-“Çocuğunuz çok zeki.”
Bir aileyi en çok mutlu eden sözler bunlar olabilir. Çocuklarımızın “sağlıklı”, “iyi”, “uyumlu” olmalarını isteriz ama “Çocuğunuz çok zeki” sözlerinin anlamı daha farklıdır. Bu sözler, anne baba olarak bizlerin de “çok zeki” olduğumuza ilişkin bir değinmeyi de içerir. Çocuğumuzdan bize dönen ödülü de sessiz bir gururla içimize doldururuz.
-“Ama zekâ nedir?”
İşte can alıcı soru budur. “Zekâyı nasıl tanımlar, nelerle ölçeriz?” Bu sorunun yanıtında en önemli ölçek “matematik ve fen bilimleri”ne akıl erdirmek olmaktadır. “Bu çocukta matematik zekâsı var” dendiği zaman akan sular durur, başka bir kanıta gerek kalmadan “çocuğumuzun çok zeki” olduğu onaylanır. Endüstri toplumunun “matematik ve fen bilimleri” üstünlüğü, mühendislik mesleklerine duyulan gereksinmeden doğmuştur. Çeşitli alan mühendislikleri (mühendis, hendese bilen anlamına gelmektedir), toplumların artan gereksinmelerini karşılayan uzmanlık dallarını simgelediği için, hem mühendislik meslekleri (bugün de), hem de matematik-fen bilimleri “üstünlük ve seçkinlik ifadesi” olmuştur. Matematik-fen bilimleri ve mühendislik meslekleri, birinci sınıf zekâları ve uğraşları temsil etmişlerdir. Sosyal bilimler ve bu alan meslekleri ikinci sınıf zekâları ve meslekleri temsil eder sayılmışlardır. Sanatla ilgili meslekler ise meslek bile sayılmamış, hobi olarak kabul edilmişler, bunlara ilgi duyanlar da “avare çocuk” olarak nitelendirilmişlerdir. Çocukları ve insanları “birbirinin aynı” gören, “aynı çizgi üzerinde ileri gidenler ve geri kalanlar” diye değerlendiren, bu nedenle de zekâlarını aynı yöntemle “ölçen” anlayış, son yıllarda artan oranda eleştirilere hedef olmuştur.
Howard Gardner Harvard Üniversitesi ve Boston Üniversitesi öğretim üyesi psikoloji profesörü; işte bu “tek zekâ tipi”ne karşı çıkarak “çoklu zekâ” teorisini ortaya atıyor. (Multiple intelligence terimine “çoklu zekâ” denebilir. Ancak terimi daha iyi açıkladığını düşündüğüm “değişik alanlar zekâsı”nı yeğliyorum.) Prof. Gardner, zekânın kişiye özgü olduğunu, standart tek bir zekânın olmadığını, onun için de değişik alanlarda “daha zeki” olanların varlığının bilinmesini öneriyor. İnsanın daha başarılı olduğu değişik alanlar bulunduğunu, çeşitli insanların bu değişik alanlarda zekâya dayalı büyük beceriler gösterdiğini belirtiyor. Bir alanda çok başarılı olan birisinin öteki alanlarda “sönük” olabileceğini ya da birkaç alanda “parlak zekâ” gösteren kişilerin olabileceğini açıklıyor. Konunun önemi çok büyüktür, çünkü hem insanlara yeni bir bakış açısı sağliyor hem de eğitimde, aile içinde, iş yaşamında yeni boyutlara ulaşma yollarını açıyor.
Gardner’ın çalışmalarına göre ‘zekâ alanları’ şöyle:
1. Dilsel zekâ: Yazma, konuşma, espriler yapma, okuma.
2. Mantıksal/matematiksel zekâ: Problem çözme, sorgulama, hesap yapma, deney yapma.
3. Görsel/alansal zekâ: Boyama, çizme, harita okuma, motif çizme, örnek yaratma.
4. Bedensel/kinestetik zekâ: Dans, egzersiz, spor yapma, mümkün olduğunca hareket etme.
5. Müziksel/ritmik zekâ: Şarkı söyleme, tempo tutma, müzik dinleme, enstrüman çalma.
6. Sosyal zekâ: Gruplarla çalışma, aracılık etme, birinin duygularını anlama.
7. Kişiye dönük zekâ: Derin düşünce, hayal kurma, hedef koyma, yalnız olma.
Bu görüşlerin eğitim programlarında, öğretmen tutumlarında önemi öyle büyük ki belki de bütün eğitimin eksenlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Ailelerin çocuklarını artık yeni açılardan değerlendirilmesi gerekiyor.
‘Matematiğe pek aklı ermiyor’ sanılan çocukların bir yana itilmeleri değil, “hangi alanlarda zeki oldukları”nın araştırılması gerekiyor. Gençlerin mesleğe yönelişlerinde bu teorinin bilinmesi özel bir önem taşıyor.
Howard Gardner de Daniel Goleman gibi çığır açıcılardan. Nasıl “duygusal zekâ” ile insanla ilgili alanlar sarsıldı ise şimdi de “değişik alanlar zekâsı” ile yeniden sarsılacak. Bunlar doğru sarsıntılardır ve pek çok yanlış bu sarsıntılarla düzelecektir. Howard Gardner’ın kitabını yayımlayan Enka Okulları’nın yöneticilerini ve kitaba emeği geçenleri yürekten kutluyorum. Endüstri ve eğitim kurumlarının çok önemli yayınları iletmesinin önemini vurgulamak istiyorum. Eczacıbaşı, MESS, boyner Holding ve Enka Okulları bu kuruluşlar arasında yer alıyor. Aslında her kuruluş bu alanda kendisinde sorumluluk görmelidir.