Muhammed Nurullah Seyda’nın, bu eseri 57 sayfadır ve arapça kaleme alınmıştır. Eser h. 1395, miladi 1975 yılında İstanbulda Kamış’lı matbaasında basılmıştır. Arapça ilk baskı matbaa tarafından basılmıştır. 1983 yılında türkçeye 49 sayfa tercüme eden emekli Cizre Müftüsü Abdurrahman Erzendir. Kitap ilk defa Zaman Yayıncılık tarafından Kasım 1994 yılında yayınlanmıştır. Eserin başında müelif, dünyanın herbir köşesinde bulunan insana, her gün meydana gelen ve etrafında gördüğü şeyleri sakin ve derin bir şekilde düşünmesi ricasıyla eseri ithaf etmektedir.[1]
Ön sözünde Abdurrahman Erzen eserini tanıtmaktadır. Müellif, kitabın gayet edebi bir tarzda, evrenin bir bölümunu analiz yapan ve düşünme yeteneği olan insanı, kainatın diğer bölümlerini de düşünmeye sevk etmektedir. Müellif eserinde, evrendeki bütün olayları, tek bir nizamın etkisi altında, açık olarak mutlak nizamcının tetiklediğini ve kainat dairesindeki varlıkların bütün nizam çeşitleri ve şekilleri ile Allahtan yardım beklediğini ilan etmektedir.[2]
Müellifin, gerek göz ve vücüd hücrelerinin birliği, gerek yer ve gök cisimlerinin güçlerindeki birlik, hayatın doğuşunda ikisinin yardımlaşması, kucaklaşması ve birbirleriyle cevaplaşmaları, Allah’ın zat ve sıfatında bir olmasının en açık delillerinden olduğunu vurgular.[3]
Asırlarca dünyanın üstüne milyonlarca güneş, ay ve yıldızların aydınlık veren ışınlarının, belirtilmiş bir anda belli bir düzen üzere bir defada yanıp beraberce sönmeleri, sanki her bir ağızdan bir emre bağlılık gösterdiğini açıklar.[4]
Müellif,kainatta mahlükların, canlı ve cansız yaratıkların, Allahı zikrettiğini beyan eder. Bunu şu ayetiyle te’kid eder: “Her biri bilgi ve hareketiyle kendi kanundaki ibadetini ve lisanı haliyle yapacağı tesbihi bitirir.”[5]
Tabiatın bize her şeyi açık seçik gösterdiğini, kainatın hepsi çınlayan seslerini duymamız gerektiğini açıklamaktadır. Bütün bunların mücessem, maddeleşmiş koca kelimeleri olduğunu ve bunları okumamız gerektiğini işaret etmektedir. Tabiatın sayamayacak kadar çok tünelleri olduğunu ve bunlardan geçmemiz gerektiğini vurgularken, kainat ve içindekilerin bize perdelenmiş olduğunu ve bütün bunları kaldırmamız gerektiğini açıklamaktadır.[6]
Kainatta her şeyin Vahdeti Vücudla alakalı olduğunu ve insanlarla varlıklar arasındaki alakayı dile getirmektedir. Vahdeti vücud ise, yalnız insanlarla değil, bütün varlıklarla Allah (c.c) arasındaki birliği anlatmaktadır.[7]
Midat TOKHTAROV Bursa/2012
-------------------------------
[1] Muhamed Nurullah Seyda el-Cezerî, Tabiat Çınlıyor, s. 4.
[2] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s.13.
[3] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s.19.
[4] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s.21.
[5] Nur 24/41.
[6] Muhamed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., , s. 25.
[7] Muhamed Nurullah Seyda el-Cezerî, Tabiat Çınlıyor, s. 26.