Haberin Kapısı

İslam'da Eğitim Metodu

EĞİTİM

İslam'da eğitim verilmeden önce öğrencilere bir hedef tayin edilir. Hedef­siz eğitim, rotasız gemiye benzer. Günümüz eğitiminde eksik olan unsur budur. Öğrencilere bir hedef verilmemiş olmasıdır.

Eğitimin Hedefi ve Amacı

Düşünen, araştıran ve sorgulayan bir öğrenci yetiştirmek eğitimin en önemli hedefidir. Yetiştireceğimiz insanda bulunmasını istediğimizi eğitim yoluyla ka­zandırırız. Bu özellikler bilgi, beceri, yetenek ve alışkanlıkları kapsar.

İslam'da Eğitimin Hedefi

İslam'da eğitim verilmeden önce öğrencilere bir hedef tayin edilir. Hedef­siz eğitim, rotasız gemiye benzer. Günümüz eğitiminde eksik olan unsur budur. Öğrencilere bir hedef verilmemiş olmasıdır. Hedefi olmayan öğrenci, sadece notların hesabını yapmakta, ilmi ihmal etmektedir.

İslam'da ilim öğrenmenin amacı insanlara yararlı olmaktır. Sırf ilim öğrenmiş olmak için öğrenilmez. İlmi din ve dünya saadeti için öğrenilmesini ister. Lü­zumsuz bilgiyi hoş görmez. Sevgili Peygamberimiz (sav) "Kim, ilmi sırf alimlerle tartışmak, alçaklarla münakaşa etmek ve onları mağlup edip insanların teveccü­hünü kazanmak için öğrenirse, Allah onu cehenneme koyar"50 Bir diğer hadiste de; "Kim ilmi, Allah'tan başkası için öğrenip, Allah'tan başkasını isterse ateşteki yerini hazırlasın." 

İlimlerini dünyalık çıkarlarına alet edenlere de sert tepki verilmiştir. Fakat burada dikkat edilecek olan nokta, ilim vasıtasıyla geçimlerini sağlamaya değil, ilmi amacından saptırarak tamamen kötü amaçlara hizmet edilmesine tepkidir. Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: "Ahir zamanda din aracılığıyla dün­yalık elde etmek üzere bir takım adamlar ortay çıkacaklar. İnsanlara yumuşak gö­rünmek için koyun postuna bürünecekler. Dilleri baldan tatlı, fakat kalpleri ise kurt kalbi olacaktır. Allah buyuracaktır ki: "Bana mı güveniyorsunuz, yoksa bana karşı cüret mi gösteriyorsunuz? Zatıma yemin ederim ki, onlara öyle bir fitne gönderece­ğim ki, içlerine halim olan kişi bile şaşırıp kalacaktır." 

Ubade İbnu's-Samit (ra) anlatıyor: "Ben ehl-i suffadan bir kısım insanlara yazı ve Kur'an'ı öğretmiştim. Onlardan bir adam bana bir yay hediye etti. Ben de: '(Bu yay) benim için (büyük) bir mal değil, onunla Allah yolunda atış yaparım, gidip Rasûlullah (sav)'a soracağım' dedim. Gidip sordum: "Ey Allah'ın Rasûlü! dedim. Kendilerine yazı ve Kur'an öğrettiğim kimselerden biri bana bir yay hediye etti. Bu benim için bir mal da değil. Ben onunla Allah yolunda atış yaparım!" dedim. [1] [2] [3]

Aleyhissalâtu vesselâm bana: ‘Eğer ateşten bir takı takınmayı seversen kabul et!' diye cevap verdi’.

İslam'da eğitimin hedefini kısaca "Islah" olarak formal hale getirebiliriz. Peki, neyin ıslahı?

  • Bireyin Islahı
  • Ailenin Islahı
  • Toplumun Islahı
  • Neslin Islahı
  • Tabiatın Islahı
  • Âlemin Islahı

İslam'ın Eğitime Verdiği Önem

Rasûlullah (sav) hep şöyle derdi: "Allah beni bir muallim (öğretmen) olarak gönderdi"55 İşte; İslam ilme önem verdiği gibi bu dinin Hz. Peygamber (sav)'i de bir anlamda öğretmendi. Çünkü o yeni bir nesil yetiştirmeye çalışmaktadır. Bütün peygamberler, aynı zamanda birer öğretmendirler. Ancak insanlara bir şeyler öğreterek onları ve toplumu değiştirebilirsiniz.

