Haberin Kapısı

Şeyh Muhammed Nurullah Seyda "Nefsine Mahsus Adaplar"

TASAVVUF

Kişi insanların kendisine yönelmelerine veya yüz çevirmelerine aldırış etmemelidir. Çünkü bu hali onu kula kul olmaya sevk eder, bu da son derece alçak bir davranıştır. Kahkaha ile gülmeyi terk etmelidir. Çünkü meleklik unsurunu öldürür, hem de kahkaha ifrat, asık suratlı olmak ise tefrittir.

Muhammed Nurullah Seyda’ya göre, her şey için bir perhiz lazımdır, aynı şekilde insan nefsinin de özel sınırları dahilinde hareket etmek üzere perhize ihtiyacı vardır. Kişi bir taraftan günah zehirlerinden sakınmalı , diğer taraftan da ibadet ve zikir ilaçlarını kullanmalıdır. Sadece günahlardan sakınmak, hastalık ve kötülük kirlerinin atılması için yeterli olmaz, sakınmakla beraber zikirler, ibadetler ve bu yolda kararlaştırılmış usuller tatbik edilmelidir. Aynı şekilde perhiz yapmadan yalnız ilaç kullanman da yeterli değildir. Kişi amellerini inceden inceye teftiş ve tetkik etmelidir ki, İslam prensiplerinin dışına sapmasın.[1]

Muhammed Nurullah Seyda'ya göre, insan ruhu ve tabiatı icabı, biri yüce meleklik diğeri adi hayvanlık olmak üzere iki unsurdan meydana gelmiştir. Meleklik tabiatının gereklerine önemle eğilmelidir. O da Allah (c.c.)’ın insanlardan yapılmasını istediği, mali ve bedeni ibadetlerdir. Ta ki o yön gelişsin, olgunlaşsın. Bu duyguların zayıflayıp yok olmaması için onu besleyecek isteklerinden şiddetle kaçınmalısın Adabın en üstünü her yerde ve her zaman Allah (c.c.) la beraber olman, her işlediğin kötülüğün arkasından hemen bir iyilik yapmandır. Zira insan, nefsinin etkisi altındadır. Eğer daima bir şeyi tahayyül ederse, insan yaratılış itibariyle hayalindeki şeyleri gerçekleştirme temayülünde olduğundan, o düşünce gerçekleşir ve arzuladığı gözleri önünde görür gibi olur. O zaman uyanık olur. Allah (c.c.)’la beraber olmanın en kuvvetli vasıtası, Allah (c.c.) lafzını kalbinde cereyan ettirmesidir.[2]

Kişi kötü insanları terk edip onlardan uzaklaşmalıdır ki, karşıdaki kişinin hastalıkları kendisine sirayet etmesin. Çünkü ruh rüzgar gibidir. Eğer kokuları güzel olan şeylerin üzerinden geçmişse, kokusu güzel olur. Cifelerin, laşelerin üzerinden geçmişse, kokusu çirkin olur. Kalbin iksiri temiz ruhlu ve kâmil insanların sohbetinde bulunmaktır. Kişi cünüp olduğu halde yatıp uyumamalıdır. Her zaman abdestli bulunmalıdır. Çünkü insanın parlak ruhu ve melekiyet nurları kendisinde ortaya çıktığı zaman mukaddes nefis, hades diye adlandırılan abdestsizlik ve cünüplük halinden nefret etmektedir.[3]

Kişi nefsini hesaba çekmelidir, nefsini Allah (c.c.) ve Resülünun (s.a.v.)’in ulvi boyasıyla boyanmak için, o yolda çalışıp savaşmayı teşvik etmelidir. Kötü insanları terk edip, onlardan uzaklaşmalıdır. Çünkü ruh rüzgar gibidir, eğer kokuları güzel olan şeylerin üzerinden geçmişse, kokusu güzel olur. Cifelerin, laşelerin üzerinden geçmişse, kokusu çirkin olur. Kalbin iksiri temiz ruhlu ve yapıcı insanların sohbetinde bulunmaktır. Kişi istiğfarı getirmeli, beşeri kirlerden, hayvani rezaletlerden uzaklaşmaya çalışmalıdır. Kişi her gün amelini kontrol etmeli, hayırlı ve salih amelleri, şerli ve hayvani amellerinden fazla mı eksik mi, diye nefsini hesaba çekmelidir.[4]

