Haberin Kapısı

Yıllara Göre Cami Mimarisi

YAŞAM VE ÇEVRE

Farklı dönem ve yörelerde, farklı mimari ve estetik özellikler göstermekle birlikte, Mekke'den gelen çizgiyi dik açı ile kesen bir duvardır. Kıble yönünün göstergesi olan bu duvar üzerinde yer alan mihrap, namaz kılan topluluğun (cemaat) nereye dönük olmaları gerektiğini vurgulayan mimari bir öğedir.

Müslümanlığın ilk yıllarında Allah’a ibadet yerlerine “secde edilen yer, namaz kılınan yer” anlamına gelen “Mescid ül-cami” deniliyordu, ancak giderek bu tür yapılara kısaca cami denir oldu. Cami sözcüğünden daha geniş bir anlamı olan mescit, Türkçede mahalle aralarında bulunan küçük ibadet mekânları için kullanılır olmuş, Müslümanlığın yayılmasıyla birlikte yapılan büyük ibadet yerlerine ise “cami” denilmiştir. Kentlerdeki büyük ve önemli ibadet yerlerine “ulu camii”, sultanların yaptırdıklarına da “selatin camii” adı verilmiştir.[1]

Farklı dönem ve yörelerde, farklı mimari ve estetik özellikler göstermekle birlikte cami, ana çizgileriyle kendisini oluşturan amaca yönelik bir biçim taşır. Temel tasarım olarak bu biçim, Mekke'den gelen çizgiyi dik açı ile kesen bir duvardır. Kıble yönünün göstergesi olan bu duvar üzerinde yer alan mihrap, namaz kılan topluluğun (cemaat) nereye dönük olmaları gerektiğini vurgulayan mimari bir öğedir.[2]

İlk caminin Hz. Muhammet'in Medine'deki evi olduğu, bu yapının ilerdeki cami planlarına ön tip oluşturduğu öne sürülür. Bu yapının bir kıble duvarı boyunca dizilmiş ahşap direklerin taşıdığı yalın bir örtü düzeni vardı. O yıllarda kıble, henüz Kudüs yönündeydi. Kabe'nin kıble olarak benimsenmesi, Mekke'nin geri alınışından sonradır. Aslında mihrap nişi de oldukça geç bir dönemde ortaya çıkmıştır.[3]

İlk cami örneklerinde bu öğeye rastlanmaz (Küfe camisi). İlk cami, yalnızca namaz kılınan bir mekân değildi. O günkü toplumsal yapı gereği, önemli kararlar alınan, mahkeme işlevi gören, öğretim yapılan ve giderek konuklan barındıran çok işlevli bir yapı olma niteliğini taşıyordu. Ancak zamanla gelişen ve çeşitlenen yapılar, camilerin işlevlerini yalnızca namaz kılınan mekân olarak sınırlamıştır.[4]

Cami mimarisinin gelişiminde, VIII. yy.'dan başlayarak ülkelere ve toplumlara göre değişen ve oldukça büyük ayrımlar gösteren sürekli bir arayışın çabası gözlenir. Buna bağlı olarak camiler, tarih içinde çok değişik biçimlerde planlanmıştır. XII. yy.'da İran'da "dört eyvan'lı" bir avlu türünün geliştirildiği, gene aynı yüzyılda Kuzey Afrika ve Endülüs Emevi sanatı çerçevesinde belirgin ve standart bir cami tasarımına ulaşıldığı görülür.[5]

Buna karşılık Anadolu' da cami mimarisinin tipleme gelişimi, XIX. Yy. sonuna değin sürmüştür. Anadolu'da, çok ayaklı plan türünden başlayarak klasik Osmanlı döneminin sonuna değin özellikle yapısal gelişim sorunuyla ilgilenilmiştir.[6]

Hz. Peygamber İslâmiyet’i tebliğe başladığı zaman Mekke müşriklerinin büyük bir tepki gösterdiği bilinmektedir. Kendisine yapılan baskı ve hakaretlere rağmen zaman zaman Mescid-i Harâm’da Hacerülesved ile Rüknülyemânî arasında namaz kılardı. İlk müslümanlar Dârülerkam’ı bir mescid haline getirmişlerdi. Ayrıca evlerinde, vadilerde gizlice ibadet ediyorlardı.[7]

