İnsanlar bazen bocalar, kötü günler geçirir, kafası karışır, demek istediğini iyi ifade edemez... Böyle durumlarda verilecek tepkinin ölçüsü önemlidir.
Ben en büyük tanrınızım, sizin için kendimden başka ilah tanımıyorum, benden izin almadan iman mı ettiniz ve binlerce masumun katili olan Firavun'a iki tane peygamber gönderilir ve onlara hitaben Allah Teâlâ der ki: Ona yumuşak bir dille konuşun! Belki düşünür, belki sakınır!
Taha Sûresi 44
Şimdi size çok güzel bir kıssa anlatmak istiyorum:
“Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfuz sahibi bir kimse vardı. Zaman zaman Hz. Ömer’in yanına gelirdi. Bir ara Hz. Ömer o kimseyi göremez oldu. Çevresindekilere:
“–Falan zât ne yapıyor, artık görünmez oldu?” dedi.
“–Ey Mü’minlerin Emîri! O kendisini şaraba verdi” dediler. Hz. Ömer hemen kâtibini çağırarak:
“–Yaz! Ömer bin Hattâb’dan falan kimseye... Sana selâm olsun! Kendisinden başka ilâh olmayan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı çetin ve ihsânı bol olan Allah’a hamd ederim. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur, dönüş ancak O’nadır.”
Ömer (ra) mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek:
“–Allah’a yönelmesi ve Allah’ın tevbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz” dedi. O zat Hz. Ömer’in mektubunu alınca:
-“Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı çetin olan” cümlesini tekrar tekrar okudu:
“–Allah beni hem azabı ile korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini vaat etmiş” diyerek ağladı ve güzelce tevbe etti. Hz. Ömer bunu haber alınca arkadaşlarına:
“–İşte böyle yapınız! Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde onu doğru yola getirmeye, Allah’ın affına güvendirmeye çalışınız. Tevbesini kabul buyurması için de Allah’a dua ediniz. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız” dedi.
وَرُوِيَ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنَّهُ افْتَقَدَ رَجُلًا ذَا بَأْسٍ شَدِيدٍ مِنْ أَهْلِ الشَّامِ، فَقِيلَ لَهُ: تَتَابَعَ فِي هَذَا الشَّرَابِ، فَقَالَ عُمَرُ لِكَاتِبِهِ: اكْتُبْ مِنْ عُمَرَ إِلَى فُلَانٍ، سَلَامٌ عَلَيْكَ، وَأَنَا أَحْمَدُ اللَّهَ إِلَيْكَ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ: "بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ. حم تَنْزِيلُ الْكِتابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ غافِرِ الذَّنْبِ وَقابِلِ التَّوْبِ شَدِيدِ الْعِقابِ ذِي الطَّوْلِ لَا إِلهَ إِلَّا هُوَ إِلَيْهِ الْمَصِيرُ" ثُمَّ خَتَمَ الْكِتَابَ وَقَالَ لِرَسُولِهِ: لَا تَدْفَعْهُ إِلَيْهِ حَتَّى تَجِدَهُ صَاحِيًا، ثُمَّ أَمَرَ مَنْ عِنْدَهُ بِالدُّعَاءِ لَهُ بِالتَّوْبَةِ، فَلَمَّا أَتَتْهُ الصَّحِيفَةُ جَعَلَ يقرؤها وَيَقُولُ: قَدْ وَعَدَنِي اللَّهُ أَنْ يَغْفِرَ لِي، وَحَذَّرَنِي عِقَابَهُ، فَلَمْ يَبْرَحْ يُرَدِّدُهَا حَتَّى بَكَى ثُمَّ نَزَعَ فَأَحْسَنَ النَّزْعَ وَحَسُنَتْ تَوْبَتُهُ. فَلَمَّا بَلَغَ عُمَرَ أَمْرُهُ قَالَ: هَكَذَا فَاصْنَعُوا إِذَا رَأَيْتُمْ أَحَدَكُمْ قَدْ زَلَّ زَلَّةً فَسَدِّدُوهُ وَادْعُوا اللَّهَ لَهُ أَنْ يَتُوبَ عَلَيْهِ، وَلَا تَكُونُوا أَعْوَانًا لِلشَّيَاطِينِ عَلَيْهِ.
Kurtubi Tefsiri, Mümin Sûresinin ilk ayetleri
Murat Padak