Sanırım son yılların en popüler meyvelerinden biri de nar. Özellikle 2007 yılında, sağlıklı yaşam gündeminin sık tartışılan konularından biri haline gelmiş, nar meyvesi fiyatları tavan yapmıştı. Nar suyuna olan talep artışının başlıca nedeni, zengin polifenol (elajik tanenler ve antosiyanidinler) içeriğine bağlı olarak deneysel olarak ortaya konulan kuvvetli antioksidan ve antitümör özelliğidir. Ancak son bir-iki yıl içerisinde yazılı ya da sözlü basında nar ile ilgili yayınların sayısında belirgin bir düşüş dikkatimi çekti. Nitekim ben de bu konuda uzun bir süredir bilimsel kaynaklarda inceleme yapmadığımı farkettim. Narın sağlık için yararları konusunda son dönemde ne gibi gelişmeler sağlandı?
Nar konusu ile ilgili bilimsel kaynakları incelediğimde yapılan deneysel çalışma sayısındaki artışın sürdüğü gözleniyor. 2007 yılında 143 olan bilimsel yayın sayısı, 2011 yılında 381 ve 2012 yılının ilk yarısında ise 218. Bilim adamları tarafından bu kadar yoğun ilgi çok az bitkiye nasip olmuştur.
Nar suyu eklem romatizması hastalarında yararlı olabilir
2005 yılında yayınlanan bir deneysel (in vitro) çalışmada, nar suyu özütü- nün kolajen yıkımını önlediği ve dolayısıyla osteoartrit gibi eklem hasarlarında yararlı olabileceği bildirilmişti. Yayınlanan yeni deneysel çalışmalar içerisinde dikkatimi çeken iki araştırmada, dejeneratif eklem hastalıkları (osteoartrit ve romatoit artrit) üzerinde nar suyunun etkisi bu defa deney hayvanları üzerinde (in vivo) incelenmiş. Bu çalışmalardan birinde nar suyu sıkıldıktan sonra özel bir yöntem ile polifenol içeriği zenginleştirilmiş ve on gün süre ile deney hayvanlarına bu özüt verildikten sonra artrit oluşturulmuş. Deney sonuçları gerek hayvanların eklemleri incelenerek (histopatolojik) ve gerekse bazı önemli deneysel analizler (sitokin vb seviyeleri) yapılarak değerlendirilmiş. Sonuçta nar suyunun romatoit artrit oluşumunu belirgin bir şekilde önleyebileceği ileri sürülmüş.
Yeni yayınlanan bir diğer çalışmada ise yukarıdaki deneyden farklı olarak önce deney hayvanlarında osteoartrit oluşturulmuş ve ardından taze sıkılmış nar suyu iki hafta süre ile hayvanlara ağız yoluyla doğrudan verilmiş. Sadece eklem dokusu incelenerek (histopatolojik) yapılan değerlendirmelerde, eklemlerdeki hasarın, verilen nar suyu miktarına göre artan şekilde onarılabil- diği gözlenmiş.
Henüz artrit şikâyetleri üzerinde nar suyunun insanlarda ne derecede etkili olabileceğini ortaya koyan klinik çalışma bulunmuyor. Ancak her iki tip artritin de dejeneratif bir hastalık olması nedeniyle meydana geldikten sonra iyileşmesi söz konusu değil. Bu gerçeği göz önüne alarak, yani aşırı bir beklenti içerisine girmeden, artrit şikâyetlerini hafifletmesi amacıyla hastanın yangı giderici ve ağrı kesici ilaçlara olan gereksinimini azaltacak şekilde düzenli olarak nar suyu tüketmesi ya da konsantre nar suyu kapsülleri (güvenilir bir marka olması önemli) kullanması bence yararlı olacaktır.
ÖNERİLER / UYARILAR
Nar suyu özütü ile narçekirdeği özütü arasındaki fark nedir, satın alırken etiketinde nelere dikkat edilmeli?
Nar suyu özütü, narın sıkılarak elde edilen meyve suyunun ısı uygulanmadan kurutulması ile elde edilmektedir. Narçekirdeği özütü ise nar suyu elde edildikten sonra kalan beyaz sert tohumların içerisindeki sabit yağ ve sterol içeriğinin özel koruyucu teknikler ile (süperkritik fluit ekstraksiyon tekniği) alınması suretiyle elde edilir. Nar suyu suda çözünen özellikte bileşenleri taşırken, narçekirdeği özütü yağda çözünen bileşenler bakımından zengindir. Ancak bu ürünlerin kalitesi hakkında karar verilebilmesi zordur. Bu nedenle, güvenilir yerlerden, kalitesini sorgulayarak satın alınması dışında bir öneride bulunamayacağım.
Hangi sıklıkta ve ne miktarda kullanılmalı?
Narın sağlığımız üzerinde olumlu etkileri nedeniyle, temin edilebildiği sürece, sık sık kullanılması yararlı olacaktır.
Prof. Dr. Erdem Yeşilada