ASKERİ DURUM
General Hafter’in Askeri Gücü
- Fransız haber ajansı Euronews’e göre Mısır, Suudi Arabistan, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya’nın desteğini alan Hafter’a bağlı birliklerin oluşturduğu Libya Ulusal Ordusu, 1500’ü rütbeli olmak üzere 38 bin savaşçıdan oluşuyor.
- İtalya merkezli Uluslararası Siyasal Araştırmalar Enstitüsü’nün Mayıs 2019 verilerine göre Hafter’e bağlı Sudan ve Çad gibi ülkelerden gelen yabancı savaşçılarla birlikte 1000’den fazla Rus paralı asker grubu Wagner üyesi yer alıyor. Toplam yabancı savaşçı sayısının 18 bin olduğu düşünülüyor.
- Kara gücünü en az 300 Rus yapımı muharebe tankı, 7 bin uçaksavar ve roketatar, BAE’den gelen yaklaşık 300 adet ABD yapımı Caiman tekerlekli hafif zırhlı personel taşıyıcı araçlar oluşturuyor.
- Mısır ve BAE’nin desteğiyle hava kuvvetlerini güçlendiren Hafter’in uçaklarının bakımlarını Mısır yapıyor. Hafter’in elinde 2 adet Mirage F-1ED, 12 MiG-21, 3 MiG-23ML ve bir adet Su-22 savaş uçağı bulunuyor. Çatışmalarda 4 adet Rus yapımı MI-24 helikopterini de kullanıyorlar.
18 Aralık 2019: Libya’da UMH kontrolünde bulunan ve seferberlik ilan edilen şehir sayısı Cadu ile birlikte 8 oldu: Misrata, Kabav, Zliten, Hums, Msallata, Zaviye, Zintan ve Cadu gibi nüfus yoğunluğunun fazla olduğu başkent ve çevresi Ulusal Mutabakat Hükümeti kontrolündeyken, Tobruk, Derna ve Bingazi gibi şehirler Hafter destekli Tobruk Temsilciler Meclisi’nin (TTM) hâkimiyeti altında bulunuyor.
Hafter güçlerine bağlı; sağdan soldan toplanarak getirilmiş paralı askerler hiçbir hukuka bağlı kalmadan savaşıyorlar. Gasp, hırsızlık, ırza tecavüz, keyfi öldürmeler, adam kaçırmalar yakıp yıkmalar tabii savaş geleneği haline getirilmiştir.
Okullar, camiler ve hastaneler gibi sivillere yerleşim merkezlerinin gelişigüzel bombardımanları Hafter’in ordusunun devamlı olarak işlediği "savaş suçlarıdır."
Tarafların hâkimiyet sağladığı alanların dağılımı şöyledir: HARİTA: 1 General Hafter öncülüğündeki Libya Ulusal Ordusu (Tobruk Hükümeti): 1 milyon 259 bin 800 km² (%77.58) Çöl arazisinin tamamına yakını ve kıyı şeritlerinin bir kısmı (Kırmızı ile işaretlenmiş bölgeler)
Trablus Hükümeti: 103 bin 81 km² (%6.35) (Mavi ile işaretlenmiş bölgeler)
Tebu halkı: 260 bin 989 km² (%16.07) Orta Libya’daki vaha bölgeleri (Siyah taralı bölgeler) Tebu halkı sonunda hangi taraf kazanırsa ona tabi olacaktır.
HARİTA: 1
Ulusal Mutabakat Hükümeti olarak da adlandırılan bu hükümet başkent Trablus ve çevresine hâkim. Aşiretler tarafından oluşturulan Zintan Tugayı bu hükümeti destekliyor.
Çatışma alanları ve Lojistik harekât yolları HARİTA: 2’de işaretlenmiştir. Hafter güçleri doğuda Mısır ve diğer Arap ülkelerinden denizden ve karadan yardım almaktadır. Kırmızı çizgi içinde gösterilen Libya petrol kuyuları ve petrolün nakledildiği Liman ve tersaneler Hafter’in hâkim olduğu bölge içinde kalmıştır. Batılı güçlerin Hafter’e niçin bu kadar destek verdiklerinin cevabı da buradadır. Libya kaynaklarına el koymak isteyen batılı güçler darbe ile iktidara getirdikleri Sisi üzerinden Libya’ya şekil vermek istiyorlar. BAE’nin ABD üslerinin en büyüklerine ev sahipliği yaptığı, petrol gelirleri batılı güçler tarafından kontrol edildiği düşünülürse bu ülkenin Libya’daki faaliyetleri daha iyi anlaşılır. BAE, ABD’nin izni ve desteği olmadan Libya’ya tek bir çivi bile gönderemez.
