Allah Teâlâ, insana kıymet vermiş, yeri göğü ve içindekileri insan için ve insana göre yaratmıştır.
“Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, zâhir/açık ve bâtın/gizli nimetlerini size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır.
(Lokman sûresi 31/20)
Kıymetli varlığa gereken, kıymetli olduğunu bilip idrak etmek ve kıymetli işler yapmaktır.
Âyet-i kerîmede, göklerde ve yerdeki nice varlık ve imkânların emrimize verildiği bildirildikten sonra ayrıca insana verilen zâhir/açık ve bâtın/gizli iki çeşit nimetten bahsedilmiş, problem çözmek için de bilgi, rehber ve aydınlatıcı kitap olarak üç vesile belirtilmiştir.
a) Zâhir nimetler:
İnsandaki zâhir nimetlerin en kıymetlisi, sağlıktır, âfiyettir. Sağlık içinde de en önemlisi akıl sağlığıdır.
Aklı; doğru ve faydalı ilim, sahih iman, imana göre amel yani ihlaslı ve Sünnete uygun amel, özellikle kalbin ve dilin zikri korur ve akl-ı selîm haline getirir.
En doğru ve faydalı bilgi, Kitap ve Sünnet bilgisidir. Kitabı ve Sünneti iyi kavrarsak o bilgilerle bütün problemleri çözebiliriz. Rahman ve Rahîm Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah’a iman ederse, Allah o kimsenin kalbine hidayet eder. Allah her şeyi bilendir.”
(Teğâbün sûresi 64/11)
Allah Teâlâ’nın, her şeyi en iyi bilen, her şeye gücü yeten ve ne irade ederse hemen oluveren olduğuna iman eden kişi, Allah’ın kitabı Kur’ân’ına ve kendisine vahyettiği Rasûl’üne müracaat eder.
İşte bu ayetin devamıyla da çare Allah’a ve Peygamber’e itaat olarak gösteriliyor:
“Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır.”
(Teğâbün sûresi 64/12.)
Bir kimse Kur’ân-ı Kerîm’deki gerçekleri ile Kur’ân’ın kavlî ve fiilî beyanı olan Sünnetteki gerçekleri bilir, yegâne gerçek olan bu iki kaynağa müracaat ederse, her konunun çözümünün Kur’ân’da ve Sünnet’te olduğunu görür. İşte bu sayede Allah o kimsenin kalbine, ne ve nasıl yapacağını hidayet yani ilham eder, yol gösterir, irşad eder ve bu sayede de problemlere çare istihraç eder, istinbat eder.
b) Bâtın/gizli nimetler
İnsandaki bâtın nimetlerin en kıymetlisi imandır. Dünyanın huzuru imanlı olmaya, âhiretin ebedî huzuru, imanlı ölmeye bağlıdır. Demek ki iman dünyadan da âhiretten de daha değerlidir. İşte bu değerli imanı her gün korumaya belki kemale erdirmeye çalışmak gerekir.
İmanı koruyup kemale erdirecek dört şeydir:
1-Sahih ilim,
2-Sâlih ve Sünnete uygun amel,
3- Zikir,
4-Fikir yani tefekkür.
c) Problem çözecek üç vesile:
Mü’minin bütün problemlerini çözecek üç husus; ilim, rehber ve aydınlatıcı kitaptır.
İlme müracaat, âlime müracaatla mümkün olur. Âlim ise ilmin kaynağı değildir. Âlimin de aydınlatıcı kitaba müracaat etmesi gerekir.
Kendisine müracaat edilecek âlim olan kişi; Müslüman olan, sahasında uzman olan, İslam’ın o konudaki hükmünü bilen ve İslâmî hükümleri şahsında uygulayan kişidir. İslâmî ahkâmı içtihadla ortaya koyan âlim kişi müctehid olan kişidir.
İşte bize gereken, problemlere çözümü öğrenmek için müçtehide müracaat etmektir. Müctehid yoksa veya müçtehide ulaşamıyorsa müçtehidin dinî ahkâmı anlatmada ortaya koyduğu usûliddîn ve usûl-i fıkıhla âlim denetiminde müdellel kitaplara müracaat etmek gerekir.
İslâmî ahkâmı öğrenmede avama gereken, havassa sormak; havassa gereken de Allah’a ve Rasûllah’a müracaattır.
Allah’a müracaat Kur’ân-ı Kerîm’e, Rasûllah’a müracaat Hadîs-i Şerîflere müracaattır. Avam, müctehid olmayan herkestir. Havas da müctehid olan kimsedir.