İslam, ilme önem verdiği için haliyle bu ilimlerin diğer kuşaklara aktarımı olan eğitim işine de önem verecektir. Bu konuda Hz. Peygamber (sav) şöyle bu­yuruyor; "Kim birine bir ilim öğretirse, onunla amel edenin ecrini, yapanın ecrinden hiçbir şey eksilmeksizin alır"56 "Kim mescide bir şeyi öğrenmeye veya öğretmeye gi­derse onun, haccı kabul edilmiş bir hacının aldığı sevap kadar sevabı olur."57

İslam terbiyesi, insanlığın bütün varlığını hiç bir şey ihmal etmeden tedavi eden yoldur. Bu yol, insanın bedenini, ruhunu, maddi ve manevi hayatını ve yeryüzündeki bütün davranışlarını düzenler.

Çünkü İslam, insanlığın bütün varlığını olduğu gibi ele alır. İnsanı, Allah'ın yarattığı fıtrat ve kabiliyet ölçüsünde, bu fıtrattan bir nokta bile feda etmeden ve asıl terkibinde olmayan hiç bir şeyi ona katmadan değerlendirir. Bu fıtrat ve yaratılışı, görülmedik bir dikkat ve titizlikle ele alır ve onun her telini ve bu tel­den çıkacak her nameyi birer birer akort eder ve en uygun şekline sokar. 58

Hz. Peygamber (sav)'in Eğitim İle İlgili Tavsiyeleri

Peygamberimiz (sav)'in eğitim ile ilgili başlıca tavsiyeleri de şunlardır:

Herkes kendi ailesi ve çocuklarına ilim öğretmekle sorumludur.

Çocuğun babası üzerindeki hakları da iyi bir eğitim vermesidir: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Çocuğun babası üzerindeki hakkı, ona yazı yazmayı, yüzme­yi ve ok atmayı öğretmesidir." "Babanın en önemli görevi çocuğunu eğitmesidir." "Dünyaya gelen her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Lakin onun ebeveyni ya Ya­hudi ya Hristiyan ve yâ da Mecusi yapar." Demek ki çocuğu terbiye etme işi anne­nin ve babanın elindedir. Anne baba hangi din üzerine ise çocuk da o din üzerine olacaktır." [4]

"Müjdeleyiniz. Nefret ettirmeyiniz. Kolaylaştırınız. Zorlaştırmayınız."

"Yapmadığınız şeyleri söylemeyiniz. Kur'an bunu şöyle belirtmiştir: Niçin yapmadığınız şeyleri söylüyorsunuz?"

İlim öğrenmenin küçük yaşlarda başlaması gerektiğini buyurmuştur. Ebu Derda (ra)'dan Rasûlullah (sav) buyurdu: "Küçük yaşta ilim öğrenmek taşa nakş etmek gibidir. Büyük yaşta ilim öğrenmek ise suya yazmak gibidir." [5] [6] [7]

Eğitimle ilgili bazı hadisler

Abdullah İbnu Amr (ra) anlatıyor: "Rasûlullah (sav), bir gün, hücrelerinden birinden çıkıp mescide girmişti. Mescitte ise iki halka vardı. Birinde halk, Kur'ân okuyor, Allah'a dua ediyordu. Diğerindekiler ilim öğrenip ilim öğretmekle meş­guldü. Aleyhissalâtu vesselâm: "Her ikisi de hayır üzeredir: Şunlar Kur'ân okuyor­lar, Allah'a dua ediyorlar, Allah (taleplerini) dilerse onlara verir, dilemezse vermez. Bunlar ise öğrenip öğretiyorlar. Ben de bir muallim olarak gönderildim!"61 buyur­dular ve ilim halkasına oturdular."

İbnu Mes'ud (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Benden bir şey işitip onu (artırıp eksiltmeden) işittiği şekilde başkasına ulaştıran kimsenin (Kıya­met günü) Allah yüzünü taze kılsın. Zira kendisine ulaştırılan öyleleri var ki, bizzat işitenden daha iyi kavrar."