Hz. Ebû Bekir’in Mekke’deki evinin bahçesinde kendisi için yaptığı küçük mescid, özel olmakla beraber bir müslüman tarafından inşa edilen ilk mesciddir. Yanık sesiyle Kur’an okuyan Hz. Ebû Bekir, müşrik çocuk ve kadınlarının İslâm’a sempati duymasına vesile oluyor, bu da müşriklerin tepkisini çekiyordu. Hz.Ömer İslâmiyet’i kabul ettikten sonra müslümanlar Mescid-i Harâm’da açıkça namaz kılmaya başladılar.[8]

Bazı rivayetler, Hz. Peygamber’in hicretinden önce Medine’de mescidler yapıldığını göstermektedir. Akabe biatlarından sonra müslümanların sayısı artınca Medine’de mescide ihtiyaç duyulmuştu. Akabe’de Resûl-i Ekrem’e ilk biat eden Ebû Ümâme Es‘ad b. Zürâre, Mescid-i Nebevî’nin yapıldığı arazideki bir hurma kurutma yerinin etrafını duvarla çevirerek mescid haline getirmişti.[9]

Kıblesi Kudüs’e doğru olan bu mescidde Ebû Ümâme arkadaşları ile namaz kıldı.[10]
İlk muhacirler Kubâ’ya geldiklerinde burada bir mescid yapmış ve Ebû Huzeyfe’nin âzatlısı Sâlim’in arkasında namaz kılmışlardı. Hz. Peygamber’in Medine’de ilk cuma namazını Benî Sâlim’in mescidinde (Mescid-i Âtike) kıldığına dair rivayet de (İbn Şebbe, I, 68) onların hicretten önce mescidlerinin olduğunu göstermektedir.[11]

Hz. Peygamber hicret sırasında Medine’ye 2 mil kadar uzaklıkta olan Kubâ’da Benî Amr b. Avf yurdunda Külsûm b. Hidm’in evinde bir müddet misafir oldu ve bir mescid inşa ettirdi. Temeli bir nevi merasimle atılan mescid, 66 × 66 zirâ ebadında dört duvardan ibaret bir yapı idi. Süheylî’nin kaydettiğine göre bu mescidin inşasını Hz. Peygamber’e tavsiye etmesi, mescid için taş toplaması ve yapılırken büyük gayret göstermesi sebebiyle Ammâr b. Yâsir’in İslâm’da ilk mescidin bânisi olduğu söylenmiştir.[12]

Hz. Peygamber Kubâ’dan Medine’ye doğru giderken yanlarından geçtiği kişiler kendisini davet ettiler. Ancak Resûl-i Ekrem devesinin serbest bırakılmasını istedi ve mescidin yapılacağı yerin tesbitini kastederek onun görevli olduğunu söyledi. Deve Mâlik b. Neccâr’ların evlerinin önünde bir düzlükte çöktü. Hz. Peygamber bu yeri Sehl ve Süheyl adlarındaki iki yetimden satın alarak Mescid-i Nebevî’yi yaptırdı (Buhârî, “Menâkıbü’l-ensâr”, 45). Bu mescidin temeli de Kubâ’da olduğu gibi bir nevi merasimle atılmış ve Hz. Peygamber inşaatta bizzat çalışmıştır. Mescid-i Nebevî’nin ilk ölçüleri 100 × 100 zirâ idi. İlk yapının 60 × 70 zirâ ebadında olduğu ve sonradan genişletildiği de rivayet edilir. Daha Hz. Peygamber’in hayatında 200 × 200 zirâa (yaklaşık 90 × 90 m.) ulaştığı rivayeti ise doğru değildir (Semhûdî, I, 242). Mescidin arka kısmında fakir sahâbîlerin barınması için Suffe adıyla bir yer ayrılmış, doğu duvarı boyunca Hz. Peygamber ve ailesine ait zamanla sayıları dokuza çıkan odalar inşa edilmiştir. Yedi ay kadar süren inşaat sırasında Hz. Peygamber Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evinde misafir kalmıştır. [13]

Hz. Peygamber mahallelerde ve kabilelerin içinde müslümanların sayısı artınca buralarda mescidler inşa edilmesini emretti. Kısa bir müddet sonra Medine ve çevresinde birçok mescidin yapıldığı kaydedilmektedir. Belâzürî’nin naklettiğine göre ise Mescid-i Nebevî ile Mescid-i Kuba dışında Medine’de dokuz mescid vardı. Buralarda vakit namazları kılınmakla beraber cuma namazı sadece Mescid-i Nebevî’de kılınmaktaydı. Ebu Davud’un rivayetine göre bu mescidler şunlardı: Mescid-i Benî Amr b. Mebzul, Mescid-i Saide, Mescid-i Ubeyd, Mescid-i Seleme, Mescid-i Rabih, Mescid-i Züreyk, Mescid-i Ğıfar, Mescid-i Eslem, Mescid-i Cüheyne. Bunlardan bir kısmının yeri ve kıblesi bizzat Hz. Peygamber tarafından tesbit edilmiştir. [14]

