Çocuğun dil ediniminde iki hafızası vardır. Birincisi; pasif hafıza ki, her duyulan sözcük buraya kaydolur. Pasif hafızaya kaydolan sözcükler 6 ay boyunca kullanılmaya devam edilirse, bu kayıtlar ‘aktif hafıza’ya aktarılır. Aktif hafıza, çocuğun tekrar etmeye dönük hafızası demektir. Örneğin çocuk, sürekli olarak ‘anne’ kelimesini duyuyorsa, babası kendisine her yakınlaştığında anlaşılır bir sesle “baba” diyorsa, çocuk bu sözcükleri 6 ay boyunca duyduğunda artık kullanılmak üzere aktif hafızasına aktarır.
Bu nedenle, çocuğun ilk kullanacağı sözcükler en çok duyduğu sözcükler olacaktır.
Dil öğrenme, işitmenin bir devamı olduğu için, uzmanlar anne- babalara “Çocuklarınızla bol bol konuşun” diye tavsiyelerde bulunur. Çocukla ne kadar çok konuşulursa, kelimeler ne kadar düzgün bir şekilde telaffuz edilirse, konuşma o derece güzel olur.
Gecikmiş Konuşma Nedir?
Gecikmiş konuşma, çocuğun konuşmaya başlama yaşının kendi yaşıtlarından geride olmasıdır. Gecikmiş konuşmanın birçok sebebi olabilir:
Fiziksel sebepler;
- Doğum öncesi veya doğum sırasında beyinde veya sinir sisteminde oluşan bir sorun.
- Ağız, damak ve dudak yapısındaki bozukluk.
- Dilin işlevselliğinin çeşitli fizyolojik sebeplerle zorlanarak yerine getirilmesi.
Birinci maddede sıraladığımız aksaklıklar yoksa, o takdirde çocuğun sağlıklı olmayan bir iletişim ortamında bulunuyor olması. Televizyonun çok kullanılması, suskun aile yapısı, monoton anne- baba modeli, kardeşsiz ev, şiddet ve zorlamaların bulunduğu ev, vb. çocuğun konuşmasını geciktiren faktörler arasındadır.
Konuşma Gecikmesinde Anne-Babanın Rolü Nedir?
Dil öğrenmenin en yoğun olduğu dönem 0-2 yaştır. Çocuk bu dönemde sezgi gücünü kullanarak, tıpkı emici bir sünger gibi etraftaki olayları, insanları, sesleri emer.
Anne-babasının duygularını hissettiği bu dönemde, çocuğun duygularının varolduğu düşünülmeden; hafife alınır, gülünür, bir de konuşma çabası ile dalga geçilirse, çocuk bundan etkilenir. Zira konuşmanın ön şartı yankılanmaktır. Çocuk kendi hislerinin karşı tarafta yankılandığını hissederse ancak o zaman cıvıldamaya devam eder. Eğer çocuk durgunken yetişkinler onu güldürmeye çalışıyorsa, çocuk ağlarken yetişkinler “piş piş” yapıp gülüyorlar ve çocuğun sorununu anlamak yerine onu güldürmeye çalışıyorlarsa, çocuk duygularının yankısını yetişkinde bulamaz. Bu durum çocuğun cesaretinin kırılmasına, içe kapanmasına ve konuşmasının gecikmesine sebep olur.
Dahası, çocuğun yaşadığı ortamda yüksek sesle konuşanlar, hızlı konuşanlar, bağırtı ve çağırtılar varsa, böylesi bir iletişim ortamında zarara uğradığı gibi, konuşmayı öğrenmesi de gecikir.
Çocuğun Yanlış Söylediği Kelimeyi Düzeltmek Doğru mu?
İki yaşına gelen bir çocuk normalde konuşmaya heves eder. İçsel bir motivasyonu vardır. İradî olarak çıkardığı her bir hece, her bir ses onu heyecanlandırır. İşte bu dönem, oldukça önemlidir.
