Bakara suresinin 196. ve Mâide suresinin 95. ayetlerinde oruç, hac ve umre ahkâmı bağlamında geçmektedir. İhsâr, temettü ve ihram/Harem bölgesindeki av yasağını çiğneme durumunda şükür veya cezaî işlem seçeneklerinden biri olarak oruç tutulması gerektiği bildirilmiştir. İlk ayette ihsar durumunda kesilen kurban yerine ulaşıncaya kadar ihramdan çıkmak için tıraş olunmamasını, şayet sağlık ile ilgili bir problemi varsa ceza işlemi olarak üç seçenekten biri olarak oruç sunulmuştur. Ayetin ikinci kısmı ise temettü haccında kurban kesme imkanı olmayanın sıralama olarak ikinci şıkta üç günü Harem sınırlarında ve yedisi döndükten sonra olmak üzere toplam on gün oruç tutma seçeneği ifade edilmiştir. İkinci ayette ise ihram/Harem bölgesindeki av yasağı ile ilgilidir. Burada da cezaî işlem olarak kurban ve yoksulu doyurmak suretiyle olan sadakadan sonra üçüncü şık şeklinde alternatifler sunulmuştur.
İnsan öldürmenin dünyevî cezasıyla alakalı Kur’an’da geçen tek yer, Nisâ suresinin 92. ayeti olup burada oruç, keffaret şıkları arasında zikredilmiştir. Ayette -kasıtlı dışındaki üç çeşit adam öldürmenin şibh-i amd ve hataen olan ikisine muhtemel olan- hatayla (hata-i mahz/ amd-ı hata) cana kıyma ile ilgilidir. Burada cezanın uygulanmasıyla alakalı detaylar verilmiş ve nasıl bir cezaî işlem terettüp ettiği belirtilmiştir. Diyet vermekle beraber köle azat edilmesi, bu malî seçeneği yerine getirme imkanı yoksa ikinci şık olarak bedenî bir ibadet olan peş peşe iki kameri ayı oruç tutma alternatifi doğar.
Mâide suresinin 89. ayetinde oruç, yerine getiril(e)meyen (münâkid) yeminin keffaretiyle alakalı varit olmuş, malî imkânlardan yoksun olanın (tertibî) dördüncü seçenek olarak üç gün oruç tutması istenmiştir. Ayet, tertip (sıralı) ve tahyir (seçenekli) şeklinde iki tür keffareti barındırmaktadır. Bozulan yemin keffaretinde yapılması gereken on muhtacı doyurmak, onunu giydirmek veya köle azadı olmak üzere üç mali (tahyirî) seçenek sunulmuştur. Bunu yerine getirecek maddi imkan yoksa (tertibî) dördüncü şık olarak üç gün oruç tutulması istenmiştir.
Fıkhî ahkâm dışında orucun geçtiği tek yer olan Ahzâb suresinin 35. ayetidir. Burada Müslümanın övgü makamında özellikleri sayılmış ve bunlardan birisinin oruç tutanlar olduğu ifade edilmiştir. Erkek ve bayanın ayrı ayrı zikredildiği bu ayette Müslümanların sekiz özelliği sayılmış ve bunlardan birisinin oruç tutmak olduğu ifade edilmiştir. Çoğunlukla ibadet yönü ön plana çıkarılmakla beraber, sabır ve yardım gibi toplumsal hususların yanında iffet vurgusu da yapılmıştır. Bu nitelikler arasında “oruç tutan” ifadesiyle kamil mü’minin olduğu belirtilmiştir.
Kocanın, hanımını evlenilmesi (anne, kız kardeş gibi) ebedi olarak haram olan bir bayana benzetmesi suretiyle boşamadığı gibi ona yaklaşmayarak da cahiliye toplumundaki cezalandırma şekli olan “Zıhâr”ın konu edildiği Mücâdele suresinde oruç, keffaret bağlamında zikredilmiş ve zıhârdan dönmek isteyenlere terettüp edecek cezai işlemlerdeki seçeneklerden biri olarak sayılmıştır. Zıhârdan dönmek isteyenlere terettüp edecek cezaî işlemler zikredilmiştir. Tertibi olarak varit olan üç seçenekten peş peşe iki kamerî ay oruç tutma şeklindeki şık, iki mali cezanın arasında yer almaktadır. Birincil olarak köle azadı, ikincisinde oruç, imkan yoksa başka mali olarak alternatif olan muhtacı doyurma zikredilmiştir.
Kur’ân’da Oruç - 2
Paylaş