Şeyh M. Nurullah Seyda'ya göre, İslamdaki kardeşlik bağı, iki kişi arasında kuvvetli bir bağdır. Manevi bağlar da hissi bağlara nisbetle çok daha kuvvetlidir. Bu gerçeği şu örnekle açıklar; “En yüksek ve sağlam binayı, bir alet vasıtasıyla en kısa zamanda yıkmanın mümkün olduğu denenmiştir. Fakat iki kişi arasındaki hissi olmayan manevi bağları yıkmak çok zor olduğu gibi, çoğu zaman da mümkün olmaz”. Bu muhabbetin doğru olması için, halis bir kalpten ve inanmış bir ruhtan fışkırması yeterlidir. Bir (1) rakamını üç küçük nokta ile (üç sıfır ile) yan yana getirilse, o bir, bin olur. Ona bir sıfır daha eklense, önceki bin onbine yükselir. Dayanışma sırrı ile böylece devam eder. Kişinin müslüman kardeşlerinin arasındaki gerçek sevgisinin şartlarından biri de, kişinin kendi için sevdiğini müslüman kardeşi için de sevmesidir. “Mü’minler ancak kardeştirler, onun için iki kardeşinizin aralarını düzeltin.”[1] Ayetinin düsturu ile tüm duygularını unutup müslüman kardeşinin duygularından mücessem olmuş bir varlık olmalıdır. Günde yüz defa dahi olsa, her karşılaşmada, tatlı bir dille selam ve müsafahaya başlamalıdır. Müslüman kardeşine şefkatle, muhabbetle, güzel ahlakla ve kendine karşı arzuladığı muamele tarzıyla muamele etmelidir. Resulullah (s.a.v.)’ın Hadis-i Şeriflerinden güzel ahlakın namaz ve oruca tekabül ettiği ve kıyamet günü adalet terazisinde, kişinin amelinin en ağır olanını teşkil ettiği anlaşılıyor.[2] Bu gerçeği de bir misal vererek te’kid eder;
Şeyh M. Nurullah Seyda, Tasavvufun imamı, Hakim Üstad Cüneyd el-Bağdadi’nin (k.s) ferasetle söylediği şu söze kulak verir: “Dört şey vardır ki; onlar ilmi ve ameli az da olsa kulu en yüksek makama ulaştırır. Ağır başlılık, tevazu, cömertlik, güzel ahlak”. Kişi din kardeşlerine karşı mütevazi olmalıdır.”[3]
Kişi müslüman kardeşinin rızasını istemelidir ve hepsini kendinden iyi görmelidir. Kişi müslüman kardeşinden İslam’a muhalif bir şey görürse tatlı bir lisanla nasihat etmelidir. Onlarla hayır ve takvada yardımlaşmalıdır. Allah (c.c.)’ın razı olacağı şeylere teşvik etmelidir. Büyükler öğretmelidir, küçükler de büyüklerinden öğrenmelidir. Şeyh M. Nurullah Seyda bu gerçeği şu ayetle te’kid eder;
“İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve haddi aşmak üzerinde yardımlaşmayın.”[4]
Şeyh M. Nurullah Seyda, özellikle bu Hadis-i Şerife çok vurgu yapar;
“Müslümanın müslüman kardeşinin üzerinde otuz hakkı vardır ki; onları ödemeden veya bağışlanmasını istemeden mesuliyetten kurtulamaz. O haklar şunlardır:
1- Yanılmasını affedecek,
2- Gözyaşlarına merhamet edecek,
3- Açılmasını istemediği sırrını gizleyecek,
4- Mazeretini kabul edecek,
5- Yanında gıybeti yapılırsa reddedecek,
6- Gerektiğinde nasihat etmeye devam edecek,
7- Dostluğunu muhafaza edecek,
8- Zimmetinde olan şeyleri gözetecek,
9- Hastalığında ziyaret edecek,
10- Cenazesinde hazır bulunacak,
11- Davetine icabet edecek,
12- Hediyesini kabul edecek,
13- İyiliğine karşılık verecek,
14- İyiliklerine teşekkür edecek,
15- Yardımını güzel yapacak,
16- Namusunu koruyacak,
17- İhtiyacını giderecek,
18- İsteklerinin tahakkukunda yardımcı olacak,
19- Recasını kabul edecek,
20- İsteklerini boşa çıkarmayacak,
21- Aksırdığında (yerhamukellah) diyecek,
22- Kayıp eşyasını arayacak,
23- Selamını alacak,
24- Konuşmasını hoş görecek,
25- İyiliğini arttıracak,
26- Yeminlerini tasdik edecek,
27- Dost olacak, düşman olmayacak,
28- Onu koruyacak yardımsız bırakmayacak,
29- Zalim olsun, mazlum olsun yardımına koşacak. Zalimken yardımı, onu zulümden alıkoymak iledir. Mazlumken yardımı ise hakkını almada yardımcı olması iledir,
30- Ona kendisi için dilediği hayrı dileyecek, kendisi için dilemediği şerri dilemeyecektir. Sonra Resulullah (s.a.v.)’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Şüphe yok ki bazılarınız, Müslüman kardeşinin bazı haklarını ihmal etmektedir. Onlar kıyamet günü bu haklarını isteyeceklerdir.”[5]
Midat TOKHTAROV Bursa/2012
---------------------------------
[1] Hücürat 49/10.
[2] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, Tasavvufun Sırları, s. 62-64.
[3] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 65.
[4] Maide 5/2.
[5] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, Tasavvufun Sırları, ss. 65-68.