Muaz İbnu Enes'in babası anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim birine bir ilim öğretirse, onunla amel edenin ecrini, öbürünün ecrinden hiçbir şey eksilmeksizin alır"[8] [9]

  • Ebu Umare (ra) anlatıyor: "Kim mescide bir şey öğrenmeye veya öğretmeye giderse haccı kabul edilmiş bir hacının aldığı sevap kadar sevabı olur." 64
  • Ebû Bekre (ra)'den: "Sabahleyin çıkarken, ya âlim, ya ilim talibi, ya dinleyici, ya da onlara karşı sevgi besleyerek çık! Sakın beşincisi olma, helak olursun" [10]
  • Vasile (ra)'den: Allah Rasûlü (sav) buyurdu: "Kim ilim tahsil ederse, Allah ona iki kat ecir verir. Kim ilim taleb edip de elde edemezse Allah ona ecirden bir hisse verir" [11]
  • İbn Abbâs (ra)'dan: Allah Rasûlü (sav) buyurdu: "Allah, kimin iyiliğini dilerse onu dinde fakîh kılar" [12]
  • Enes (ra)'den; Allah Rasûlü (sav) buyurdu: "Kim ilim tahsili içİn yola çıkar­sa, dönünceye dek Allah yolundadır" [13]
  • Sencere (ra)den: Allah Rasûlü (sav) buyurdu: "Kim ilim tahsil ederse, bu onun geçmiş (günahları için bir) keffâret olur" [14]
  • İbni Mesut (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular: "İlim talebi her müs- lümana farzdır." [15]
  • Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Feraizi ve Kur'an-ı öğrenin ve halka da öğretin, zira benim ruhum kabzedilecek (ve ben ara­nızdan gideceğim)." [16]

İbrahim Halil ER/Eğitimde peygamber Metodu

-------------------------

[1] Rudani 257, Buhari, İlm

[2] Rudani 258, Tirmizi

[3] Rudani 259, Tirmizi

[4] Buhari 5787, Ebu Davud, Büyû 37, (3417)

[5] Rasulullah kitabet ve Kur’an öğretimine karşı ücret almaya karşı çıkıyor. Ulema bu hadisin yorumunda ihtilaf etmiştir: Dinî öğretim mukabili ücret alınmamalı mı? diye. Bu takdirde din öğretimi aksayabilecektir. Neticede bazı kayıtlarla ücret alınabileceğine hükmedilmiştir. İslam’ın kuruluş döneminde hiç kimse verdiği hizmete mukabil ücret almazdı, bir hizmet ehline ücret verilmesi değişik problemler neden olabilirdi.

Ancak, zaman zaman, her bir sosyal sorunda dinî kokudan şiddetle kaçınan zümreler, tatbikatı dinin aleyhine neticeler verebilecek bir kısım meselelerde dinî fetvadan kaçınmayıp hatta 1950’den öncesine kadar din adamlarına yeri geldikçe “Din hizmetine karşı ücret almak günahtır.” bahanesini ileri sürerek -devlet bütçesinden maaş vermeyenler- yarım yamalak ayet ve hadislerden delil getirenler bu meseleyi de gündeme getirdikleri için, hadis hakkındaki bazı açıklamaları kaydedeceğiz:

Hattâbî der ki: “Ulemadan bir kısmı, bu hadisin manası hakkında ihtilaf etti:

Bazıları: Hadisin zahirini esas aldı ve “Kur’an öğretimine karşı ücret almanın mübah olmadığına

hükmeti. Zührî, Ebu Hanife, İshak İbnu Rahuye bu görüştedir.

Bir kısmı: Eğitimin başlangıcında ücret şart koşmadıkça verilen ücreti almada bir beis yok dedi.

Hasan Basrî, İbnu Sîrin, Şa’bî bu görüştedir.

Bir kısmı ise (herhangi bir şart ve kayıt koymadan) bunu mubah addetti. Atâ, Malik, Şafii, Ebu Sevr

bu görüştedir.