BAE’nin Halife Hafter güçlerine silah yardımı yapması aynı petrol şirketlerinin ortak kararı ve Libya petrollerine el koymak niyetidir.
Libya, Türkiye açısından sınır ötesi bir ülke değildir. Denizaşırı bir ülkedir. O nedenle askeri açıdan lojistik, tedarik, ikmal, cephe gerisi anlamında, Suriye’ye, Irak’a benzemez. Türkiye’nin 21. Yüzyılda deniz aşırı yeteneklerinin artması dünya hâkimiyeti açısından güçlü deniz filosu kurması, Ege Denizi’ne hapis edilmişlikten kurtulması açısından büyük alan açacaktır.
Suriye’de, Irak’ta cephe gerisi Türkiye’nin kendi topraklarıdır. Libya’da böyle değildir. 711’de İspanya’ya çıkan Tarık Bin Ziyad gibi bağımsız hareket edecek, mahallinden tedarik ve çözüm üretecek yaratıcı liderlik kabiliyetine sahip askerlerin görevlendirilmesi gereklidir. Bu sahada yetişecek askerler dünyanın her yerinde büyük işler yapacak yetenekler kazanacaktır. Libya sahası aynı zamanda Türk silah sanayinin kabiliyetlerinin denenmesi, tanıtılması ve satılmasına büyük imkân sağlayacaktır.
Türkiye’nin Libya’da üs kurması, 4 tugay civarında kara gücü ve birkaç filo hava gücü ve yeterli deniz unsurlarıyla yerleşmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
HARİTA: 3
HARİTA: 3’de görüldüğü üzere Hafter güçlerinin lojistik sevk ve idare mesafelerin uzun, ellerindeki güçlerin yetersiz ve disiplinsiz yağmacı güruhlardan meydana gelmesi sebebiyle kesin yenilgiye uğratılması kolayca mümkündür. Eğer Libya’da Hafter güçleri kesin bir yeniliye uğratılmaz ise Libya’nın bölünmesi kaçınılmaz hale gelecektir. Libya’ya Hafter güçlerinin hâkim olması “Türkiye -Libya Deniz Mutabakat Antlaşması’nın” boşa çıkması manasına geleceği açıktır.
Kaddafi’nin devrilmesinden sonra Yunanistan’ın Libya’ya ait olan deniz alanını işgal ettiğini ve ülkeyi 63.000 km’ye hapsettiği bilinmektedir. Konuyla ilgili Türkiye’nin Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ile görüşerek bu haklarını geri alması gerektiği yönünde çalışması lüzumludur.
Türkiye müdahalesiyle General Hafter güçlerine ve onlara destek verenlere askeri çözümün maliyetli olacağını göstermeli, Libya’nın bütünlüğünü muhafaza ederek birleşmesinin yolunu açmalıdır. Libya harekâtında sahada yumuşak güç unsurlarının kullanılması Türk Kızılay’ının (TİKA, Marif Vakıfları, Yunus Emre Enstitüleri ve diğer sivil yardım vakıfları) tesirli bir şekilde yer alması askeri güç kadar önemlidir. Libya sahası elektronik harp yeteneğimizin denenmesi, siber saldırılar, ileri teknolojik sistemlerin geliştirilmesi açısından hayati derecede önemlidir.
Libya harekâtı aynı zamanda Türkiye’nin güvenlik anlayışına vizyon katarak küresel düşünme, Anadolu yarımadasına hapsedilme çemberini kırmak manasına gelecektir.
Cumhur Evcil Paşalarımızın başlattığı ve Kıbrıs’ta zaferle taçlanan Türkiye’nin kabuğuna sığmama (kabuğunu kırma-sıçrama) hamlesi, Tümamiral Cihat Yaycı’nın büyük dünya gücü olmanın yolunu açacak “Türkiye-Libya Deniz Mutabakatı Antlaşması” kitabı ile taçlanarak yoluna devam etmektedir.
Türkiye büyük bir dünya gücü olacaktır. Bu yolda emek sarf edenlere selam olsun…