Doğan her çocukta şaşmaz bir aynılık içindedir, fıtrîdir. Bu ihtiyaçlar, onun yetişkin olma serüveninin temelini teşkil eder. Fıtrî ihtiyaçların karşılanmaması, insanın yaşama devam edemeyeceği anlamına gelir; ölüm ile sonuçlanır.
İhtiyaçların diğer bir kısmı ise, doğuşta yoktur, ancak yaş ilerledikçe ortaya çıkar ki bunlar ‘gelişimsel ihtiyaçlardır. Gelişimsel ihtiyaçlar, çocuğun mizacından mizacına farklı zamanlarda ortaya çıksa da, o ihtiyacın varlığı yine fıtrîdir.
İhtiyaçların bir kısmı, yaşamın devam eden dönemlerinde, zorunlu olmadığı halde kişinin alışkanlıklarının birikimi ile oluşan ihtiyaçlardır ki bunları da ‘eklenmiş ihtiyaçlar’ veya ‘ihtiyaca dönüşmüş alışkanlıklar’ olarak adlandırıyoruz. Sondan başlayarak birer örnek vermek gerekirse:
Sigara, bir ihtiyaç değildir. Eğer kişi, bir süre sigara kullanırsa, bu, ihtiyaca ‘dönüşmüş alışkanlık hali’ni alır. Başlangıçta ihtiyacı olmadığı halde, kişinin alışkanlığının devamı ile ihtiyaçlar listesine eklenen bir ihtiyacıdır artık.
Cips yemek, kola içmek, alkol kullanmak bir ihtiyaç değildir. Fakat kişi bunlara devam ettiğinde hiç de ihtiyacı olmayan işleri kendinde ihtiyaç haline dönüştürmüş olur.
Listemizi çoğaltabiliriz... Şiddet insanın bir ihtiyacı değildir, ancak şiddet kullanarak kardeşinin oyuncaklarını elde etmeyi öğrenmiş bir çocuk için artık şiddet bir ihtiyaca dönüşmüştür.
Veya televizyon seyretmek, internet ile meşgul olmak, bilgisayar kullanmak bir ihtiyaç değildir, çocuk bu teknolojik gereçlerle uğraşmayı yoğunlaştırdığında, bu yoğunlaşma bir süre sonra onun ihtiyaç listesine eklenmiş olacaktır.
Hangi tür ihtiyaç olursa olsun, giderilmemiş ihtiyaçlar kişiye ‘duygusal gerilim’ verir. Bu gerilim de kimi zaman saldırganlığa, kimi zaman şiddete yöneltir. Bu açıdan bakıldığında, saldırgan davranışların birçoğu, ihtiyacın önündeki engelleri kaldırmak için masum davranışlardır.
Örneğin, televizyon seyretmeyi alışkanlık haline getirmiş bir çocuk için televizyon bir süre sonra onun ihtiyacı halini alır. Başlangıçta böylesi bir ihtiyacı yokken sonradan gelişen bu ihtiyaç artık çocuğun kişiliğinin bir parçası olmuştur. Kişiliğin bir parçası halini almış bu ihtiyaç karşılanmazsa, insanda gerilim oluşur. Bu gerilim televizyonu seyretmeye engel olan durumu ortadan kaldırmak için kişiyi saldırganlığa iter. Televizyon seyretmeyi alışkanlığa dönüştüren çocuğun annesi “Çok televizyon seyrediyorsun” diye kapatacak olsa, çocuk tepki gösterir, saldırgan davranışlara girişir, ortalığı birbirine katar. Aslında çocuğun bu davranışı gayet masumdur, zira çocuğun bünyesine bir süredir giren televizyon sinyalleri, ses ve ışık efektleri onda bir ihtiyaca dönüşmüş ve çocuk bu ihtiyacını karşılamak için mücadeleye girişmiştir.
Bu genel kuralı, bütün çocuk davranışlarında gözlemleyebiliriz.
O yüzden ebeveynler çocuklarına bir imkân sunarken, sunulan bu imkânın çocuğun gelişiminin bir gereği olup olmadığını hesaba katarak davranmalıdır.
Cips yemek çocuk için bir ihtiyaç olmadığı halde, çocuğunu kırmamak için cips almaya başlayan bir ebeveyn, bir süre sonra alışkanlık halini aldırdığı bu ihtiyacı kesmeye çalıştığında çocuğunun şiddeti ile karşı karşıya kalacaktır.
Konuyu izah için verilen yukarıdaki örnekler olumsuz ihtiyaçlardan oluşsa da, bazı davranışlar vardır ki olumlu ihtiyaç halini alabilir.
Örneğin, çocuk başlangıçta temizlik ihtiyacı duymaz. Ancak, temizliği ve tertibi aile içinde ‘aidiyet duygusu ile’ kazanan çocuklarda temizlik, tertip, düzen, nezaket bir süre sonra onun ihtiyacı haline gelebilir.
Elleri temiz olmadığında yemeğe oturan çocuk, temizlik ihtiyacını gidermediği için bundan rahatsız olur. Odası tertip ve düzen içinde değilse bundan rahatsız olur. Hatta odasının tertiplenmesine birisi engel olursa, ona karşı tepki gösterir. Düzeni sağlamaya devam ettirme çabasına girişir.
Pedagog Dr. Adem Güneş