Ailenin soy kütüğü Emeviler döneminde, Hz Ali (ra) taraftarlarına yapılan baskıdan kaçarak Bağdat’a yerleşen Ehl-i Beyt mensuplanna dayanmakta olup bu aile seyyid olarak bilinmektedir. Ailenin büyük dedelerinden Seyyid Ahmet ve ailesi, Moğolların 1258 yılında Bağdat’ı istila ve talan etmesinden[1] sonra Irak’tan kaçarak Anadolu topraklarına sığınmış ve Diyarbakır de Siirt arasında bulunan Erzen beldesine yerleşmişlerdir. Aile, 1935’te soyadı kanunu çılanca “Erzen” soyadını almıştır.[2]
14. yüzydın başlarında Timur’un Anadolu’ya girip talan ettiği sırada[3] Erzen beldesi de bundan etkilenmiş[4] ve ailenin büyüklerinden Seyyid İbrahim, Erzen beldesini terk ederek Siirt’e yerleşmiştir. Babası Seyyid İbrahim de birlikte Siirt’e yerleşen Seyyid Şeyh Haşan el-Hatîb, kısa sürede halk tarafından sevilmiş, saygı görmüş ve bölgede fetva mercii kabul edilmiştir. Şeyh Hasan, Siirt’te vefat etmiş ve cenazesi burada defnedilmiştir.[5]
Şeyh Haşan el-Hatîb’in Şeyh Ömer ile Seyyid Abdullah adında iki oğlu bir vesile ile o tarihlerde Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Fındık köyüne gelmişlerdir. Fındık halkı bu iki zâtı çok sevmiş ve orada imamlık yapmalarını teklif etmişlerdir. Teklifi kabul eden bu iki zât, buradan evlenip köye yerleşmişlerdir. Burada imamlık yapan bu iki zat aynı zamanda camiyi medrese haline getirmişler ve öğrenci yetiştirmişlerdir. Fındık beldesi bu iki seyyid zatın yerleşmesinden sonra bir ilim merkezi haline gelmiştir. Fındık köyüne yerleşen Şeyh Seyyid Ömer’in İbrahim ve Hasan isminde iki oğlu olmuştur. Kardeşi Abdullah'ın ise Muhammed isminde bir oğlu olmuştur. Bugün Erzen ailesi olarak bilinen sülale, Fındık köyünde dünyaya gelen Seyyid İbrahim, Seyyid Hasan ve Seyyid Muhammed ismindeki bu üç zatın neslinden gelmektedir.[10]
Şeyh Feyzullah Erzen’in babası Şeyh Muhammed Erzen (18911967), Siirt’ten Fındık köyüne gelip yerleşen Seyyid Ömer’in ikinci oğlu olan Şeyh Hasanın (1854-1932) üçüncü oğludur. Rahime Hanım ile evlenen Şeyh Muhammed Erzen, Fındık köyünde imamlık ve müderrislik yapmıştır.[11]
Hayatı ve İlmî Şahsiyeti
Medrese Tahsili
Şeyh Feyzullah Erzen, 1932 yılında Fındık[12] köyünde doğmuş olup Şeyh Muhammed Efendi (1891-1967) ile Rahime Hanım’m üçüncü oğludur. Fıkıhta Şafiî mezhebine mensup olan Şeyh Feyzullah Erzen Nakşibendî tarikatına müntesiptir.
İlkokula devam ederken babasından da Kuran eğitimi almıştır. İlkokuldan sonra Arapça ve diğer dinî ilimleri tahsile başlamıştır. Bir süre sonra Cizre’ye giderek Seyyidler Camii’nde Şeyh Muhammed Saîd Şeyda el-Cezerî’nin[6] [7] (ö. 1968) öğrencisi olan Karslı Şeyh İbrahim Güneş Hoca’dan (ö. 2006) ders almaya başlamıştır.
Bir ara Şeyh Feyzullah Erzen, hocası Karslı Şeyh İbrahim ile beraber tahsil için Irak’ın Zaho beldesine gitmiştir. Burada kısa bir süre kaldıktan sonra Cizre’ye dönmüşlerdir. Hocası Karslı Şeyh İbrahim, Şeyh Muhammed Said Şeyda el-Cezeri’den icazet alıp memleketi Kars’a dönmek zorunda kalınca onunla birlikte Kars’a gitmiş ve iki sene burada medrese tahsiline devam etmiştir.
