Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak haber ver. Hani ikisi de birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş): “Seni öldüreceğim” dedi. Kardeşi: “Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder,” dedi.
Maide Sûresi 27
Peki, Bizim Allah’a Adadıklarımız Hangisi?
Hazreti Âdem’in oğulları Kabil ve Habil yetiştirdikleri mallardan Allah’a sundular. Ancak kardeşlerden Kabil, malının kötüsünden seçti. Habil ise iyisinden seçti. Bu nedenle kardeşlerden birinin adağı kabul edilmiş, diğerinin adağı kabul edilmemişti. Sebep de açıktı: Adaklardan biri gözden çıkarılmış maldı, değersiz ve kıymetsizdi...
Kabil, malının iyisinden adamamış, malın kötüsünü seçmişti. Niyeti halis değildi. Allah’a adadığı malın boşa gideceğini düşünüyordu. Bu düşüncesi ona pahalıya mal olacaktı. Samimiyetsizliği kurbanının kabul edilmemesine neden oldu. Bu da onun kıskançlık damarlarını kabarttı ve kardeşini önce öldürmekle tehdit etti, sonra da onu öldürdü.
Peki, bizlerin Allah'a sunduğu şeyler nasıl?
Hepimizin hayatında Allah’a adadığımız bir şeyler vardır. Her sene Kurban Bayramı bunun bir örneğidir. Ya da Allah için verilen zekâtlarda, infaklarda, sadakalarda malın kötüsünü verip iyisini kendisine saklamak da buna bir örnektir.
Akıllı olan çocuğuna din eğitimi vermeyip yaramazlık yapan, uslu durmayan çocuğuna din eğitimi vermeye çalışan velilerin durumu da buna benziyor. İyi ve uslu çocuğunu kendisine saklıyor, yaramazlık yapan, söz dinlemeyen ve kontrol edemediği çocuğunu ise Kur’ân Kursuna veren veliler de Kabil’in durumuna düşüyorlar. Maalesef bunun örnekleri bir hayli fazladır.
Bazı kimseler notları iyi olan çocuğunu okula yönlendiriyor, notları iyi olmayan, okumayan, okumak istemeyen çocuklarını ise dini okullara ve kurslara yönlendiriyor. Bunlar da Kabil’in düştüğü hataya düşüyorlar.
Bazı kimseler mallarının iyisini kendisine saklar, kötüsünü ise infak etmek için ayırıyor. Kabil Allah Teâlâ için malın bozuğundan ayırmıştı. Habil ise iyisinden. Allah Teâlâ Habil’in adağını kabul etti. Kabil’in adağını kabul etmedi. Bu örnek hepimiz içindir. Bu kural hepimiz için geçerlidir.
Allah için infak eden kişi, verdiği infakın Allah Teâlâ tarafından görüldüğünün şuurunda olmalıdır. Bir kimse kendisini yaratan Allah için malının kötüsünü vermemelidir. Her kim iyilik yapıyorsa kendisine yapıyordur. Yani aslında verdiği kötü malı Allah'a değil, kendisine vermiş sayılır.
Hatta zamanının kötüsünü bile vermemelidir. Örneğin namaz kılmak için dinç olduğu vakti değil de yorgun argın olduğu vakti ayıran kişi de acaba aynı hataya düşmüş olmuyor mu? Reklam arası, devre arası namaz gibi... Son dakika namazları gibi...
İnsan sevdiğine, sevmediği ve görmeden almayacağı şeyi verir mi?
Vermez tabi!
Peki, Allah için verilen her şey buna girmiyor mu? Allah'a adanan çocuklar, Allah'a adanan mekanlar, Allah'a adanan infaklar, Allah'a adanan sadakalar ve zekatlar, Allah'a adanan ömrün en verimsiz yaşında yapılan haclar, Allah'a adanan en yorgun zamanlar...
Rabbim bizleri samimi kullarından eylesin!
Murat Padak