Çocuk konuşmaya başladığı sırada kendi kullandığı kelimeler ile anne-babasının kullandığı kelimeler arasındaki farklılıkları algılamaya gayret eder. Bu oldukça şaşılacak bir dönemdir.
Yoğun bir enerji ve istekle anne-babasının dudaklarına bakarak, kendi çıkartmış olduğu hatalı kelimeleri adım adım düzeltmeye çalışır.
Çocuk ilk heceleri çıkartırken, “koltuk” yerine “go gu” diyebilir. Çocuğun yanındaki yetişkin sözcüğü gülmeden, hafife almadan, sükûnet içinde yavaş ve çocuğa yakın bir mesafede “koltuk” diye tekrar ederse, çocuğun dil öğrenme süreci kalitelenir.
ince ayrıntı, çocuğa kendi çıkarttığı bir sözcüğü doğru olarak telaffuz etmesine yardımcı olmaktır. Onu yeni yeni kelimeler öğretmek için zorlamak değildir. Daha ona henüz anlamlandıramadığı sözcükleri söylettirmek için baskı yapmak değildir.
Dolayısıyla özellikle 0-2 yaş ve devam eden 2-4 yaş döneminde çocuğun çok ciddi olarak çaba sarf ettiği konuşma öğrenimine ebeveynler de aynı ciddiyet içinde yaklaşmalıdır.
Televizyon İzlemek Çocuğun Dil Öğrenimini Hızlandırır mı?
Hayır!..
Yapılan çalışmalar göstermektedir ki, yoğun televizyon seyreden çocukların konuşmaları kendi akranlarından daha da geride kalmaktadır.
Televizyon karşısında bulunan çocuk her ne kadar televizyondan gelen sesleri duyuyor olsa da, kendisi televizyonla konuşamaz. Bu sebeple iletişimin en önemli ikinci unsuru olan ‘karşı iletişimi’ gerçekleştiremez.
Bu da dil gelişimini ilerletmek yerine, geriletir. Duymak pasif hafızayı geliştirir, konuşacak birinin olması ve çocuğun o kişi ile konuşması aktif hafızayı geliştirir.
Çocuğun Konuşmasının Gecikmesi Ne Anlama Gelir?
Eğer çocuk içinde biriktirdiği negatif ya da pozitif hisleri sözel olarak dışarı çıkartamıyorsa, bu noktada sorunlar başlar. Kendini ifade edemeyen çocuk agresiftir, hırçındır, duygusal ve mızmızdır.
Çocuğun konuşması gecikir ve konuşmak istemezse, yahut kelimeleri tam çıkartamaz ve anne-baba da ciddiyetle çocuğun yanında yer almazsa, çocuk içerisinde çıkartamadığı duyguların verdiği öfke ile, hırçınlık sergileyebilir. Kendisini yere atar, iletişim kuramaz, karşısındakine tokat atar, ısırır, itekler... Yani, sözel iletişimi yerine getiremediğinden, fiziksel iletişime geçme ihtiyacı belirir.
İkinci Dil Öğrenimi Nasıl Olmalıdır?
Çocukların ilk 2 yılı ana dilin yerleşmesi dönemidir. Pedagojik olarak ikinci dil öğreniminin, ana dilin, bu temel atma döneminden sonra olması tercih edilmelidir.
Çocuğuna ikinci dil öğretmek isteyen ebeveynlerin dikkat edecekleri hususlar şunlar:
Anne ve baba iki ayrı dil kullanabiliyorsa bu büyük bir avantajdır. Çocuğun önce hangi dilin anadili olacağı aile içinde tespit edilir. Çocuk ilk 6 ay ana dilini duymalıdır. Böylece pasif hafızada ana dile ait fonetik bir alt yapı oluşturulur. Daha sonra diğer ebeveyn devreye girer. Diğer ebeveyn sadece ikinci bir dil ile hitap eder çocuğa. Asla diğer ebeveynin dilini kullanmaz. Bu durumda, her iki ebeveyn de çocuğa ayrı dil ile hitap etmiş olur. Çocuk bir süre sonra hangi ebeveyni ile karşılaşırsa, o ebeveynin dili ile konuşmaya başlayacaktır. Hatta öyle ki çocuk iki dil konuştuğunun farkına bile varmadan, iki ayrı dili öğrenir.