İslâmiyet Hulefâ-yi Râşidîn döneminde doğudan batıya, kuzeyden güneye çok geniş bir alana yayıldı. “Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder” (et-Tevbe 9/18) meâlindeki âyetle,

Hz. Peygamber’in, “Kim Allah rızâsı için bir mescid yaptırırsa Allah da bunun karşılığında ona cennette bir köşk ihsan eder” (Buhârî, “Salât”, 65; Müslim, “Mesâcid”, 24, 25) hadisinden ilham alan Hulefâ-yi Râşidîn,

İlk merhalede Mescid-i Harâm ve Mescid-i Nebevî’de bazı yenileme ve genişletme çalışmaları yaptılar. Kudüs’ü feth eden Hz.Ömer, Mescid-i Aksa’nın bir çöplük haline getirilmiş yerini tesbit ettirerek burada büyük bir mescid yaptırmıştır. Basit bir yapısı olmasına rağmen bu mescidde 3000 kişi namaz kılabiliyordu. Hz.Osman Mescid-i Nebevî’yi daha da genişletip kaliteli inşaat malzemesi kullanmak suretiyle yeniden inşa ettirmiştir. [15]

Hulefa-yi Râşidîn döneminde feth edilen bölgelerde büyük mescidler yapılıyordu. Bazen eski mabedler camiye çevriliyor bazende yenisi inşa ediliyordu. Peygamber Efendimiz ve Dört Halife döneminde yapılan mescidlerden bazısı; Kâbe(Yeniden İnşası), Mescid-i Nebevî (622), Kuba Mescidi (622), Kufe Mescidi (625), Basra Mescidi (635), Mescid-i Haram (638), Fustat Amr Camii (641). Fethe katılan sahabe efendilerimizden özellikle orduya komutanlık edenler veya bizzat halife efendimiz tarafından feth edilen şehir veya bölgelere vali olarak atanan sahabe efendilerimiz bulundukları bölgede büyük mescidler inşa etmişlerdir.[16] Bazen duruma göre yeni şehirlerde kurulmuştur ve buralarada mescid bina edilmiştir. Kurulan şehirlere misal: Kufe, Basra ve Fustat’tır. Hz. Ömer Efendimiz zamanında ve kendi emriyle inşa edilmiştir. Bu üç şehri kuran ise Sad bin Ebi Vakkas Hz. dir. Kurulan Kufe Camii/Mescidi’de bu inşa edilen mescidlere bir örnektir.[17]

Emeviler ve Abbasiler zamanında mescidler sayıca arttı ve mimari açıdan büyük gelişme gösterdi. Bu dönemde binlerce cami ve mescid inşa edilmiştir. Eskiden basit inşaat malzemesiyle yapılmış olanlar daha kaliteli malzemelerle yenilendi. İmara büyük önem veren halifelerden biri de Emevî Halifesi I. Velid idi. Dünyanın sayılı mimari eserleri arasında kabul edilen ve onun eseri olan Şam (Dımeşk) Emeviyye Camii halen ayaktadır.[18]

Daha sonraki asırlarda devlet adamları güçlerinin simgesi olarak muhteşem camiler inşa ettirdikleri gibi bazı kişiler de cami yaptırmaya özel bir gayret göstermişlerdir. Böylece şehirlerdeki cami sayısı hızla artmıştır.[19]

Emeviler döneminde (661-750) inşa edilmiş mescidlerden bazısı: Öncelikle Hz. Peygamber Efendimiz ve Dört Halife efendilerimizin (610-661) eserleri yenilenmiştir, Kudüs Mescid-i Aksa (702), Şam Emeviyye Camii (705-715), Kayrevan Seydi Ukba Camii (670-728), Halep Ulu Camii (8.y.y.), Harran Ulu Camii (8.y.y.).[20]

Dört halife efendilerimiz döneminde olduğu gibi Emeviler döneminde de mescid/camii planı olarak “çok ayaklı” camii planı devam etmiştir. Ancak bununla beraber yer yer transept planda görülür. Malzeme olarakda taş kullanılmıştır. Çok ayaklı camii planı; enlemesine veya derinlemesine dikdörtgen, harim sahın sisteminde ve üst örtü olarak genelde düz dam örtü kullanılmıştır.[21]

