Nuh dedi ki: "Rabbim, ben kavmimi gece gündüz hakka çağırdım."
Nuh Sûresi 5
Davet Süreklilik Ve Çeşitlilik İster.
Hazreti Nuh kavmini Allah’a davet etti. Kavminin arasında kaldığı süre 950 senedir. Onun kavmi şirk bataklığına düşmüştü. Buna kendi karısı ve oğlu da dâhildi. O, bir peygamberdi. Sabırlıydı. Kavmini uzun yıllar tevhide çağırdı. Bunun için yılmadı ve bundan vaz geçmedi. Birçok davet yolu denedi. Gece gündüz demeden çalıştı. Gündüzleri iş yerlerine, evlere, insanların uğradığı yerlere gitti. Bahçelere ve dükkânlara gitti. Sokakları gezdi. Geceleri ise evlere gitti. Gece meclislerinde oturdu. Ama yine de kavmi onu dinlemedi.
Hazreti Nuh onlara anlattıkça onlar daha da inatlaşıyordu. Artık onu dinlemez, meclislerine kabul etmez, yanlarına almaz, evlerine çağırmaz oldular. Ne gündüz sohbetleri ne gece dersleri yapılamaz oldu. Onlar onun sesini duymamak için kulaklarını tıkıyor, gizleniyor, köşe bucak kaçıyor ve kibirlendikçe kibirleniyorlardı.
Sonra onlara açıktan tebliğde bulundu. Umuma açık tebliğler yaptı. Herkese hitap etti. Sonra olmadı gizli davette bulundu. Fertlere ve bireylere gitti. İnsanları topluca değil de birer birer çağırma yoluna gitti. Bunu da gizlice yürüttü. Kimse kimsenin etkisi ve utanması altında kalmasın diye gizli davet faaliyetleri yürüttü. Kimsenin mahalle baskısı altında kalmaması için özel görüşme, özel ders, özel davet ve özel toplantılar tertip etti. Ama bu da olmadı.
İnsanlar şirkin bataklığından çıkmak istemiyordu. Şirk onlara her türlü rezaleti hoş gösteriyordu. Pis işleri güzel gösteriyordu. Bundan ayrılmak ve kopmak istemiyorlardı. Mallarıyla istediklerini yapmak ve canlarını istedikleri şekilde eğlendirmek istiyorlardı. Bu yüzden inat ettiler ve hem gözleri hem gönülleri kapandı. Kalpleri mühürlendi. Öyle ki, hakkı görseler de iman edecek durumda değildiler. Zira kalplerinin üstündeki şirk ve küfrün tabakası, imanın nurunun girmesine mâni oluyordu. Sonunda hepsi büyük bir tufan ile helak oldu. Hazreti Nuh ise bir gemi dolusu insan ve Allah’ın belirlediği bazı kara hayvanları ile bu tufandan kurtuldu.
Günümüzde davet ve tebliğ araçları çeşitlenmiştir. Radyo, televizyon, internet, sosyal medya, uzaktan eğitim, afişler, broşürler, gazeteler, kitaplar ve dini yayınlar da birer tebliğ aracına dönüşebilir. Gecenin bir vaktinde televizyonunu ya da radyosunu açan biri dini bir yayınla karşılaşabilmelidir. İnternet ve sosyal medyada dini içerikle tebliğler okuyabilmelidir. Gazete ve yayıncılık sahasında da dini eserler bulabilmelidir.
Bize düşen görev de dini tebliği çeşitlendirmektir. Sonrası ise insana kalmıştır. İster inanır ister inanmaz. Ama en azından bizler de Hazreti Nuh gibi “ya rabbi biz onları her türlü imkânları kullanarak davet ettik. Televizyon, radyo, internet, konferans, sohbet, gazete, kitap gibi tüm kitle iletişim araçlarıyla onlara ulaşmaya çalıştık,” diyebiliriz.
Allah Teâlâ gözümüzdeki perdeyi kaldırsın! Hakkı görmeyi ve bilmeyi hepimize nasip etsin!
Murat Padak