Kars’tan dönen Molla Feyzullah Erzen, Cizre’ye bağlı Cınıbır (Yeşilyurt) köyünde fahri imamlık yapan amcası Şeyh Ali Erzen Efendi’den (ö. 1968) ders almaya başlamıştır. Daha sonra, dönemin meşhur âlimlerinden olan Cizre müftüsü Mahmut Bilge Efendi’den ders almaya başlamış, ancak müftü efendinin talebelerine vakit ayıramamasından dolayı medrese tahsiline kısa bir süre ara vermek zorunda kalmıştır.
Bu kısa aradan sonra ilim tahsilini tamamlamak için Suriye’de ikamet eden Şeyh İbrahim Hakkı el-Basretî’nin (Ö.1963) yanına gitmiş ve onun yanında tahsiline devam etmiştir. Bu arada Şeyh İbrahim Hakkı el-Basreti’den tasavvuf icazeti de almıştır. Türkiye’ye döndükten sonra tekrar Suriye’ye giderek Derik ilçesinde bulunan Molla Ahmet Kürdi el- Bafevîu (ö.l960’h yılar) Hoca’dan iki sene ders almış ve tahsilini tamamladıktan sonra ilmi icazetini alarak Türkiye’ye dönmüştür.[8]
Memuriyet ve Müderrislik Hayatı
Askerlik görevini İstanbul’da yapan Şeyh Feyzullah Erzen, askerlik dönüşü Şırnak merkese bağlı Deştalela/Kırkkuyu köyünde fahri imamlık yapmaya başlamıştır. Bir ara kardeşinin isteği üzerine Van’ın Özalp ilçesine gitmiş ve burada iki sene fahri imamlık yapmıştır. Deştalela köyü sakinlerinin yoğun isteği üzerine buraya tekrar dönen Şeyh Feyzullah Erzen Hoca, Cizre’de kadrolu imamlık görevi alarak Amerin/ Kocapınar köyüne resmi imam olarak atanmıştır.
Uzun yıllar Cizre’nin Amerin köyünde kalan Şeyh Feyzullah Erzen, burasını bir ilim yuvasına dönüştürmüş ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Emekli olmasına kısa bir süre kala Silopi’nin Gundhedit/ Ortaköy köyüne tayinini istemiş ve emekli olduktan sonra Silopi’ye yerleşmiştir.
Van’daki kardeşinin isteği üzerine ikinci defa Van’a giden (1992) Şeyh Feyzulah Erzen, burada sekiz sene kalmış ve bu süre zarfındı da âlimler arasında tartışılan güncel meselelere dair eserler yazmaya başlamıştır. Sekiz yıl sonra, 2000 yılında tekrar Silopi’ye dönen Şeyh Feyzullah Erzen, Van’da yazmaya başladığı üç ciltlik Levamiu’l-Cevâhir adlı kitabının üçüncü cildini Silopi’de tamamlamıştır. Burada kendisini ziyarete gelen bölge âlimlerinin sordukları fıkhî meseleleri de araştırıp Levamiu’l-Cevâhir bi Isnâ Aşera İlmen Yücâhir isimli kitabında toplamıştır.
45 yıllık müderrislik hayatında çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Ömrünün son anına kadar ilimle meşgul olan Şeyh Feyzullah Erzen “şehirlerim de kılınan cuma namazından sonra zuhr-i âhirin iade edilmesi” meselesi hakkında yeni bir risale yazmak için İmam-ı Şafiî (r.a.)’nin el- Umm adlı eserini mütalaa ettiği günlerde rahatsızlanmış [16] ve 10.08.2002 Cumartesi günü 70 yaşında vefat etmiştir. Silopi halkının isteği üzere cenazesi buraya defnedilmiştir.
Şeyh Feyzullah Erzen Hoca’nm dokuzu erkek ikisi kız olmak üzere 11 çocuğu bulunmaktadır. Çocuklarından Abdülkadir Erzen Hoca, halen Silopi merkezde resmi imam olarak görev yapmakta ve babasının İlmî mirasını devam ettirmektedir.
Şeyh Feyzullah Hoca, Arapça, Farsça, Türkçe, Kürtçe ve İngilizce (kendini ifade edebilecek kadar) olmak üzere beş dil bilmekte idi. Türkçe ve Kürtçenin dışında Farsça ve Arapça’yı da ana dili gibi konuşmakta idi.[9]
Hocaları ve Okuduğu Ders Kitapları
Şeyh Feyzullah Erzen, Levâmiul-Cevâhir’in birinci cildinin sonunda yer verdiği biyografisinde[10] ilim tahsil ettiği hocaların sayısını dört olarak vermektedir. Ancak bunlar medrese tahsili süresince ders okuyup icazet adlığı kişilerdir. Bunlara babası ve dönemin Cizre müftüsünü de eklersek Şeyh Feyzullah Erzen Hoca’nm ilim tahsil ettiği hocalarının sayısı altıya çıkmaktadır.