Abbasiler döneminde (750-1258) inşa edilmiş camilerden bazısı: Nayin Camii (960), Samarra Camii Kebir (848-852) *İslam sanatının en büyük örneklerinden biridir, Caferiye Ebu’l-Dülef Camii, Bağdat El-Mansur Camii, Damgan Tar-ı Hane Camii, Kirman Fahrac Cuma Camii, Rakka Ulu Camii, Belh Mescid-i Tarih.[22]

Plan olarak yine çok ayaklı ve avlulu bir plan şeması işlenmiştir büyük çoğunluğunda. Bunlardan başka diğer İslam devletleri zamanında da inşa edilen çok sayıda mescid ve cami bulunmaktadır. Bu devletlerden ve onların yapılarından bazıları şunlardır:

Endülüs Emevi Devleti (750-1031): Kurtuba Ulu Camii, Toledo Bab’el-Merdum Camii, Medinet’üz-Zehra Camii,

Ağlebiler (800-909): Sus Büyük Camii, Tunus Büyük Camii, Kayrevan Muhammed bin Hayrun Camii,

Tolonoğulları (875-905): Tolonoğlu Ahmed Camii,

Fatımiler (909-1171): Mehdiyye Camii, Kahire El-Ezher Camii, Kahire El-Hakim Camii, Kahire El-Cuyuşi Camii, Salih Talayi bin Ruzzik Camii,

Murabıtlar (1090-1147): Tilemsen Camii,

Muvahhidler (1121-12131): Tinmel Camii, Merakeş Kutubiyye Camii, Merat Hasan Camii, Tazan Camii, Sevilla Büyük Camii,

Meriniler (1227-1550): Tiremsen Mansura Camii,

Eyyubiler (1171-1462): Camii’ür-Rızk,

Memlükler (1250-1517): Kahire Baybars Camii, Kahire Kalavun Külliyesi, Kahire Kayıtbay Külliyesi.[23]

Burada bahsi geçen devletler İslam devletlerinden bazısıdır ve eserleride ulaşabildiğimiz birkaçıdır. Bunlarda plan olarak bazen Emevi ve Abbaside görülen planları takip etmiş bazende kare planlı tek kubeli, mihrap önü kubbeli, transept plan gibi planları takip etmişlerdir.[24] Bunların yanı sıra Karahanlı, Gazneli, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Beylikler ve Osmanlı Dönemi Camii planlarına da bir göz atalım kısaca;

Bilindiği üzere Orta Asya’da kurulan ilk Türk-İslam devleti Karahanlı Devletidir (842-1212). Türk sanatında ilk cami, medrese, tekke (dergah) ve zaviye gibi yapılar bu dönemde inşa edilmeye başlanmıştır. Karahanlı mimarisinde yaşanılan coğrafyadan ötürü kerpiç ve tuğla yapı malzemesi olarak kullanışmıştır. Camiilerde yapının bütününde kerpiç malzeme kullanılır, minarelerde ise tuğla malzeme kullanılmıştır. Kerpiç pek sağlam olmadığı için birçok yapı günümüze ulaşamamıştır ancak tuğladan yapılan minarelerden ulaşan olmuştur.[25]

Zamanla yapı inşasında, tuğla malzeme kullanımı artmıştır. Bu geçiş, bir anda olmamış, Küçük Degaron Camii’nde olduğu gibi, her iki malzemenin birlikte kullanıldığı örnekler görülmüştür. 11. ve 12. yüzyıllarda, tuğla malzeme kullanımı artmış ve Talhatan Baba Camii’nde olduğu gibi tamamen tuğladan inşa edilmeye başlanmıştır.[26]

Tuğla malzeme, yapı inşasında kullanıldığı gibi tezyinatta da tercih edilmiştir. Süslemede ayrıca stüko, alçı ve çini malzemede kullanılmıştır. Karahanlı mimarisinin en önemli özelliği, merkezi plan anlayışıdır. Merkezi plan anlayışının ilk uygulandığı mimari yapı Talhatan Baba Camii’dir. Bununla birlikte oluşturdukları hafif sivrileşen kubbe tasarımı, tipik Selçuklu kubbesini ortaya çıkarmış, zamanla Timurlu ve Hint-Türk mimarisinde olduğu gibi, bu kubbeler, yüksek bir kasnak ile daha da anıtsal hale getirilmiştir.[27]

