Haberin Kapısı
2022-01-01 12:51:36

Savrulma!

Ebu Zer

01 Ocak 2022, 12:51

Milli Görüş hareketi kurulduğu zamandan beri ehlisünnet vel Cemaat çizgisinden hiç ayrılmamış ve zaman zaman kendi bünyesinde İslami camianın farklı fraksiyonlarını barındırsa da bu çizgiden asla bir sapma göstermemiştir. İslam Dünyası içerisinde tarih boyunca farklı anlayışlardan dolayı Müslümanlar birbirlerini kırmışlar, kan dökmüş hatta cinayetlere varan olumsuz hadiseler vuku bulmuş ve ayrılıklar meydana gelmiştir. Dört Halife döneminde ve sonrasında yaşanan sıkıntılar bu durumun örneklerindendir.

“Ehli Kıble” tekfir edilmez kural ve kaidesini kendi bünyesinde en iyi şekilde uygulayan Milli Görüş Hareketi ve onun Lideri Rahmetli Erbakan Hoca kendisine zaman zaman karşı çıkmalar, çok ağır ithamlar ve ayrılıkçı söylemler olmasına rağmen toplum/ümmet içerisinde fitneye sebep olabilecek herhangi bir söz ya da davranış içerisinde olmamıştır. Göstermiş olduğu muazzam İlm-i Siyaset sayesinde zaman zaman ayrılıkçı hareketler olsa da Müslümanların birbirine düşman olacağı bir noktaya gelmesine asla müsaade etmemiştir.

Rahmetli Erbakan Hoca Müslümanlara karşı gayet müşfik, şefkatli ve anlayışlı bir şekilde yaklaşmıştır. Hatta Fethullah Gülen kendisi için “ruhum onunla bir türlü uyuşmuyor” demesine ve Erbakan Hocanın iftar davetine katılmamasına rağmen Erbakan Hoca kendisine sorulduğu zaman “Biz kendisi ile günde 5 vakit bir araya geliyoruz” diyerek Müslüman tebaanın bir birine düşman olmasına fırsat vermemiştir.

Ancak İslam’la zıt düşenlere karşı Üslubu Lisanınca şedit bir şekilde yaklaşmış “İslami Değerleri” hassasiyetle muhafaza etmiştir. Milli Gazete yazarı Abdullah Öksüz ağabeyin bir köşe yazısında CHP li bir Milletvekilinin Müslümanlara “takunyalı” yakıştırması yaptığı bir konuşmasına verdiği cevabı alıntı yapmış; “Muhterem arkadaşlarım, çok iyi biliyorsunuz ki, Müslümanlık dinine mensup insanlar abdest almak mecburiyetindedirler. Takunya, abdest alınırken bir rahatlık ve kolaylık vasıtasıdır. Şimdi, takunyadan maksat şayet böyle bir kolaylık vasıtasından istifade etmemek ise; bunu fevkalâde yersiz ve yanlış bir görüş olarak bulurum. Yok, eğer bu söz konuşulmak suretiyle, abdest almayı, hiçbir zaman arkadaşımız bunu kastetmiştir demiyorum. Herhangi bir kimse çıkar da bu sözü bir vesile yaparak abdest almayı tezyif etmeye kalkarsa; o zaman onun karşısında yıldırım oluruz, o zaman onun karşısında ateş oluruz, bunu herkes bilsin. (MSP ve AP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)

Cennet Mekân Erbakan Hoca yerine göre herkese karşı mesafeli, yerine göre herkese karşı yakın durmuştur. Hiçbir zaman kendisini ya da davasını bir noktaya mecbur bırakmamış her zaman için açık bir kapı bırakmıştır. Söylemlerinde “Ümmet” kavramını dilinden düşürmeyip farklı siyasi yelpazelerde olsalar da İnançlı kesimlerin dönüp dolaşıp geleceği yerin Milli Görüş olduğunu ve buranın sığınılacak yegâne liman olduğunu hissettirmiştir.

Rahmetli Erbakan Hoca, Türk siyasetinin tem renkleri ile bir araya gelmiş kaderin bir cilvesi olarak (MÇP, AP, CHP) bütün fraksiyonları temsil eden Siyasi Partilerle zaman zaman Seçim İttifakı zaman zaman Koalisyon Hükümetleri kurmuştur. Kendisi ve Davasının Dünya görüşü ile taban tabana zıt olan DYP ile 1996 Hükümet kurmuş ancak 28 Şubat gibi Post Modern Darbe sürecinde Darbeci Generallerin tüm baskılarına ve tehditlerine rağmen okyanus ötesinde hazırlanan MGK bildirilerine imza atmamıştır. Yani taviz vermemiştir.

Erbakan Hoca ve sadık çalışma arkadaşları hiçbir zaman idare-i maslahatçılık yapmadı. Eğilmediler, bükülmediler. Haksızlıklar ve zulümler karşısında “mış” gibi yapmadı. Ne söyleyecekse açıkça söyledi savunduğu ilkelerin sonuna kadar arkasında durdu.

Şimdi bizler, 99 Kuşağı olan gençler, Beyazıt Meydanında, Eyüp’te, Cerrahpaşa’da, Çapada ve diğer tüm platformlarda Jakoben baskıcı faşist zihniyetlere karşı direnmiş bu uğurda biber gazı yemiş, cop yemiş ve mahkeme salonlarından geçmiş gençler; ne AKP’NİN kendini Batının Ekonomik ve kültürel Emperyalist anlayışına ülkeyi teslim etmesi ne de inandığımız davanın temsilcilerinin CHP’NİN baskıcı faşist ve din düşmanı anlayışına siyasi ikballeri uğruna ses çıkarmamasına sessiz kalamayız.

Seneler boyu Milli Görüş teşkilatları özellikle de Siyasi Partilerin temsilcilerinin yapmış olduğu hatalar tabanı arazide zor durumda bırakmış ve vatandaşa/mütedeyyin kesime hesap vermek zorunda bırakmıştır. İ.Halil Çelik, Şevki Yılmaz, Şükrü Karatepe ve şimdi politika üreten sözüm ona siyasetçilerin yapmış oldukları hataların bedellerini hep teşkilat tabanı ödedi. Ama asla bunun hesabını soramadı.

Arazide bu teşkilatın mensupları her türlü hakaret ve küfrü işitti. Camide “kâfirlerin burada ne işi var?” gibi çok aşağılıkça ithamlara bile maruz kaldı. Bu teşkilatın gençleri bile dayanılmaz hakaretler işitti 2014 senesinde Bir İlçe Teşkilatında, bir genç kardeşimiz Yerel Seçim çalışmaları sırasında ailesine hedef alan “SİN KAF’LI” küfür yedi. Ama sırf davası ve teşkilatı afişe olmasın diye sesini çıkarmadı oturdu bir köşede hıçkıra hıçkıra ağlayarak hırsını gözlerinden çıkardı.

Önceden davanın tüm cefasını, derdini, ızdırabını Milli Görüşün 1. Nesli idari mekanizmadakiler yani davanın en önünde yürüyenler çekerken, şimdi davanın yükünü/cefasını teşkilatlar ve bu teşkilatı oluşturan Gençler, Kadınlar, Çoluğunun çocuğunun kursağından kesip davaya bağışlayan abiler/amcalar çekiyor. İdare mekanizmasında oturanların bir kısmı ise Sosyal Medyada cıvık cıvık Tweetler atıp, sorumluluğunu zerre kadar paylaşmadıkları bildiriler yayınlamakta ve açıklama yapmaktadır.

Çok açık ve net olarak yazıyorum!

Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Daha önceleri Davanın ilkelerine/prensiplerine aykırı davranışlar içerisinde bulunanların akıbetleri ortadadır. Bu dava kimsenin babasının tapulu mülkü değildir, kimseden kimseye de miras kalmamıştır. Cennet mekân Lütfi Kibiroğlu ağabeyin dediği gibi; bu dava bize emanettir!

Emanette tasarruf hakkı yoktur!

Hiç kimse “ben bu şekilde hareket edeceğim” diyebilme lüksüne sahip değildir.

Bu dava Hak Davadır!

Bu dava Nebevi Davadır!

Hak Davanın temsilcileri, dilerim Milli Görüşün 1. Nesli gibi Davaya sadık kalırlar. Ve davanın temel ilkelerini çiğnemeden çağın normlarına göre Hakkı Asrın idrakine söyletebilecek bir şuurda olmalarını Allahtan niyaz ederim.

Son sözümüz budur ve akıbet muttakilerindir.

Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.