Buna göre Şeyh Feyzullah Erzen’in, başta babası olmak üzere kendisinden ilim tahsil etiği hocaları şunlardır:[11]
- Babası Şeyh Muhammed Erzen (1891-1967)[12] Fındık köyünde doğup büyüdü. Burada imamlık ve müderrislik yaptı. Fındık köyünde vefat etti.
- Seyyid Ali Erzen el-Fındıkî (1890-1968[13] Fındık köyünde doğdu Cizre’de vefat etti.
- Şeyh İbrahim Hakkı el- Basreti (ö. 1963) Sürt’in İnceler köyünde doğdu, Suriye’de vefat etti.
- Şeyh Ahmed (Kürdi) el-Bâfevî (ö. 1960’lı yıllar) Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Sulak köyünde doğdu. Suriye’de vefat etti. (Vefat tarihi tam olarak bilinmemektedir.)
- Karslı Şeyh İbrahim (1921-2006) İğdır doğumlu Mele İbrahim, Erzurum’da vefat etmiştir
- Müftü Mahmut Bilge (1904-1974)22 Cizre doğumlu Mahmut Bilge Hoca Cizre, Silopi ve Birecik’te müftülük yapmıştır.
Medrese Tahsilinde Okuduğu Ders Kitapları
Şeyh Feyzullah Erzen Hoca, ilk Kur’an öğrenimini ve temel Arapça bilgilerini babası Şeyh Muhammed Erzen’den (1891-1967) almıştır. Aynı zamanda babasından hadis icazeti de alan Şeyh Feyzullah Erzen hadis usûlü ile ilgili şu kitapları okumuştur.[23]
- Mukaddimetü İbni’s-Salâh fi Ulûmi’l-Hadis
- Tedribu’r-Râvî fi Şerhi Takrîbi’n-Nevevî
- el-Bâisu 1-Hasîs Şerhu İhtisâri Ulûmi’l-hadîs
- Manzûmetul-Beykûniyye
- Elfiyetus-Suyûti fi Ilmi’l-Hadis
- Şerhu Nuhbetu 1-Fiker fi Mustalâhi Ehli’l-Eser
ŞéyhFeyzullah Erzen Hoca, babasından hadis icazeti alırken okuduğu kitaplar dışında yukarıda isimleri geçen hocalarından ilmi icazetini alırken medrese tahsili süresince sırasıyla şu dersleri/kitapları okumuştur; [24]
- Emsile: Sarf
- Binâ: Sarf
- İzzi: Sarf
- Avâmil-i Cürcâni: Nahiv (Abdülkâhir el-Cürcânî)
- Zurûf: Nahiv
- Terkîba Avâmil: Nahiv
- Sadullah-ı Sağir: Nahiv .
- Geni; bilgi için bkz. Özdirek, a.g.t, s. 714-715.
- Abdülkadir Erzen, a.g.ö.n., s. 1-30.
- Abdülkadir Erzen, a.g.ö.n.. s. 1-30.
- Şerhu’l-Muğnî: Nahiv (el-Muğnî: Çarperdî’nin, şerhi talebesi Meylâriî’nin)
- Sutûr: İstiâre
- Sa’dini: Sarf (Sa'deddin et-Teftâzânî’nin tzzî şerhidir. Sa’duddin olarak da bilinir)
- Hallü’l-Me’âkıd: Nahiv (İbn Hişâm’ın Kavâidü’l-İ'râb adındaki eserinin şerhi. Müellifi Zileli olarak bilinen şahıstır. Tokat’ın Zile ilçesinden olduğu için bu isimle maruf olmuştur.)
- Sa’dullah Kebîr: Nahiv (Hedâik’id-Dekâik olarak da bilinir. Müellifi Sa’duddin Sa’dullah’dır)
- Netâicü’l-Efkâr: Nahiv (Adalının izhâr şerhidir)
- Suyûtî: Nahiv (İbn Mâlik’in Elfiyye’sinin şerhi)
- Molla Cami: Nahiv (Kâfiye şerhi)
- Muğni’t-Tullâb: Mantık (Esîruddin Ebherî’nin İsagûcî’sinin şerhidir)
- Fenâri: Mantık (müellif: Osmanlının ilk dönem âlimlerinden olan Molla Fenari)
- Kavi Ahmed: Mantık (Fenârî’nin şerhi)
- Şerhu’ş-Şemsiyye :Mantık (müellif: Kutbüddin Muhammed b. Muhammed er-Razî)
- Usam-a İstiâre: İstiare (İsâmüddin İbn Arabşâh. Kitap Semerkan- diyye diye biliniyor. Müellifi İmam Ebu’l Leys es-Semerkandî’dir)
- Risâletü’l-Vad: Vad’ı (Adûduddin el-îci’nin)
- Velediyye: Munâzara (kitap, “Veledi” olarak da bilinmektedir.)
