Enes bin Malik’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hıristiyan bir adam Müslüman olmuştu. Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerini okumuştu. Ayrıca Hazreti Peygamber'e vahiy kâtipliği de yapıyordu. Bu adam sonra Hıristiyanlığa geri döndü. Onlar da (Hıristiyanlar) ondan memnun kaldılar ve onu yükseklere çıkardılar. Bu kişi, Muhammed, benim ona yazdıklarım dışında bir şey bilmiyor, diyordu.
Bir müddet sonra Allah onun canını aldı. Hıristiyanlar onu gömdüler. Fakat sabah olunca toprak onu dışarıya atmıştı. Dediler ki: “Bu, Muhammed'in ve ashabının işidir. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu arkadaşımızın ölüsünün kefenini soydular ve onu dışarı attılar.” Sonra onun için derin bir çukur kazıp içine bıraktılar. Fakat sabah olunca toprak onu (yine) dışarı atmıştı. Onlar yine, bu, Muhammed’in ve arkadaşlarının işidir. Onlardan kaçtığı için bu arkadaşımızın ölüsünün kefenini soydular ve onu kabrin dışına bıraktılar, dediler. Sonra yine onun için bir kabir kazdılar ve güçleri yettiği kadar kabri derinleştirdiler. Fakat sabah olunca toprak yine onu dışarı atmıştı. O zaman anladılar ki, bu işin arkasında kimse yok. Kimse onu dışarı çıkarıp atmıyor. Bu nedenle onu açıkta bıraktılar.”
Buhârî 3617. Müslim 2781. Müsned 12215.
Bu hadisin baş tarafında geçen "Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerini okumuştu" ifadesi, hadis kaynaklarında onun Kur'an'ı çok iyi bildiğini ifade etmek için kullanılan bir taaccup ifadesidir. Yani Bakara ve Âl-i İmrân Sûrelerini tanıyacak kadar büyük bir Kur'an bilgisi vardı demektedir.
Bu iki sûre gerçekten de Kur’an’ın en büyük iki sûresidir. Zira İslam'ın ve imanın temel şartlarının neredeyse tamamı, başta Bakara olmak üzere bu iki sûrede geçmektedir. Namaz, hac, oruç, zekat, infak, evlilik, boşanma, cihat, savaş, faiz, içki, kumar, zina, kısas, kıble, borç verme, ahlak, edep, İffet, iyilik, takva gibi onlarca konu, yine başta Bakara Sûresi olmak üzere, bu iki sûrede geçmektedir.
Bakara Sûresinde 100'den fazla ayet yahudilerin hile ve tuzaklarından bahsetmektedir. Yine Âl-i İmrân Sûresinde ise bir o kadar ayet Hıristiyanlardan bahsetmektedir. Başta Uhud savaşı olmak üzere Bedir savaşı da Âl-i İmrân'da geçmektedir. Müslümanlara ayak bağı olan münafıklar da Âl-i İmrân Sûresinin temel konularından biridir.
Bu iki Sûreyi bilen, dininin ve Kur'an'ın içeriğinin neredeyse tamamını öğrenmiş olur.
Peki, kaçımız bu iki Sûreyi hakkıyla biliyoruz?
Murat Padak