Millî değerler, bu millete ait değerlerdir. Bu milleti başkalarından ayıran değerlerdir.
İslam’dan önce de İslam’dan sonra da bu millete ait özellik ve değerlerimiz vardır. Bu değerlerin başında İslam öncesi cengâverlik, namusa düşkünlük, kendi obasının, ailesinin şerefini düşünmek gibi özellikler vardı. İslam’dan sonra cihad şuuru, namus konusunda iffeti ifade eden kıskançlık, dinini ve namusunu korumak için vatanını koruma gibi görülen hassasiyetlerdir.
Bu millete ait büyük insan değerlilerimiz vardır: Şeyh Edebali, Mevlana, Yunus Emre, Ahi Evran, Akşemseddin, müctehid âlimlerimiz, müfessir âimlerimiz, Mimar Sinan gibi mimarlarımız, Osmanlının kurucusu Osman bey, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz, Kanunî, 2. Abdulhamid gibi devlet adamları…
Milli değerlerin kıymetini bilmek için:
1. Bu zatlara değer vermek,
2. Değerlerini bilip doğru izlerini takip etmek için doğru bir şekilde anlaşılmalarını sağlayacak kitapların yayınlanmasını sağlamak,
3. Okullara örnek insanlar dersi koyarak imrendirilmesini sağlamak,
4. Ahlâkları ile ahlâklanmak,
5. Bu büyük zatların yetişmesini sağlayacak öğretim ve eğitim kurumları kurup hem maddî hem manevî gelişmeyi sağlamak,
6. Tekkeyi oluşturup edepli insanların yetişmesini sağlamak,
7. Büyük kabiliyetli insanlara sahip çıkıp yükselmelerinin önünü açmak ve ellerinden tutmakla mümkün olabilir.
Bu milletin, diğer Türk beyliklerinin yaptığı birbirleriyle didişmeyi bırakıp Fâtih Sultan Mehmed’in doğru ve isabetli büyük hedef edindiği İstanbul’u fethetmek ve İstanbul’u ilmin merkezi yapmak gibi, Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran, Mercidabık ve Ridaniye savaşlarıyla İslam birliğini kurmak için büyük fedakârlıklar ve büyük birlikteliklerle elde ettiği tarihî zaferler vardır. En son, asrın en büyük kara ve hava güçlerini ellerinde bulunduran İtilaf devletlerine karşı iki yüz elli bin şehid vererek Yavuz’un emaneti olan İslam birliğini ifade eden Hilafeti korumak için Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi, Lazı ile Çanakkale zaferini bizlere hediye eden ecdadın emanetini, İslam’ı temsil eden Osmanlının bütün izlerini silmek için gelen Batılıların itikâdî, siyasî, hukûkî ve iktisâdî istilalarını kabullenen Cumhuriyet ekibinin en büyük yanlışını bilip düşünmek ve ibret dersi çıkarmak gerekir.
Kökü mazide olan âtî düşüncesi ile hareket eden ve ecdadın emanetlerine tedrîcî olarak sahip çıkmaya çalışanların başarılarından da ders çıkarmak lazımdır.
Osmanlıda Müslüman olan ırklara azınlık olarak değil Osmanlı olarak bakmışlar ve öyle muamele görmüşlerdir. Mesela Kürtlerin İslam’a yaptıkları hizmetler destansı hizmetlerdir.
Kürtler, İslam Tarihi boyunca ve Osmanlılar döneminde de idareciler, âlimler, büyük maneviyat sahibi meşayih-i kiram ile bu dîn-i mübîne hizmet etmişlerdir hâlâ da hizmetleri devam etmektedir.
Özetle millî değerlerini yani kökünü kaybeden nesiller zelil olup Hakkın ve halkın teveccühünü kaybederler, millî değerlere sahip çıkan yani kökü ile alaka kuranlar da Hakkın ve halkın teveccühü ile azîz ve güçlü olurlar.