- Muhtasaru’l-Me’âni: Belağat (Telhîsu’l-Miftâh’m şerhi. Şerh Sa'deddin et-Teftâzânî’ye âittir)
- Şerhu’l-Akâid: Kelam (Nesefi’nin metni üzerine Teftazâni’nin şerhi)
- Cemu’l-Cevâmi: Fıkıh usulü (Metin kısmı Tacuddin es-Sübkî, şerh ise Celaleddin Mahallî tarafından yazılmıştır.) [25]
Fıkıhla İlgili Eserleri ve Ele Aldığı Güncel Fıkhı Meselelere Örnekler
Şeyh Feyzullah Erzen Hocanın çoğu risale şeklinde olmak üzere on beş eseri bulunmaktadır.26 Eserlerinden biri kitap diğerleri risale olmak üzere dokuzu fıkıhla ilgilidir.[27]
Kürtçe iki mevlit hariç, dili Arapça olan eserler elyazması şeklindedir. Eserlerin sayfa sıralaması varak şeklinde olmayıp 1,2, 3 şeklinde numara verilmiştir.
Müellif, eserlerini hazırlarken atıfta bulunduğu kaynakların cüt sayısı ve sayfa numarasını vermiş ancak, eserlerin orijinal ismi, baskı yeri ve tarihi gibi bilgileri vermemiştir. Bunun yerine, ulema arasında meşhur olan kısa ismini metinde parantez içerisinde vermekle yetinmiştir. Eserlerin sonuna konu fihristi konulmuş, ancak faydalanılan eserlerin kaynakçası liste halinde verilmemiştir.
İbrahim Yılmaz
Yrd Doç. Dr., Şırnak Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, İslam Hukuku Anabilim Dalı,
------------------------------
[1] Yılmaz Ûztuna, Türkiye Tarihi, Hayat yay. 1970, s36.
[2] M. Said Erzen, Dünden Bugüne Erzen Ailesi, İstanbul 2007, s. 9-14.
[3] Nuri Ünlü, Ana Hallarıyla İslam Tarihi, İstanbul 1984, s. 211-212; Heyet, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ yay., İstanbul 1989, VI, s. 514.
[4] Erzen şehri büyük surlarla çevrili bir yerleşim merkezi iken bu talan sırasında şehir yakılarak tahrip edilmiştir. Bugün surların kalıntıları mevcut olup harabe halindedir. Bkz. Erzen, Erzen Ailesi, s. 9.
[5] Erzen, Erzen Ailesi, s. 15.
[6] Şeyh Muhammed Said Şeyda el-Cezeri’nin hayatı, eserleri, öğrencileri ve tasavvuf! hizmetleri ile ilgili geniş bilgi için bkz Mektuba! /Şeyh Muhammed SaidSeydâ el-Cezeri, s. 54 vd.
[7] Bafev, bugün Şırnak’ın İdil ilçesine bağh olan Sulak köyüdür.
[8] Hayatı ile ilgili bilgi için bkz. Feyzullah Erzen, Lcvâmiu'l-Cevihir bi Isnâ Af ere Fentten Yiicâhir, Silopi 1996,1, 392-398; Erzen, Erzen Ailesi, s.109-112; Abdülkadir Erzen, Şeyh Seyid Feyzullah Erzen el-Fmdtktin Hayatı ve Eserleri (Babası ile ilgili Basılmamış Özel Notlar), 1-30. Ayrıca bkz. özdirek, a.g.t (adı geçen tebliğ), s. 717-718.
[9] Şeyh Muhammed Said Şeyda el-Cezeri’nin hayatı, eserleri, öğrencileri ve tasavvuf! hizmetleri ile ilgili geniş bilgi için bkz Mektuba! /Şeyh Muhammed SaidSeydâ el-Cezeri, s. 54 vd.
[10] Bafev, bugün Şırnak’ın İdil ilçesine bağh olan Sulak köyüdür.