Kişi insanların kendisine yönelmelerine veya yüz çevirmelerine aldırış etmemelidir. Çünkü bu hali onu kula kul olmaya sevk eder, bu da son derece alçak bir davranıştır. Kahkaha ile gülmeyi terk etmelidir. Çünkü meleklik unsurunu öldürür, hem de kahkaha ifrat, asık suratlı olmak ise tefrittir. Kişi kendini yirmidört saatte ancak sekiz saat uyumaya alıştırmalıdır. Çünkü çok uyku, insan ruhundaki meleki unsuru öldürür, hayvani unsuru kuvvetlendirir. Kişi kendini az konuşmaya alıştırmalıdır.[5] Çünkü ağzı açıldığı zaman, dili insan ruhuna sür’ati ve aceleciliği getirir. Yemekte mutlaka iktisat yapılmalıdır. Çok yemek, insan kalbini karartır. Ruhun aydınlığını körletir, hakikati anlamada geri bırakır. Hatta bedende bazı illet ve hastalıkların zuhuruna vesile olur. Acıkmadıkça yememelidir. Yediği zaman da doymadan elini yemekten çekmelidir.[6] Yemeğe besmele ile başlayıp “Elhamdulillah” ile bitirmelidir. Yemeğe otururken sağ bacağını diz karnına gelecek şekilde dik tutmalı, sol bacağını da üzerine oturacak şekilde yatırmalı ve sağ elinle yemelidir. Kadınlara bakmak, sakalsız güzel gençlere bakmak, güzel fotoğraflara bakmak gibi haram manzaralardan gözünü sakınmalıdır. Çünkü buinsandaki şehvet unsurunu azgın hale getirmektedir. Arzu edilmeyen şaka ve münazaradan uzaklaşmalıdır.[7]

Muhammed Nurullah Seyda, saydığı yasak emirlerden, kişinin uzaklaşması gerekir. Çünkü onlar insan ruhundaki hayvani unsurun kuvvetlenmesine, meleklik unsurlarının zayıflamasına sebep olan şeylerdendir. Bunlar insan şahsiyetini yok eder, onu ızdıraba ve sorumsuzluğa sürükler.[8]

Müellif, kişiye korunmakla birlikte bazı ilaçları önermektedir, aksi halde fayda vermeyeceğini ifade eder. Bir taraftan sıhhat kuvvetlenirken, öbür taraftan da hastalık zayıflayıp yok olsun diye şu reçeteyi önerir:

İşte iken, çarşıda iken ve yürür iken, kişinin yaptığı günlük zikirlerden ayrı olarak, mürşidi kamilin kendisine ayırdığı zikirlere özel bir zaman ayırması şarttır. Kişi İlaç makamında emredilen zikirlerde noksanlık yapmamalıdır. Cemaatle namazı terk etmemelidir. Revatib sünnetler ile Duha yani kuşluk, Evvabin ve Vitir namazlarını en az şekliyle de olsa, yerine getirmede ihmalkarlık göstermemelidir. Revatib sünnetlerin en azı ve en kuvvetlisi şunlardır:

a) Sabah namazının ilk iki rekatlık sünneti

b) Öğle namazının ilk iki ile son iki rekatlık sünneti.

c) Akşam namazından sonraki iki rekatlık sünnet.

d) Yatsı namazından sonraki iki rekatlık sünnet.

e) Akşam namazından sonraki evvabin ise, iki rekattan yirmi rekata kadardır.

