Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, onun bitirdiği, çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.
Hadid Sûresi 20
Dünya Hayatı Nasıl Bir Hayattır?
Dünya hayatının en kısa tanımı budur. Dünya hayatı bir oyundur, eğlencedir, ziynettir, övünmedir ve çoğaltma yarışıdır. Bir çocuğun saatlerce bir oyuncakla oynaması gibidir dünya hayatı. Çocuk, oyunu kurar, oynar, bozar, bir daha kurar, oynar ve bozar. Hayatımız hep böyle değil mi? Bir çocuğun eğlenmesi ve teselli olması gibidir dünya hayatı. Sahip olduğumuz ev, araba, ev eşyası, telefon, bilgisayar, iş yeri ile oyalanma ve teselli bulma değil midir dünya hayatı? Bunlarla teselli olmuyor muyuz? Kadınlar, çocuklar, altın ve gümüş yatırımları, işaretli atlar, arabalar, ekinler ve toprakla zaman geçirme değil midir dünya hayatı?
Sonra övünme değil midir dünya hayatı?
Benimki var, seninki yok! Benimki çok, seninki az! Benim arsam yatırımlık, seninki tarımlık! Benim ev beş oda, seninki üç oda! Benim diplomam ve kariyerim var, senin yok! Benim dükkân büyüdü, seninki halen küçük! Ben arabayla işe gidiyorum, sen otobüsle! Benim çocuklarım özel okulda, seninki devlet okulunda! Benim her şeyim var, senin hiçbir şeyin yok! Dünyada bunlardan başka ne yapılıyor? Hepimizin hayat hikayesi bu değil mi?
Dünya hayatı, ilk baharda yağan yağmurlar ile büyüyen, yaz mevsiminde hasat edilen ve sonbaharda üzerinde hiçbir şey kalmayan toprak gibidir. Büyüyoruz, olgunlaşıyoruz ve ölüyoruz. Yeşeriyoruz, sararıyoruz ve kuruyoruz. Bir çiftçi gibiyiz aslında; diken üstünde yaşayan bir çiftçi.
Yağmur yağsa da ekinim çıksa, bahçelerim meyve verse diye düşünen bir çiftçi gibiyiz. Yağmur bizim elimizde değil, toprak değil, tohum değil... Sonra yağmur yağıyor, toprak suya kanıyor ve ürünümüz baş gösteriyor. Seviniyoruz. Dünyayı elde ettik diyoruz. Artık benim de ürünüm var diyoruz. Bahçelerim var, sebzelerim var, tahılım var...
Sonra hayaller kuruyoruz bunun üstüne. Şu kadarını satarsam, şu borcumu öderim, şunu alırım, şunu evlendiririm, evimi yenilerim, bir traktör alırım, bir araba alırım... Sonra bunları da alır ve sonbahar yaklaşır. Ürün biter, bahçe toplanır, ekin kurur, ağaçlar yaprak döker ve kışa hazırlık yaparız. Belimiz bükülmüş, sahip olmak istediklerimizi almış ve ömrümüz bunların peşinden koşuşturmaca ile geçmiş. Artık hayatın sonbahar mevsimine girdik.
Şimdi sıra yeni bir mevsimde. Kışa yazın hazırlık yapan, kışı atlatır. Ahirete dünyada hazırlık yapan, ahiretini kurtarır. Kışa hazırlık yaptık mı? Yoksa Ağustos Böceği gibi yazın çalıp yazın oynadık mı? Yoksa karınca misali yazın çalıştık, kışın rahat bir uyku mu çektik? Dünyada çalıp dünyada oynayan, ahirette eli boş olacaktır...
Allah Teâlâ bizleri dünya hayatının geçici olduğunun şuurunda olan kullarından eylesin!
Murat Padak