[11] Hayatı ile ilgili bilgi için bkz. Feyzullah Erzen, Lcvâmiu'l-Cevihir bi Isnâ Af ere Fentten Yiicâhir, Silopi 1996,1, 392-398; Erzen, Erzen Ailesi, s.109-112; Abdülkadir Erzen, Şeyh Seyid Feyzullah Erzen el-Fmdtktin Hayatı ve Eserleri (Babası ile ilgili Basılmamış Özel Notlar), 1-30. Ayrıca bkz. özdirek, a.g.t (adı geçen tebliğ), s. 717-718.
[12] Abdülkadir Erzen, a.g.ö.n. (adı geçen özele not), s. 1 -30.
[13] Feyzullah Erzen, Levâmiu'l-Cevâhir, 1,392.
[14] Feyzullah Erzen, Levâmiu'l-Cevâhir, 1,392; Abdülkadir Erzen, a.g.ö.n., s. 1-30.
[15] Geni; bilgi için bkz. Erzen, Erzen Ailesi, s. 100-101.
[16] Geniş bilgi için bkz. Özdirek, a.g.t, s. 710-712.
[17] Eserin bir nüshası Şırnak Üniversitesi Merkez Kütüphanesinde bulunmaktadır.
[18] Feyzullah Erzen, Levâmiu’l-Cevâhir, 1,2-3.
[19] Eserin birinci cildi 405 sayfadan oluşmakta olup kâinatın yaratılışı, kelam, tasavvuf, bazı hadisler üzerine mülahazalar, Kur'ân ve bazı ayetler üzerine mülahazalar gibi konuları içermektedir. İkinci cilt 449 sayfadan oluşmakta olup, felsefenin tanımı ve tarihi, İslam felsefesi, İslam medeniyetinin batıya naklinde Arapların rolü, Darvin ve nazariyesi, eski Yunan filozofları ve evrenin/ eşyanın var oluşu ile ilgili görüşleri, kelam ile ilgili konula/, insanın yaratılışı, dua, adabı ve şartlan, yemek adabı, (1400 ve 1500’lü yıllar arasında yaşayan müderris ve mutasavvıf olan, kabri Şımak’a bağlı, Cizre ilçesinde. Kırmızı Medresede bulunan) Molla Ahmed Cezeri'nin hayatı ve düşünceleri, Kurandan iktibas ve darb-ı mesel, rüyanın kısımlan, vahiy, mucize ve keramet, bidat ve kısımlan, dağların oluşumu ve zelzele, insanın ana rahminde oluşumu, hulul, ittihad ve tenâsuh, Zü'l-karneyn, Yecûc ve Me'cûc kıssası, Arap, Rum ve Farisiler, isrâiliyyât, Nuh Tufanı gibi konulan içermektedir.
[20] Bkz. Levâmiu'l-Cevâhir, III, 38-48. Tefrik yoluyla boşanma sebepleri ile ilgili meseleler ise kitabın sonlarında yer almıştır. (Bkz. Levâmiu'l-Cevâhir, III, 342-349.
[21] Levâmiu'l-Cevâhir, III, 358-377.
[22] Örnek olarak bkz. Feyzullah Erzen, Levâmiu'l-Cevâhir, 1U, 124.
[23] Örnek olarak bkz. Feyzullah Erzen, Levâmiu'l-Cevâhir, İÜ, 352.
[24] Örnek olarak bkz. Levâmiu'l-Cevâhir, III, 344,345.
[25] Örnek olarak bkz. Feyzullah Erzen, Levâmiu'l-Cevâhir, III, 7.
[26] Bu çerçevede eserde şu konulara yer verilmiştir: alkol içerikli ilaçlarla tedavinin hükmü, ölen kişilerin organlarının hayatta olan kişilere nakli, doktorların muayene ederken kadın veya erkeğin mahrem yerlerine bakması, haramla tedavi, doğum kontrolü (azl), hamile kadının çocuğunu düşürmesi veya aldırması (kürtaj) vb konular. (Levâmiu'l-Cevâhir, İÜ, 3-37.)
[27] Eserde yer alan boşanma ile ilgili fıkhi meseleler şunlardır: boşanmanın dini hükmü, talak/boşa- ma hakkının sadece erkeğe verilmesinin gerekçeleri, irade ile ilgili özel durumların boşanmaya etkisi (sarhoşun, öfkelinin, şakacının, hata eden, gafilin, unutanın, medhûşun boşaması), boşamaya yemin etmek, sünni ve bid’î boşamanın hükmü, boşama esnasında şahit bulundurmanın hükmü, mefkûdun eşinin boşanma hakkı, (Levâmiu'l-Cevâhir, III, 38-66.)