Glukoz toleransının bozulması (BGT), şeker hastalığı gelişmesinde önemli bir risk etkeni. Uluslararası bilimsel kuruluşlarca 2025 yılına kadar dünyada BGT ‘li kişi sayısının 418 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. BGT tedavisinde yaşam şeklinde yapılan düzenlemelerin önemi büyük. Yenilen besinlerdeki makro ve mikro bileşenler, lif içeriği ve diğer bileşenler sindirim sisteminden geçiş süresini ve besleyici bileşenlerin emilim oranlarını değiştirerek, yemek sonrası insülin salgılanmasını düzenlenmektedir. Ayrıca bir öğünün içeriği ardışık öğündeki insülin hassasiyetini de etkilemektedir.
Tatlı badem, yüksek lif ve zengin doymamış yağ içeriğinin yanı sıra düşük karbonhidrat bileşini nedeniyle düşük glisemik indeksine sahip bir besindir. Şimdiye kadar yayımlanan klinik çalışmalarda, bademin yemek sonrası kan şekerinde yükselmeyi önlediği, uzun süreli doygunluğu sağladığı ve oksidatif hasarı azalttığı tespit edilmiştir. Sağlıklı gönüllülerde yemekle 60 gram bademin verilmesi suretiyle, yemek sonrası kan şekeri ve insülin seviyesindeki artışın düşürüldüğü, yemek sonrası oksidatifhasarın azaltıldığı bildirilmektedir. Yürütülen saha çalışmalarında ise Tip-2 şeker hastalığı ve kalp-damar hastalıkları gelişimi riskini azalttığı sonucuna varılmıştır.
Yeni yayımlanan ve bilimsel ölçekte tasarlanmış bir klinik çalışmanın sonuçlarını size aktarmak istiyorum. Amerika’da Purdue Üniversitesi’nde gerçekleştirilen araştırmaya 14 gönüllü seçilmiş. Seçilme kriterleri şu şekilde; ailesinde Tip-2 şeker hastası bulunması, tansiyonu 13/8,5, açlık kan şekeri 5,6’dan düşük, bel çevresi erkek içinl02 cm ve kadın için 88 cm civarında olması. Seçilen gönüllülere çeşitli şekillerde hazırlanan badem ürünleri verilmiş; tam badem tohumu, badem yağı, yağı alınmış badem tozu, bademli tereyağı ve badem içermeyen etkisiz bir ürün (plasebo). Kişisel farklılıkları asgariye indirebilmek için yukarıdaki ürünler arasından, seçilen biri her gönüllüye 5 er gün süreyle verilmiş. Ardından verilen ürünün etkisinin vücuttan kaybolması için 1 hafta boşluk bırakılmış ve bu defa seçilen diğer ürün yine 5 gün süreyle verilmiş. Bu şekilde her gönüllünün sırayla yukarıdaki ürünleri kullanması sağlanmış. Deney süresince gönüllülerin yaşamlarını daha önce olduğu şekilde sürdürmesi istenmiş. Her sabah kliniğe aç gelen gönüllülere, portakal suyu ile birlikte yukarıdaki badem ürünlerinden biri verilmiş. Kişilerde etkiyi izleyebilmek için 4 saat boyunca alınan kan örneklerinde (15, 45, 60, 90, 120, 180 ve 240 dakika sonra) bir seri biyokimyasal analiz yapılmış [kan şekeri, insülin, esterleşmemiş yağ seviyesi ve glukagon benzeri peptit-1 (GLP-1)]. 4 saat sonra kişilere belirli tip bir öğle yemeği verilip tekrar kan örnekleri alınmış.
Araştırmanın sonucunda en yüksek etkiyi badem tohumu göstermiş. Günde 33 adet tam badem tohumu yenilmesi ile gün boyu kan şekeri seviyesinin korunduğu ve kişilerin kendilerini doygun hissettikleri bildiriliyor. Tabii bu kadar çok badem yenmesi biraz fazla gibi gelebilir, ancak Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), sağlığın korunması için günde 42,5 gram civarında badem, ceviz ya da fındık vb yemişlerin yenmesini öneriyor. Araştırıcılar bu gramaja 33 civarında badem tohumu girdiğini belirlemişler (Datça bademi gibi büyük değil anlaşılan). Badem yağı verilmesi de yine etkili bulunmuş. Buna karşılık yağı alınmış badem tozu ve plasebo verilmesi ile yemek sonrası kan şekerinin hızla yükseldiği gözlenmiş.
Sonuç olarak, bademin doymamışlık bakımından zengin yağ içeriğinin, muhtemelen sindirim sisteminden şekerlerin emilimini geciktirdiği, bu suretle yemek sonrası kan şekerinde yükselmesini engellediği ileri sürülüyor. Araştırıcılar, glikoz toleransının bozulması (BGT) hastalarında badem kullanılmasının yararlı olabileceğini bildiriyor.
Prof. Dr. Erdem Yeşilada