Haberin Kapısı

Necmettin Erbakan "İslam İmparatorluğu Kurmayı Amaçlıyordu"

GÜNDEM

Erbakan, Hükümeti boyunca Projelerini sıralarken halkın refah payını artıracak önlemler almış, rant ekonomisi yerine reel ekonomiye geçmiş, ülkenin bütün mekanizmalarına çeki düzen vermeye başlamıştı. ABD, 11 aylık Refah yol Hükümeti boyunca tüm gelişmeleri yakından izliyordu. İçerde ‘’Denk Bütçe’’ dışarıda ‘’D-8’’ ve devamı olacak olan ‘’D-60’’ la ‘’Yeni Bir Dünya’’ sunmaya çalıştı...

(Konu ile alakalı video Belgesel yazımızın sonuna eklenmiştir.)

Erbakan, Hükümeti boyunca Projelerini sıralarken halkın refah payını artıracak önlemler almış, rant ekonomisi yerine reel ekonomiye geçmiş, ülkenin bütün mekanizmalarına çeki düzen vermeye başlamıştı. ABD, 11 aylık Refah yol Hükümeti boyunca tüm gelişmeleri yakından izliyordu. İçerde ‘’Denk Bütçe’’ dışarıda ‘’D-8’’ ve devamı olacak olan ‘’D-60’’ la ‘’Yeni Bir Dünya’’ sunarken, ABD, İngiltere ve İsrail endeksli, Büyük Ortadoğu Projesiyle dönüştürülmeye hazırlanan İslam coğrafyasında Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ileri görüşlüğü ile tespih tanesi gibi dağılmış bir ‘’İslam medeniyeti’’ yeniden ayaklarının üzerine doğruluyordu. ABD Dışişleri Bakanı Dick Cheney bu konuda şunları söylüyordu;

‘’Teröristler İspanya’dan Endonezya ya kadar Kuzey Irak’tan Ortadoğu’ya uzanan bir İslam imparatorluğu kurmayı amaçlıyordu. Öyle bir imparatorluk İsrail’i haritadan silebilirdi. Yani Büyük Ortadoğu Projesi ile amaç önce Müslümanları dağıtıp İslam birliğini engellemek sonrasında ise Büyük İsrail Projesi’ni kurarak Siyonizm’in amacı olan vaat edilmiş topraklar üzerinden Dünya’ya hâkim olmak.’’

Sisteme karşı direnmeye çalışan 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan tüm gelişmeleri yakından takip ediyordu. İçerde ve dışarıda yaptığı icraatlar nedeniyle sesler yükselmeye başlamış özellikle teşkilat içerisinde de sisteme direnmekle önüne gelen fırsatı değerlendirememekle suçlanıyordu.

14 Ocak 1997 tarihinde yeni bir hamleyle kendisine yakın isimlerden Devlet Bakanı Fehim Adak’ı Washington’un tavrını biraz yumuşatmak için Amerika’ya gönderdi. Özellikle D-8 ve İran ile yapılan doğalgaz anlaşmaları ile ilgili Ekonomiden sorumlu Bakan yardımcısı Alan Larson ile görüşmüş ve yine ABD’nin önemli Yahudi kuruluşlarından AIPAC’tan, Keith Weismann’la görüşmeler yapmıştı. Fehim Adak’ın yapmış olduğu diğer görüşmelerde ABD başta olmak üzere Yahudi lobilerini de ikna edememişti. Bu görüşmenin arkasından Tankların revizyonu ve serbest ticaret anlaşmasının tamamlanması konusunu da bağlamak isteyen İsrail Dışişleri Bakanı David Levy’nin Türkiye’ye gelerek Başbakan Necmettin Erbakan’la görüşmek istemesi ve bu görüşmeye direnen Erbakan tüm baskılara rağmen görüşmeyi kabul ediyordu. Baskı lobisinin de içinde olan Sedat Sertoğlu o günleri şöyle anlatıyordu:

‘’Başbakan Erbakan inat etti, sonunda vazgeçti ve İsrail Dışişleri Bakanı David Levy ile görüştü. Çünkü birileri ona ‘siz RP Başkanı değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanısınız. Bu nedenle Türkiye’nin çıkarları için bu görüşmeyi yapmanız şart.’’dedi.

