşak davrandın. Şayet kaba, katı kalpli olsaydın mutlaka etrafından dağılırlardı. Onları affet, onlar için (affedilmeleri için) Allah’tan mağfiret dile, onlarla iş hakkında istişâre et! Bir kere de azmettin mi artık Allah’a tevekkül et (güvenip dayan). Çünkü Allah, kendine tevekkül edenleri sever.”
(Âl-i Imrân sûresi, 3/159.)
Âyet-i kerimede önce istişare sonra alınan kararı uygulamaya azim sonra da tevekkül emredilmiştir.
İstişarede, önceden çalışılmış bilgiler hazırdır. Bu, ilim aşamasını temsil eder. Bunu tefekkür ve “fizibilite” denen tasavvur aşaması takip eder. Daha sonra bütün inceliği ve detaylarıyla uygulamanın kastedildiği aşamaya gelinir. Bundan sonra sıra azimdedir. Bir kere azmedilince, akla ve kuvvetlere değil de aklı, bütün kuvvetleri ve neticede zaferi yaratan Allah’a tevekkül etme emrine itaat edilir. Ayette “Allah Teâlâ’nın, kendine tevekkül edenleri sevmesi”nden maksat da budur.
“Azim ve sebat, insanların en büyük yardımcısıdır.”
Hz. Ali (r.a.)
“Geleceği karanlık görerek azmi bırakmak
Alçak bir ölüm varsa, eminim budur ancak.”
M. Akif Ersoy
“Güçlü olan, yenilmeyen, yalnız azimdir.”
Yahya Kemal Beyatlı
“Kabiliyet, azmin yerini alamaz; kabiliyeti olmalarına rağmen başarılı olamamış insanlardan çok şey yoktur. Deha, azmin yerini alamaz; mükâfatlandırılmamış deha, hemen hemen atasözü olmuş bir söz. Eğitim azmin yerini alamaz; dünya, terk edilmiş, sırt çevrilmiş eğitimli insanlarla dolu. Başarı, sadece azim ve ısrara bağlı. “Devam et” sloganı, beşer ırkının meselelerini çözdü ve her zaman çözecektir.”
James F. Clarke
“Sebat faziletine malik olan kişi, olgunluğu elde etme yolunda azmi, gayreti kırılmadan ayakta durur ve meşru isteklerine kavuşmak uğrunda her türlü mihnet ve güçlüklere katlanır. Huy ve aklın metanetinden ibaret olan bu sebat fazileti, diğer faziletlerin de elde edilmesi için kuvvetli bir vasıtadır. Hele harplerin tahammül ve cesaret gerektiren nazik vakitlerinde sebatın yüz bin silaha bedel olduğunu kimse inkâr edemez. Sebat, hayatın her safhasında kişiyi zafere götüren iyi huyların başında yer alır.”
(Ahmet Rifat, Tasvîr-i Ahlâk, s. 263.)
“Sebatsız sedef inci tutmaz.”
Mevlâna