Biz bunlara da atalarına da nimet verdik. Öyle ki ömür onlara uzun geldi. Ama, artık görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü çevresinden eksiltiyoruz? O hâlde, onlar mı galip gelecekler?
Enbiya Sûresi 44
İnsan nimet sahibi olunca daha da bir dikkat etmelidir. Zira nimetin bir de görünmeyen yüzü vardır. Kişi nimetin Allah’tan geldiğini unutursa, nimetin insanı ebedi kılacağını zannederse, nimetten bir gün ayrılacağını bilmezse o takdirde bu nimet onun başına bela olur. Nimet iken külfet olur. İnsan ne kadar nimet sahibi olursa olsun, günü geldiğinde bu nimetten ayrılacağının şuurunda olmalıdır. Ya nimet ondan ayrılacak ya da ölünce nimetten mahrum kalacak! Başka da bir son yok!
Nimet kimsenin ömrünü uzatmaz, kimseyi ebedi kılmaz, kimseyi ölümsüz yapmaz. Ama insan, nimete taparcasına bağlandığı zaman ömrün nasıl geçtiğini bile bilmez. Ne ara bu kadar yılları eskittiğini bilmez. Nimetle oyalanırken neleri unuttuğunu göremez. Kendi helaki, kendi nimetinden olmuş da haberi bile olmayacak!
İnsan, ömrün uzun olduğunu zanneder. Ömür uzun değildir. İnsanlar geçmişe bakınca geçmişi birkaç günden ibaret zannederler. Ölünce de dünya hayatı birkaç gün gibi gözükecek. Bitmez dediğimiz ömür bir çırpıda bitiverecek.
İnsan bakmalı etrafına! Eksilmeyen bir şey var mı? Dün olup da bugün kalan ne var? Topraklar eksiliyor, mallar el değiştiriyor, iklim ve tabiat değişiyor, nehirler kuruyor, nehirlerin yanındaki ağaçlar ve canlılar yok oluyor, insanın yaşıtları birer birer gidiyor!
Sahi bizimle doğanlar, bizimle büyüyenler, bizimle yaşlananlar da öldükten sonra bu dünyada tek başımıza ne yapacağız? Ne tanıyanımız olacak ne gençliğimiz ne gücümüz ne dişimiz ne midemiz ne doğru dürüst atan bir kalbimiz olacak! Sahi dost düşman herkes birer birer göçerken bu dünyadan ölümü biz mi yeneceğiz? Kim galip gelecek bu savaştan?
Rabbim bizlere hayırlı bir ömür, bereketli bir ömür, salih ameller ve İslam üzere ölmeyi nasip etsin!
Murat Padak