Bu üçüncü grup, Sehl İbnu Sa’d’ın şu rivayetiyle amel ettiler: “Rasûlullah (sav), bir kadına evlenme teklif ettiği halde mehir olarak verecek hiçbir şeyi olmayan bir kimseye “Onu sana, Kur’an’dan bildiğin kısımları ona öğretmen mukabilinde nikâhlıyorum.” buyurdu.” Bunlar, Ubade hadisini şöyle tevil ederler: “O, teberru olarak öğretmişti, o işte Allah rızasına niyet etmişti. Öğretme sırasında, karşılığında bir ücret, bir menfaat almayı hiç düşünmemişti. Bu sebeple Rasûlullah (sav)uhrevî ücretini iptal etmeyi ona yasakladı ve hatta vaidde (korkutmada) bulundu. Ubade’nin bu meseledeki durumu, bulduğunu sahibine geri veren veya denize batan malını teberru olarak hasbeten çıkarıveren kimsenin durumuna benzer. Böyle bir kimse yaptığı hizmete mukabil bir ücret alamaz. Eğer o bunu hasbi olarak yapmazdan önce bir ücret talep edecek olsa, o zaman onun ücret alması caiz olurdu. Suffa ehli, halkın sadakasıyla yaşayan fakir kimselerdi. Onlardan mal almak mekruhtu, onlara mal vermek müstehabtı.”

Bazı alimler de şöyle demiştir: “Kur’an öğretimine karşı ücret almanın farklı durumları var:

** Müslümanlar arasında bu işi yapan başkaları da varsa, Kur’an öğretimine karşı ücret almak

helaldir. Çünkü bu farz, onun üzerine taayyün etmez.

** Ama Müslümanlara Kur’an’ı öğretecek bir başkasının yokluğu halinde veya böyle bir yerde bu işi yapabilecek kimseye hizmetine mukabil ücret almak helal olmaz.

Haberle ilgili ihtilaf bu esas üzerine tevil edilmelidir.”

Tabii burada şöyle bir soru hatıra gelir: “Öğretebilecek kimsenin geçimini sağlayacak geliri yoksa?”

Şu halde Kur’an’ın öğretimini, dinin talimini aksatmayacak, kolaylaştıracak, esnek yorumlar ümmetin maslahatına daha uygundur. Bu işte niyet esastır. İktisat, kanaat, mütevazi hayat standardı gibi, asgarî bir hayat seviyesiyle yetinip hasbeten lillah Kur’an’ımızın ve dinimizin talimine bezl-i hayat, en doğru, en isabetli, rızayı İlahi’ye en uygun yoldur. Öyleyse aza kanaatle, Bediüzzaman’ın dediği gibi, “ehl-i ilmi, ilmi, vasıta-i cer etmekle itham edip “ilmi ve dini kendilerine medar-ı maişet yapıyorlar!” diyen insafsızları fiilen tekzip etmelidir.

Esasen dine hizmet yolunu, Rasûlullah (sav), Kur’an diliyle mükerrer ayetlerle “Ben ücretimi insanlardan değil, Allah’tan isterim” düsturunu vazederek göstermiştir. Yasin suresinde de ücret istemeyenlere, insanların daha çok itimat kesbedip alâka göstereceğine işaret buyrulmuştur: “Doğru yolda olan ve sizden bir ücret de istemeyen kimselere uyun” (21. ayet). - İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 16/250-251.-

[4] Gazali, İhya

[5] Rudani 255, Taberani

[6] Kutubu Sitte 6017, Buhari

[7] Tirmizi, İlm 7, (2658).

[8] Rudani 204, İbni Mace

[9] Rudani 205, Taberani j

[10] Rudani 200, Taberani

[11] Rudani 209, Taberani

[12] Rudani 210, Tirmizi

[13] Rudani 212, Tirmizi

[14] Rudani 213, Tirmizi

[15] Rudani 218, Taberani

[16] Tirmizi, Feraiz 2, (2092). İbni Mes’ud radıyallahu anh’tan aynı manada bir rivayet yapılmıştır. Rezin şu ziyadede bulunmuştur: “Feraizi bilmeyen âlimin misali, baş kısmı olmayan bürnus gibidir. ”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.