“Gözünün üzerinde kaşın var” dense; ya ağlamaya, ya da saldırmaya hazırdır. Konuşarak kendini ifade edemeyen çocuk, ağlamayı ya da bağırmayı bir çıkış yolu olarak görür.
Anne-Baba Ne Yapmalı?
Çocuk kendini olduğu gibi kabul eden bir ebeveyn yanında değilse, içinde yaşadıklarını dışa vuramıyorsa veya kendini dışa vurduğu kadarlık kısmıyla dahi ciddiye alınmıyorsa, böylesi bir çocuk, düdüklü tencerenin ısınması ve patlamaya hazırlanması gibi bir durumdadır.
Çocuk konuşuyor, anne gözünü televizyondan ayırmıyor ise veya çocuk heyecanla okulda başından geçen olayları anlatırken, baba elindeki gazeteden bir dakika dahi uzaklaşamıyor ve çocuğu ile göz göze gelmiyor ise, o takdirde böylesi bir konuşma çocuğun içinde kaynayan ateşin boşalmasını değil, daha da kaynamasını sağlayacaktır.
Çocuk ancak kendini ifade edecek bir anlayışta olan ebeveyn yanında, kendisini ifade eder, içinde patlayacak sorunları taşımaz.
Çocuğu Bağırmaya İten En Önemli Sebep Sindirilmesi mi?
Bazı durumlarda erken çocukluk yıllarında şiddete maruz kalınması agreşitleşmeye ve bağırtı ile kendini savunmaya neden olabilir.
• Ebeveynin çocuğun yanlışlarına tahammül göstermemesi,
• ya da çocuğunu başka çocukların baskısına karşı daha güçlü kılmak için sert davranması,
• “Çocuğum onlar gibi olmasın” hezeyanı ile baskı yapması, birçok çocuğun yaşadığı olumsuz tecrübelerdir.
Halbuki baskı ve zorlamalar çocuğu agresif yaptığı gibi; savunma çabasına, intikam alma duygusuna sebep olur ki, böylesi çocukların da bağırtı ile konuştuğunu görüyoruz.
Bir çocuk düşünün ki, evde devamlı terslenmiş ve azarlanmış, kendini ne zaman ifade etmeye kalksa, hafife alınmış ve dalga geçilmiş... Böylesi bir çocuk devamlı öfkeli, saldırgan, sağa-sola bağırıp çağırarak huzursuzluğunu dile getiren bir çocuktur.
Bağırmak Anne-Babadan Kalıtımla mı Geçer, Sonradan mı Öğrenilir?
Hiçbir davranış genetik olarak anne-babadan çocuğa geçmez. Bağırarak konuşma davranışı da. Her ne kadar yüksek sesle konuşan, sorunlarını bağırtı-gürültü ile halleden ebeveynlerin bağırtılı gürültülü çocukları olsa da, bu genetik değil, öğrenilmiş bir davranıştır.
Çocuğun yanında yüksek sesle konuşmak ve bağırmak, ona bağırarak konuşmayı öğretmek demektir.
Mademki konuşmak öğrenilen bir davranıştır, o halde konuşamamak da öğrenilememiş bir davranıştır. Bir başka ifadeyle kimle, nasıl ve hangi ses tonuyla konuşacağı konusunda aile içinde olumsuz örnekleri görmüş bir çocuk, çevresi ile konuşurken üzerindeki psikolojinin tesiri ile konuşacaktır; kendisi farkında olmasa bile...
Soru-Yorum
Kızım büyük-küçük herkese bağırıyor. Bu halinden nasıl kurtulabilir?
13 yaşındaki kızımla sorunlar yaşıyoruz. Büyük-küçük herkese bağırıyor. Bu hallerinden nasıl kurtulabilir?
Çocuk kaygı duyarsa, bağırır çağırır.
Bir çocuk kaygılı olduğu zaman, problemleri çözmede yetersizlik yaşadığı zaman hırçınlaşır. Bağırır, sağa-sola saldırır... Huzur içindeki bir ergenden, sağa-sola saldırması beklenmez.
Aile içindeki kaliteli iletişim, gençlerin bu davranışlarını doğrudan etkiler. Sorunlar karşısında aile içinde çözümler nasıl aranıyorsa, çocuk da sosyal yaşamda sorunlarını öyle çözmeye gayret eder.
Mesela çözülmeyen problemler karşısında çocuğun annesi bağırıyor, çağırıyor, ağlıyor, kendine veya çevresine zarar veriyorsa, böylesi bir çocuk ebeveyninden gördüğü bu davranışı problem çözme yöntemi olarak öğrenir.
Kızınızın problemini çözmek için önce kendinizi, çevrenizi yoklayın, böylesi örnekler göreceksiniz mutlaka!..
Kızım, ne yapacağına karar veremediği gibi, bir de bağırıp ağlıyor. Ne yapmalıyım?
27 aylık (İkincisi yolda) kızım birden hırçınlaşıyor ve ne istediğini bilmiyor. Babaannesi alt katta oturuyor. “Babaanneme gideceğim” diye bağırıyor. Kapıyı açıyorum, merdivenin ortasında “Anneme gideceğim” diye ağlıyor. Ne yukarı geliyor, ne aşağıya iniyor ve birçok şeyde böyle davranıyor. Gece kalkıp ağlamaya başlıyor. Acayip bir kararsızlığı var, nasıl davranacağımızı şaşırıyoruz. Birkaç aydır gebelikten dolayı ilgilenemedim, bundan dolayı mı acaba diye düşünüyorum. Ne yapmalıyım?
İlgisiz kalan çocuk, ne yapacağını şaşırır.
Bağlanma dönemi olan 0-2 yaş döneminde çocuk sadece bir kişi ile ihtiyaçlarını gidermelidir. Eğer bu dönemde çocuk bir anneye, bir bahaneye giderse, biraz anne ile, biraz da başkaları ile vakit geçirir ise bu durum “çoklu bağlanma sendromu” dediğimiz bir davranış bozukluğuna yol açabilir. Böylesi çocuklar bir de duygusal yoksunluk yaşarlarsa kime gideceklerini şaşırırlar. Kimin kendisini teselli etmesi gerektiğini bilemezler. Anneye gitse annesi kardeşi ile meşgul. Babaanneye gitse, o da çabuk canı sıkılıyor. Çocuk iki yetişkin arasında duygusal boşluğa düşmüş gibi hırçınlaşabilir. Çocuğunuzun yaşı henüz küçük, eğer bir bağlanma sorunu yaşadığını düşünüyorsanız, yeniden bağlanmaya çalışın çocuğunuzla. Ona özel ilgi gösterin. Gerekirse yatağına birlikte uzanın. Vaktinizi daha kaliteli geçirerek ona duygusal destek olmaya çalışın.
Pedagog Dr. Adem Güneş