4. Uhrevî olanı dünyevî olana tercih ediyorsa;
Uhrevî olan, bâkî olandır, dünyevî olan ise fâni olandır.
Akıl, iman nuruyla bakınca, elbette uhrevî olanı dünyevî olana tercih eder. Tercihin gereğini yerine getiren de huzur bulur.
“Size verilen her şey, dünya hayatının gelip geçici nimetidir. Oysa iman eden, Rablerine tevekkül eden/güvenen kimseler için, Allah katındaki (sonsuz nimet)ler hem (dünyadakilerden) daha hayırlı, hem de süreklidir.”
(Şûrâ sûresi 42/36.)
Eğer dünyevî şeyler, helalden kazanıp helale harcıyor, infak ediyorsa Allah’ın razı olduğu âhireti kazandırıyor demektir. Bu da dünyayı değil zaten âhireti tercih etmiş demektir.
Bu kimse böyle yapmakla elindeki fânî olanı bâkiye çevirmiş oluyor.
“Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah katındakiler ise bâkidir. Elbette sabırlı davrananlara yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz. Erkek veya kadın, mümin olarak kim sâlih amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.”
(Nahl sûresi (16/96-97.)
5. Elinden çıkana üzülmüyor, elindekiyle şımarmıyorsa;
Mü’min, daima imtihandadır; yoklukla da varlıkla da. İmtihanı kazanmak, yokluğun gereği sabır yani Allah’ın hükmüne rıza göstermek, varlığın gereği var edene kalbi, dili ve bedeniyle şükretmektir. Mü’min, elden çıkana sabreder, eldekine de şükrederse huzur bulur.
“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, bizim onu yaratmamızdan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. (Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.”
(Hadîd sûresi 57/22-23.)
“Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni.”
Yunus Emre
6. Sevap olan amellerine seviniyor, günah olan amellerine üzülüyorsa;
İnsanın sevinci ve üzüntüsü insanı belli eder.
“Kim ki sevabı kendisini sevindiriyor, günahı da kendisini üzüyorsa işte mü’min odur.”
(Tirmizî, Fiten, 6. Hadis no: 2166)
Neye üzülüyor ve neye seviniyor? İnsanı anlamak için işte buna bakmak lazım. Esas olan şudur: Dine zarar gelince üzülmek, dünyaya zarar gelince üzülmemek. Dünyalık şeyler zaten elden çıkacaktır.
Dünyalık şeylerle ilgili âdetimiz şu olsa: Olunca sevinmek, olmayınca daha çok sevinmek. Olmayınca sonradan bakıyorum da iyi ki olmamış diye çok seviniyorum.