İki dil öğrenecek olan çocuklarda ana dilin annenin konuştuğu
dil olması, dil öğrenme sürecini olumlu etkiler.
Çocuk 4 yaşından sonra üçüncü bir dil konuşan kişi ile de birlikte olursa, hiç zorlanmadan bu dilin de alt yapısını oluşturur. İletişimin güçlülüğü nispetinde de bu dili de zorlanmadan öğrenir.
Çocuğun yanında farklı bir dile sahip olan bir bakıcının olması dil öğrenimini kolaylaştırır. Dile önem veren aileler kişileri tercih ederken başka bir dil konuşan bakıcıları tercih edebilirler. Ama unutmamalı ki, hiçbir bakıcı anne kadar çocuğa duygusal destek olamaz.
İkinci dil öğrenirken dikkat edilecek en önemli şey, çocukta fonetik karmaşa oluşturmamaktır. Fonetik karmaşa; çocuğun dil öğrendiği kişinin tek dil yerine iki dilde konuşmasıdır. Örneğin anne hem Türkçe, hem de Kürtçe konuşursa çocukta bu bir fonetik karmaşaya yol açabilir. Çocuğun öğreneceği her bir dil, sadece bir şahısla olmalıdır.
Soru-Yorum
Çocuğum hâlâ konuşamıyor. Ne yapmam lazım?
Oğlum (2,5 yaşında), 10-12 kelime dışında konuşmuyor. “Bu araba, bu otobüs” dışında, hiç cümle kuramıyor. İstediği şeyi “Bu bu” diye işaretle gösteriyor. Oğlum tüm gününü benimle geçiriyor. Herhangi bir yakınımızın olmadığı bir şehirde yaşıyoruz. Acaba bu sorun yalnız olmamızdan dolayı olabilir mi?
Çocuklar konuşmayı duyarak öğrenir.
Etrafınızda kimseniz yoksa ve çocuk günlük yaşamda devamlı konuşan birilerini görmüyorsa, duymuyorsa konuşmada gecikmeye rastlanır. Yapmanız gereken şey; çocuğunuzla bol bol konuşmak, yatmadan önce kitap okumak. Ayrıca, onun konuşmasını da teşvik etmek için “Bu bu” diye istediği şeyleri, siz ‘ismen söyleyin.’ “Bardak mı istiyorsun?”, ya da “Su mu istiyorsun?” gibi cümleler kurarak onun söylemek istediklerini dillendirin. Çocuğun etrafında ne kadar çok konuşulursa, o kadar iyi bir dil gelişimi yaşayacaktır.
Oğlum, “Ben ben ben ben su istiyorum” şeklinde konuşuyor,
bu bir kekemelik midir, düzelir mi?
Oğlum 3 yaşında ve konuşması sırasında, bazen cümlenin en başındaki kelimeyi tekrar ediyor. Acaba oğlum neden böyle yapıyor?
Çocuğunuza rahat rahat konuşacak kadar zaman vermezseniz, çocuk takıntılar yaşayabilir.
3 yaş çocuklarında çok sık rastladığımız bir durumdur bu. Çocuklar 3 yaş döneminde kelimeleri değil, ama heceleri tekrar ederler. Bu bir kekemelik değildir. Kekemelikte daha çok hecede takılmalar vardır. Örneğin “baba” diyecek olan çocuk “b..b...b” diye ilk heceyi söyleyemez. Üç yaş dönemindeki takılmalarda ise çocuk heceleri tekrar eder; “ba b aba ba...” diye.
Böylesi bir durum geçicidir, endişe etmeyin. Çocuğun üzerinde baskı oluşturmayın. Sakin ve sükûnet içinde olun, kendiliğinden geçer.
