4. Liderlerin öğüt alması
(Devamı)
c) Basîret:
İdrak, zekâ, ilim, tecrübe, kalp ile görme, doğru ve ölçülü bakış, uzağı görme, kavrayış, feraset.
Başımızdaki göze basar, kalp gözüne de basîret denir.
(Rağıb el-İsfahânî, el-Müfredat, 49.)
Buna göre basîret; kalp gözüyle görüş, işin iç yüzüne nüfuz etmek bir şeyin içini-dışını, önünü-sonunu, aslını ve hakikatini bilmektir. Bu nedenle basîret-i kalp, kalp uyanıklığı; basîretsiz, gafil, basîreti bağlanmak gaflette bulunmak anlamına gelir.
(Ahmet Ağırakça, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/205.)
“Basiret”, kalp gözüyle görebilme, işin iç yüzünü anlayabilme, bir şeyin aslını ve gerçeğini idrak edebilmedir.
Basîret, görülemeyeni görmek, anlaşılamayanı anlamak, kavranamayanı kavramak. Bu ya tecrübelerden, bilgi birikimi, eldeki doğru verilerden yola çıkarak ulaşılabilinir.
Mü’min için bunların yanında takva nuru bulunursa daha isabetli neticeye ulaşılabilinir. Bu konuda en büyük basîret sahibi Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Mümin'in ferasetinden korkun, zira o, Allah'ın nuru ile bakar."
(Tirmizî, Tefsîr sûretu'l-Hıcr, 6.)
Basiret sahibi bir mü’min başkalarının kusurunu görmeden önce kendi kusur ve eksikliklerini görür. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Allah bir kula hayır murad ederse dinde fakîh kılar, dünya konusunda zahid kılar ve kendisine ayıplarını gösterir. Kime bunlar verilirse dünya ve ahiret hayrı verilmiş olur.“
(İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, VII, 193, hadis no: 35257.)
“Allah bir kula hayır murad ederse dinde fakîh kılar ve kendisine doğru olanı ilham eder.“
(İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, VII, 240, hadis no: 31048; Bezzar, Müsned, V, 117, hadis no: 1700.)
Allah’tan gelen vahy yani Kur’an âyetleri, birer ‘basîret’tir.
“Size Rabbinizden muhakkak basîretler geldi; artık kim (onlarla hakkı) görür (ve iman eder)se kendi lehine, kim (ondan) kör kalırsa kendi aleyhinedir. Ben üzerinize bekçi değilim”
(En’am sûresi 6/104)
Allah’ın âyetleri, insanın gerçeği görmesini, kalp gözünün açılmasını sağlayan nurdurlar. Bunları görmemek, bunlarla kalbi aydınlatmamak, tek kelime ile körlüktür. Kur’ân-ı Kerîm şöyle diyor:
“De ki: Bu, benim yolumdur. Ben bir basiret üzere Allah’a davet ederim; ben ve bana uyanlar da”
(Yûsuf sûresi 12/108.)
1. Basîret, tedbirli olmayı gerektirir.
“İnsanlarla güzel dostluk kurmak, aklın yarsıdır; güzel soru sormak, ilmin yarsıdır; güzel tedbir almak, maişet ve geçimin yarısıdır.”
Hz. Ömer (r.a.)
2. Basîretlilik, tecrübelerden istifadeye engel olmamalıdır.
“Nasıl zehirler, ilaçların terkibine girerse; kötülükler de fazîletlerin terkibine girerler. İhtiyatkârlık, bunları bir araya getirip zararsız kılar ve hayatın dertlerine karşı faydalı bir surette kullanır.”
La Rochefoucaud
3. Tedbirli olmayı bütün ekibe mal etmek gerekir.
“Bir kişinin aldığı tedbir, tek bir kişinin gücü gibidir. İki kişinin aldığı tedbir, iki kişinin gücü gibidir.”
Nizâmülmülk
4. Basîret, ihtiyatlı olmaya engel değildir.
“İhtiyatla desteklenmeyen cesaret, beş para etmez.”
W. Shakespeare