وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِيَ آتَيْنَاهُ آيَاتِنَا فَانسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنَ الْغَاوِينَ {175}
Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz; fakat onları bir kenara atan ve bu yüzden şeytanın peşine düştüğü, nihayet azgınlardan olan kişinin haberini onlara anlat.
Araf Sûresi 175
Kendisine ilim verilip de bunun hakkını vermeyenler hakkında bir uyarı!
Tefsirlerde Bel’am diye bir isim geçer. Bu kişi Tevrat’ı çok iyi bilen ve yorumlayan biriydi. Etrafında insanları toplamış ve dersler veriyordu. İlahî hikmetlere mazhar olmuş, duası kabul edilen biriydi. Fakat gün geldi Hazreti Musa’ya karşı geldi ve kendisini ondan üstün gördü. Hazreti Musa’ya ve kavmine beddualar etti. (bakınız TDV İslam Ansiklopedisi Belam maddesi)
Allah’ın türlü nimetlerine mazhar olan bu adam Kur’an’da bir kıssa olarak anlatılmıştır. Allah Teâlâ onu köpeğe benzetmiştir. Köpeğin üstüne gitsen de gitmesen de dilini sarkıtır. Dilini sarkıtmasının kendisine hiçbir faydası yoktur.
Bu bir ilim ve irfan adamıyken bu hallere neden düştü? Duası icabet edilen biriyken neden bu hale düştü? Çünkü onda haset vardı, şöhretin esiri olmuştu, kavminin ilgisi üzerindeydi, insanlar onu hediyelere boğmuştu, elindeki itibarı kaybetmek istemiyordu. Bu nedenle tüm geçmişini bir kenara bırakıp kendi peygamberine karşı çıktı ve ona duası kabul edilsin diye beddua etti!
İtin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı diye bir atasözümüz var ki, buraya tam uymaktadır.
İlim ve şöhret iki ucu keskin bıçaktır. Dikkatli kullanılmazsa sahibini felakete götürür. Hatta bazıları şeytanın adımlarını takip ederken, kimi zaman şeytan bazı adamların adımlarını takip ediyor. Bazıları şeytanın ayağına gider, şeytan da bazılarını ayağına gider. İşte kitlelere hitap edenlerin ayağına şeytan gider. Onun şöhretinden istifade etmek ister. Onun tanınmışlığını, fenomenliğini fırsata çevirmek ister. Onu saptırdığı zaman kitlelerin sapacağını iyi bilir.
Bu nedenle şeytan tevazu göstermez de böylesinin ayağına gider.
Bu kimse aslında Allah katında yüksek makamlara gelebilirdi. Ama yeryüzüne kapaklandı. Yeryüzünü gökyüzünden üstün gördü. Yerde değer görmeyi, gökte değer görmeye tercih etti. Bu nedenle de ilahî lütuflara ermek yerine, insanî lütuflara meyletti.
Bu davranışının cezasını da hem dünyada zillet hem ahirette rezil olmakla görecektir.
Rabbim bizleri istikametten ayırmasın!
Murat Padak
Şanlıurfa Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi