Allah sevgililerine ve bunlardan bir kısım olan Ebdale, akıllara durgunluk veren, adet ve resmiyeti ortadan kaldıran Ef’al-i İlahi’nin tecellisi açılır. Bu tecelli iki kısma ayrılmıştır. Cemal, Celal sıfatlarının tecellisidir. Celal, aynı zamanda azamet manasına da gelir. Bunların tecellisi kalbe çok ağır gelir. İnsanı müthiş sarsar. Bu hal kalpde olur fakat zahiri duygulara da sirayet eder. Bazen görülür ve işitilir. Bu hali, bir ravi, Peygamber (S.A. V.) efendimizden şöyle nakletmiştir:
“Namazda, yemek kabının kaynamasına benzeyen bir ses işitilirdi. Bu ses kalpten gelmiş ve zahirde de işitilmiştir. Bu hale sebep, Allah’ın Celal sıfatının tecellisini görmesi ve azamet-i İlahi’nin keşfolmasıdır. “ Bu hale benzer şeyler Hz. İbrahim’den (A.S) keza, Hz. Ömer (R.A) rivayet edilmiştir.
Cemal sıfatının tecellisine gelince:
Bu sıfatın tecellisinde kalp nurla dolar ve bununla boş olur. Bu halde kalp rahat eder. Lütuflara erer. Güzel konuşmaları burada duyar. Güzel sözleri bu halde işitir. Bununla beraber, kendisine yüksek hediye müjdeleri burada verilir. Ve yüksek derecelere çıktığı kendisine burada haber verilir. Bu öyle bir makamdır ki; bundan sonrasında kulun hiçbir dahli olmaz. Her şey ezeli nispete bağlanır. Kalem kurur. Artık taksim ne ise o gelmeye başlar. Allah fazlını ve rahmetini istidatlar nispetinde verir, rahmet ve şefkatini onlara ispatlar. Bu hal ecel gelinceye kadar devam eder. Ki, bu malum olan ölüm zamanıdır. Bundan sonra daha fazla açılır. Perdeler kalkar. Yükseldikçe yükselir. Bunun dünyada verilmemesinin sebebi, Allah’a (c.c.) karşı olan sevgi ve muhabbetlerinin onları bir tehlikeye götürmemesi içindir. Sonra takatları kesilir. Helak olurlar, zayıf düşer, ibadetlerini yapamazlar. Hâlbuki onlar ölünceye kadar ibadet etmekle mükelleftirler. Bunlara, bu maddi hayatta tam tecelli etmemesi ve tam tecelliyi öteki aleme bırakması O’nun (c. c. ) merhametinin eseridir. Böyle yapmakla sevdiklerinin kalplerini tedavi eder. Terbiye eder ve madde alemi ile manevi alemi bu şekilde idare eder. İncelikleri bilen ve hüküm veren O’dur (c.c.). Kullarına lütfunu, merhametini esirgemeyen O’dur...
Bu halleri anlatan bir rivayet Hz. Rasulullah’tan şöyle nakledilmiştir:
Efendimiz, maddi âlemle biraz meşgul olduğu zaman:
Hazret Seyda
Hazre Seyda
- “Ey Bilal, bizi biraz dinlendir. Ezan oku da namaza kalkalım...”
Buyurmuştur. Bunu, anlattığımız güzellikleri görmek için söylemiştir. Ve yine bu sebeple şöyle buyurmuşlardır “ Namaz gönlümün sürurudur “.