3. İsrafın zararları
İnsanın; kalbini, bedenini ve dilini israf etmesi, dünya ve âhiret huzursuzluk sebebidir. Telafisi nasûh tövbedir.
Ömrün israfı, cennet ömrünün israfı demektir ki telafisi mümkün olmayan bir israftır.
İsraf edilen ömür için ömrümüzü takdir eden Rabbimizden özür dileyip tövbe etmek, geri kalan ömrün telafisi için hayatı en ideal hayat olan Hz. Peygamber’i (s.a.s.) örnek alıp plan yapmak, yapılan planı, Allah’tan yardım isteyerek disiplinli bir şekilde uygulamaya çalışmak gerekir.
Ehil ve âdil olan insanların doğru ve isabetli olmayan işlerde istihdam edilmeleri, insanların israfı demektir ki telafisi, işlerin hemen ehline verilmesidir.
Hz. Peygamber’e (s.a.s.) bir bedevî, “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” diye sorunca:
“Emanet zâyi edildiği zaman kıyameti bekle!” buyurdu. Bedevî:
Emanet nasıl zâyi olacak? diye sordu. Rasûl-i Ekrem de:
“Emanet, ehil olmayan kimseye verildiği zaman kıyameti bekle!” buyurdu.
(Buhârî, İlim, 2, Rikak, 35; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 361.)
Gerekli görevlerin israfı, ehil olmayan insanların görevlendirilmesidir ki telafisi o işlerden hemen alınması ve yerlerine ehil insanların tayininin yapılmasıdır.
İmkânların israfı ise fakirlik hâsıl olmasıdır ki telafisi hemen israfı kaldırmak ve sorumluları cezalandırmaktır.
İsraf edilen imkânların başında, mal, enerji, emek, yeme-içmeye dâhil olan gıdalar gelir ki, telafileri israfa son verip iktisada geçmektir.