Yoğun görüşme trafiğinin olduğu Nisan 1997’nin o günlerinde Amerikan Yahudi Kurumu olan ADL Başkanı Abraham H.Foxman ve ekibi Türkiye’ye gelmiş Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Devlet Bakanı Fehim Adak’la görüşmüş ve Amerika’nın mesajını getirmişti. Bu görüşmeden sonra Fehim Adak;

‘’Yahudi toplumuyla olan diyalogların süreceğini ’’ Belirtirken Abdullah Gül önemli bir noktanın altını çizerek;

‘’ Türk halkı Yahudi vatandaşlarına karşı hoşgörülü ve dosttur. Anti-semi tik açıklamalar kıyıda köşede kalmıştır. Halk arasında yankı bulmamaktadır.’’ görüşmelerden sonra ortam her ne kadar yumuşatılsa da, Yeni Dünya Düzenini oluşturan emperyalistler, bu gidişatın Dünyada tek kutup yerine İslami değerlere sahip ikinci bir kutup’un oluştuğunu görüyordu. 30 Ekim 1996’da Amerikan hariciyesin Maslahatlarına gönderdiği kripto’larla Refah yol Hükümetinin yıkılmaya başlanması için düğmeye basılmıştı artık.

Görüldüğü gibi, 54. hükümetin Başbakanı olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyük icraatlara imza atmıştı. Böyle bir hükümet iç ve dış mihrakların işine gelmezdi.

Türkiye’de Erbakan ve Refah-Yol Hükümeti, dünyada ise D-8’e destek veren ülkelerin o günkü yönetimlerinin ve yöneticilerinin çeşitli şekillerde cezalandırılması için düğmeye basılmıştı. Dört ülkede yönetimdeki insanlar ihtilal’la uzaklaştırılırken. İki ülkede, imza atanlara suikast düzenlendi. Diğer ikisi ise ekonomik darbelerle uzaklaştırıldı ve bir sene içinde hepsi iktidardan alaşağı edildi.

14 Şubat, 28 Şubat, 21 Mayıs derken 28 Şubat’ta yapılan MGK toplantısın adını verdiği sürecinin sancılı günleri başlamıştı artık. Teşkilat içerisinde de üslup farkı başlamış Hükümetin ikinci kanadı olan, DYP’ye mensup 50 ye yakın milletvekili çeşitli odaklar tarafından belli merkezlerde toplantılar yapılarak ikna edilmeye veya satın alınmaya çalışılıyor, ikna olmayanlar baskı altına alınıyordu. Basın-Yayın kuruluşları iftira kampanyalarına başlamış, Devletin kritik kurumlarından çatlak sesler yükselmeye başlamıştı artık. İç ve dış odaklar ya darbeyle uzaklaştıracak ya da hükümeti istifa ettireceklerdi.

Hoş olmayan gidişatı fark eden Erbakan takvimler 17 Haziranı gösterdiğinde gece geç saatlere kadar kurmayları ile yaptığı istişare toplantısında erken seçime gidilmek kaydıyla Başbakanlık görevinden istifa edecek ve görevi Tansu Çiller devralacaktı. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi arasında yapılan protokolle 291 imza sağlanmış 3 ay içerisinde erken seçime gidilmek şartıyla Sayın Erbakan Başbakanlıktan istifa edecek yerine Tansu Çiller seçim hükümeti oluşacaktı. Bu protokol ile Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e çıkılmıştı. Hükümet kurma görevi Tansu Çiller’e verilmesi beklenirken onun yerine ANAP Genel Başkanı Mesut yılmaza görev verilmişti. Demirel’in yıllarca 226 milletvekili ne derse o olur tabirine rağmen Erbakan’ın 291 noter imzalı taahhüdü bu defa işe yaramamıştı. Bu beklenmeyen sürpriz gelişmeye karşı Prof. Dr. Necmettin Erbakan teşkilatını ve halkını galeyana getirerek kaosa sürüklememiş ve liderliğini yaptığı Milli Görüş camiasını sükûnete çağırmıştı. Çünkü oynanan bu oyun, Yeni Dünya Düzeninin Küreselleşme boyutunun bir parçasıydı. Ayakları sağlam basmayan DYP’li milletvekilleri kadar, teşkilat içerisindeki çürük elmalardan ve halkın da buna hazır olmadığını biliyordu.

Yorumlar (2)

muhammed şayir 4 Yıl Önce

merhabalar öncelikle güzel bir haber ama islam ve imparatorluk ifadeleri yanyana olmamış, müslüman ve türk sömürmez. imparatorluk kelimesi sömürü düzeninin halidir. selamlar

Admin 4 Yıl Önce

Haberi dikkatli okuduysanız İmparatorluk kuracaktı diyen dönemin ABD Dışişleri Bakanı Dick Cheney'dir. Başlık onun ağzından yazılmıştır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.