Oğlum ünlü harflerle başlayan kelimeleri söylerken çok zorlanıyor. Ne yapalım?
3,5 yaşında bir oğlumuz var. Tırnaklarını yediği için doktora götürmüştük. Vitamin değerlerine bakmak için kan alırlarken, çok korktu ve ağladı. Eve geldiğimizde de konuşurken kekelemeye başladı. Ünlü harflerle başlayan kelimeleri söylerken çok zorlanıyor ve kekeliyor. Daha önce böyle bir problemimiz yoktu. Ne yapmalıyız?
Kekemelik bir defa başlarsa, arkası hızlı bir şekilde gelir.
Çocuğunuzda korkuya bağlı bir kekemelik başlamış olabilir. Neden bunu söylüyorum, çünkü siz tırnaklarını yiyen bir çocuğun kekemeliğinden bahsediyorsunuz. Tırnak yemek, ürküntünün sonucudur. Eğer bir çocukta ürküntü ile birlikte kekemelik başlamışsa, böylesi çocukların uzman desteği ile sorunu aşmaya ihtiyacı vardır. Ancak, yaşı itibarıyla bakıldığında bir uzman desteği alabilecek yaşta değil. Bu sorunu siz kendi gayretlerinizle çözmelisiniz. Sakin olun, onu kaygılandırmadan dinleyin, heyecanlanıp kekelediğinde onu zorlamayın, konuşmasını düzeltmeye çalışmayın. Sabırla ve sükûnet içinde geçecek, belki bir yıl içinde konuşmasını tekrar düzene kavuşturmasını bekleyin.
Bu dönem oldukça önemlidir, çocuk hassastır, konuşmasının bozukluğuna vurgu yaparsanız sorun daha da büyür. Eğer 5 yaşına kadar sorun çözülmezse, bu yaştan sonra bir uzman desteği almanızı öneririm.
Oğlum arkadaşı gibi anormal konuşmaya başladı. Lütfen bizi yönlendirir misiniz?
Oğlum (4 yaşında), bu yaşa kadar konuşması gayet düzgün olan bir çocuktu. Lâkin bir arkadaşı konuşurken takılıyor ve ağzını yamultuyor. Onunla tanıştıktan sonra oğlum da onun gibi konuşmaya başladı. Ben aşırı tepki vermek istemiyorum, ama eşim bunu çok büyütüyor. Ne yapmalıyız, önemsemezsek kalıcı olur mu?
Çocuk arkadaşını taklit edeyim derken, kendi konuşmasını şaşırabilir.
Çocuğunuzun dile karşı duyarlı olduğu bir dönemde böylesi bir arkadaş edinmesi ilerisi için sorun olur. Bir süre bu arkadaşlığa ara verdirmenizi tavsiye ederim.
Kızım yabancılarla konuşmaya çekiniyor. Neden?
Kızım (4,5 yaşında), mimiklerle iletişim kuruyor. Bazen açılıyor, konuşuyor; ama çoğunlukla konuşmamayı tercih ediyor. Bu, selektif mutizm mi?
Çocuğun fıtratında çekingenlik varsa, kendisini güvende hissettikten sonra konuşmaya başlar.
Seçici konuşmamada (selektif mutizm), çocuk birincil derecede yakınları haricinde kimse ile ‘asla’ konuşmaz. Çekingenlik ayrı bir şey, seçici konuşmamazlık daha farklıdır. Sizin tarif ettiğiniz durum, çekingenlikten kaynaklanan konuşmamadır. Zira seçici konuşmamazlıkta çocuk, bazen konuşup bazen sessizliği tercih etmez; aksine konuşmadıkları ile asla konuşmaz. 4,5 yaşındaki bir çocuk baskı, zorlama ve şiddet ortamında değilse ve aşırı televizyon seyretmiyorsa genellikle fıtrattan kaynaklanan bir çekingenlik yaşıyordun
Pedagog Dr. Adem Güneş