Geceleyin bir müddet uykudan sonra kılınan teheccüd namazına kişi kendini alıştırırsa, meleklik unsuru daha temiz ve kuvvetli olur. Çünkü gecenin rühaniyetinde nefisler daha parlak Allah (c.c.)’a münacaatta daha latif olur. Duha namazı, iki rekattan sekiz rekata kadar kılınabilir. Sen de dilediğin kadarını kılarsın. Her haftanın pazartesi-Perşembe günlerini, her ayın 13., 14., 15. günlerini, muharrem ayının 9., 10. ve 11. günlerini, arefe gününü, şevval ayının altı günü oruçlu geçirilmelidir.[9]

Hayvani unsurun şiddetlenmesi, katmerleşmesi ve perçinleşmesi de; yemek, içmek, şehvet ve lezzetlere aşırı derecede önem vermekle oluyor. Hayvani unsuru yenmemin yolu, bu sebepleri azaltmakla olur. Orucun kemali; şehvete dayalı söz, fiilden ve şeytani arzularden kurtulmaktır. Namazdan önce ve sonra sünnet olan zikirlere devam etmelidir. Her namazdan önce ve sonra “Ayet-el Kürsi” okumalı, her namazdan sonra otuzüçer defa “Sübhanellah”, “Elhamdülillah”, “Allahuekber” deyip bir tekbir ilavesiyle bitirmeli ve tesbihatı tamamlamalıdır. Vücudu ve elbiseyi temiz tutmaya çalışmalıdır. Renklerinin beyaz ve yeşil olmasına önem göstermelidir. Özellikle Cum’a günlerinde bu renkli olanlarını tercih etmeli ve ayakkabı da sarı renginden seçmelidir. Güzel koku, misk veya esans kullanmalıdır. Abdestin sünnetlerine ve misvak kullanmasına dikkat etmelidir.[10]

Farz olan ibadetleri tam olarak yerine getirmede büyük önem göstermelidir. Namazını, içindeki rukuları, secdeleri, tadil-i erkanı, kıyamı, oturuşları, Fatihayı, teşehhüdü tertibine riayet ederek ve sünnetleri de gücün yettiği kadar yerine getirerek kılmalıdır. Her camiye girişinde itikafa niyet etmeli ve oturmadan evvel Tahiyyatül mescid namazı kılmayı ihmal etmemelidir. İmkan buldukça abdestten sonra iki rekat sünnet kılmalıdır. Abdestin sünnet olan zikir ve dualarını öğrenmelidir. Başlamadan önce besmele çekmeyi ve misvak kullanmayı unutmamalıdır. Eve girerken, elbise giyerken sağdan; evden çıkarken ve elbise çıkarırken de soldan başlamak sünnettir. Tuvalete veya helâya sol ayakla girmeli, çıkarken de sağ ayakla çıkmalıdır. Her gün sabah namazından sonra bir miktar Kur’an okunmalıdır. Her Ramazan ayının son on gününü itikafla geçirmelidir, çünkü melekiyyet yönü envar-ı Muhammediye ile nurlanılır. Her gün Resulullah (s.a.v.)’a salat ve selam getirmeli ve tövbe-i istiğfar etmelidir. Fakir ve miskinlere, özellikle yetimlere bir şeyler yedirmeli ve gönüllerini hoş etmelidir. Müsterşid kardeşleriyle toplanmalı, görüşmeli, hallerini soruşturmalı ve sevgi bağlarını kuvvetlendirmeli, haftada en az bir gece bir araya gelmeli, özellikle cum’a geceleri tavsiye edilir.[11]

Müellif, müsterşide yani kadın müridlerini de, müsterşid görevlerinin tümünden sorumlu tuttuğu gibi, ek olarak da evinde imanlı bir öğretmen ve eğiticilik görevini yürütmeli, hırsız gözleri ve sinsi elleri boşa çıkarmak için de kapıları kilitli muhkem bir kale gibi örtünmelidir der.[12]

Midat TOKHTAROV Bursa/2012

-----------------------------------

[1] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 69.

[2] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 70

[3] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 71.

[4] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 72.

[5] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 73.

[6] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 74.

[7] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 75.

[8] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 76

[9] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 77.

[10] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 78, 79.

[11] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., ss. 79-83.

[12] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 84.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.