Sene 1960’ların sonu…
Silopi o yılın Nisan ayında ilçe olmuştu.
Silopi İlçe Kaymakamı, İlçe Jandarma Komutanı (Yüzbaşı) Hâkimi, Savcısı ve Doktoru, sohbet ederken mevzu Elektriğe, oradan da Edison'a gelir.
Kaymakam:
- Bana göre Edison'un yeri cennettir.
Bak onun icad ettiği elektrik yolları evleri aydınlatıyor. Hemen Yüzbaşı söz aldı:
- Tabii ki cennette girecek, camiler ışıl ışıl, isteyen bu ışık altında Kur'an da okuyabilir. Bu tartışma devam ederken Doktor:
- Gelin, Cizre'ye gidelim.
Orada Mahmut Bilge adında bir Müftü var. Çok âlimmiş, ona soralım, der. Atlarlar cipe, gelirler Cizre'ye müftünün yazıhanesine.
Kendilerini tanıtırlar. Müftü efendi "buyur" eder.
Oturur oturmaz Hakim:
- Müftü bey bir sorumuz var sormaya geldik.
Acaba elektriğin mucidi Edison, Cennette mi girer yoksa..... Derken... Müftü sözünü keser:
- Hele bir kahve içelim konuşuruz. İçeriden kahveler gelinceye kadar bir tanışma faslı olur.
Bu fasıldan sonra Müftü, döner Yüzbaşıya:
- Yüzbaşım sizin Habur Gümrük Kapısında bir askeri birliğiniz var mı? Yüzbaşı:
- Var, der. Müftü devam eder:
- Edison, Irak'tan Türkiye'ye geçecek.
Köprünün üzerinde sizin nöbetçi asker ondan pasaport ister.
Edison kimliğini gösterir ve der ki:
-Ben elektrik mucidiyim. Dünya beni tanır.
Pasaporta ne gerek var. Asker:
- Kanun bu, geçemezsin, der. Edison, askeri iteler:
- Çekil, der. Müftü, bu konuşmayı bitirmeden Yüzbaşı kızarak:
- Şerefsiz Edison! Kendini ne zannediyor.
Hem pasaportu yok, hem askere hakaret ediyor.
Pasaportsuz geçemez ki. Müftü oradakilere dönerek:
- Edison, Irak'tan Türkiye'ye pasaportsuz giremiyor da cennete nasıl pasaportsuz girer.
Cennetin pasaportu (Lâ ilaheillallah Muhammedün Rasûlüllah)'tır.
Beyler, bu kabul edilmedikçe kimse cennete giremez...