İçimizde ve işimizde titizlik; ihlâs, samimiyet ve takva iledir.
İhlâs, samimiyet ve takva; içte ve işte doğru ve dürüst olmak, Hakka ve halka karşı yanlış yapmaktan korunmak, kılı kırk yarmak ve hassas davranmaktır.
a) İçimizde titizlik
1. Samimi ve ihlaslı olmak
2. İyi olmayı, daha iyi olmayı ve en iyi olmayı dert edinmek
3. İçimizdeki hastalıkları fark edip tedaviye yönelmek
4. Üstün ve faziletli sıfatlarla sıfatlanmaya azami gayret etmek
b) İşimizde titizlik
1. Sorumluluğumuzu bilmek ve idrak etmek
2. Ciddi olmak, gayret etmek, gücümüzün sonuna kadar çalışmak, metodlu çalışmak, sabırlı ve sebatlı olmak
3. Örnekleri örnek alıp örnek olmaya çalışmak
4. Bize lazım olanı, layık olanı ve hesaba çekilince hesabını verebileceğimizi yapmak
a) İçimizde titizlik
1. Samimi ve ihlaslı olmak
Gerçek mü’min, iç ve dış birlikteliğine ermiş; içi, dışından büyük; içi, dışına yön veren; samimiyeti ve ihlâsı bütün hayatına yansıyan; herkese eşit davranan kişidir.
İç ve dış birlikteliğine ermiş demek, içi başka dışı başka olmayan yani asla münafıklık yapmayan kişi demektir.
İçi dışından büyük demek, henüz içinin büyüklüğü dışına yansımamış, yaklaşıldıkça daha büyük olduğu anlaşılan kişi demektir.
İçi, dışına yön veren demek, kalbindeki imanı, ameline yön veren, imanına göre amel eden demektir.
Samimiyeti ve ihlâsı bütün hayatına yansıyan demek, bütün uygulamalarında samimi ve ihlâslı olduğu görünen demektir.
“İnsanlar için amel etmek şirktir; insanlar için ameli terk etmek riyadır; ihlâs, Allah’ın seni bu ikisinden korumasıdır.”
Fudayl b. Iyaz (rh.a.)
İhlâs, yaptığını Allah emrettiği için yapmak, terk ettiğini Allah yasakladığı için terk etmek, her şeyi Allah rızası için yapmaktır. Şu da bir gerçektir ki ihlâs niyeti, başta bulunur; ihlâsa ulaşmak, zamanla elde edilir. Belki riya ila başlar, böyle devam etmez, ihlâsa ulaşmayı dert edindiğinden zamanla ihlâsa ulaşır. İşte bundan dolayı, riya, ihlâsın köprüsüdür denmiştir.
“Denilir ki: İhlâs, kulun amellerinin gizlide ve aşikârda aynı düzeyde olmasıdır. Riya ise aşikâr olarak yaptığı amelin gizli olarak yaptığından daha iyi olmasıdır. İhlâsta samimiyet, gizli olarak yaptığı amelin aşikâr olarak yaptığından daha iyi seviyede olmasıdır.
"Denilir ki: İhlâs, sürekli Allah’ı düşünerek insanların görmesini akıldan çıkarmaktır. Aslında yapmadığı bir davranışı insanların beğenisi için yapan Allah’ın gözünden düşer.”
(İbnü’l-Kayyımi’l-Cevzî, Medâricu’s-Sâlikîn s. 95.)
Süfyan b. Uyeyne şöyle der: “Kul, kırk gün Allah için ihlâslı olursa Allah onun kalbinde hikmeti bir bitki gibi yeşertir. Dilini onunla konuşturur. Ona dünyanın kusurlarını, hastalığını ve ilacını gösterir.”
(Ebû Nuaym el-İsfehânî, Hılyetu’l-Evliya, VII, 287.)
Hamdûn el-Kassâr’a “Neden selefin sözü bizim sözümüzden daha faydalı?” diye sorulur. Şöyle der: “Çünkü onlar; İslam’ın izzeti, nefislerin kurtuluşu ve Rahman’ın rızası için konuştular. Biz ise; nefislerin izzeti, dünya talebi ve insanların rızası için konuşuyoruz.”
(İbnü’l-Kayyımi’l-Cevzî, Sıfatu’s Safve, II, 122.)
Herkese eşit davranmak demek, mü’min-kâfir, dost-düşman herkese karşı adâletli davranmak; mü’min, eğer suçlu ise ona ceza vermemezlik etmemek; kâfir eğer suçlu değilse ona ceza vermemektir.
Bir memlekette adâlet varsa huzur vardır, yoksa huzursuzluk var demektir. Adâlet, kâfirden de olsa devam eder; zulüm, müslümandan da olsa devam etmez. Yani kâfir, adâleti uygularsa o memlekette huzur devam eder; mü’min, adâleti uygulamazsa o memlekette huzur devam etmez, o devlet yıkılır.