Gazneli Devleti (962-1186) bunlar Karahanlılardan sonra Orta Asya-Türk sanatının temsilcilerinden biri olmuş ve oluşturdukları sanat anlayışı ile Büyük Selçuklu ve Hindistan sanatını da etkilemişlerdir. Karahanlılarda olduğu gibi bunlarda tuğla malzeme kullanmışlardır. Ancak tuğlanın yanı sıra taş, mermer ve ahşap malzemede kullanılmıştır. Gazneli camileride genel olarak dikdörtgen planlı, mihrap önü kubbeli ve avluludur.[28]

Büyük Selçuklu Devleti (1037-1194) Gazneli ve Karahanlı geleneklerinin izlerini taşır Selçuklu sanatı. Mescid-i Cumalarıda genel olarak dikdörtgen biçimli bir avlu, bu avlunun çevresini saran revaklar ve her kenarın ortasında yer alan revaklardı.[29]

Suriye’den Endülüs’e kadar uzanan bölgedeki erken dönem camilerinde genellikle aynı plan şeması farklı ölçeklerde tekrarlanır. Çok sütunlu, mihrap duvarına dik veya paralel sahınlarla bölünmüş, kubbenin henüz ağırlığını hissettirmediği bu plan “Kufe tipi” veya çok destekli olarak bilinir. İran bölgesinde Büyük Selçuklu döneminde yapılan camilerdeyse kubbe olgusu ilk defa ön plana çıkar. Plan kubbeye göre tasarlandığı için; bu camiler kütle kompozisyonu açısından da yenilikler getirir.[30]

Anadolu Selçuklu Devleti (1077-1308) Camiler enlemesine yöneliş gösteren/mihraba paralel sahınlı, boylamasına yöneliş gösteren/mihraba dik sahınlı, çok bölüntülü, tek mekânlı, merkezi, eyvanlı, ters T tipleri olarak çeşitlilik gösterir. Malzeme olarakda taş kullanılmıştır. Beylikler devri mimarisi, genellikle sadeliği ve simetrik düzeni ile dikkati çeker. Süslemeler, özellikle cephede, son cemaatte, portalde; yan yüzeylerde ise, pencerelerde yoğunlaşır. Bu ilginç devrin eserlerinden, yer yer Selçuklu, Bizans, Zengi, Eyyubi, Memluk ve hatta deniz aşırı Akdeniz ülkelerinin kültür mirası ile yeni denemelere gidilmiştir.[31]

Beylikler devri mimarisinde, pek çok yenilik yaşanmıştır. Bu yeniliklerin başında, mekân anlayışının gelişmesi, son cemaat yerinin doğması ve avlunun cami gövdesine katılması gelir. Beylikler döneminde, merkezi mekân oluşturma düşüncesiyle birçok yapı inşa edilmiştir bu gelişmeler Osmanlı döneminde, Mimar Sinan ile birlikte zirveye ulaşmıştır.[32]

Anadolu Selçuklu döneminde, Artuklularda, merkezi mihrap önü kubbe kullanılmıştır. Beylikler devrinde ise, kubbenin dikdörtgen bir mekân üzerine nasıl konumlanacağı üzerinde durulmuştur. İshak Çelebi’nin Manisa’da yaptırdığı Ulu Cami, merkezi mekânın toplu olarak ele alındığı önemli bir örnektir.[33]

Osmanlı Devleti (1299-1922) bu dönemde mimari dönemlere ayrılmıştır (Erken Dönem, Sinan Sonrası gibi.). Söğüt Ertuğrul Gazi Mescidiyle başlayan camii gelişimi son döneme kadar devam etmiştir. İlk başta kare planlı tek kubbeli olan camiiler daha sonra, tabhaneli, merkezi planlı, altı istinatlı, sekiz istinatlı gibi planlarla devam etmiştir. Malzeme olarak bazen taş, bazen almaşık bazende bunlarla beraber devşirme malzemelerde kullanılmıştır.

Ertuğrul BAYRAKTAR

-----------------------------------

[1] Cami Mimarisinin Gelişimi, (t.y.), //milacamiprojeleri.com/makaleler.html

[2] Cami Mimarisinin Gelişimi, (t.y.), //milacamiprojeleri.com/makaleler.html

[3] Semavi EYİCE, “TDV İSLAM Ansiklopedisi”, C7, İstanbul, 2013, 46-47.

[4] TDV İSLAM Ansiklopedisi 46-47.

[5] Cami Mimarisinin Gelişimi, (t.y.), //milacamiprojeleri.com/makaleler.html

[6] Cami Mimarisinin Gelişimi, (t.y.), //milacamiprojeleri.com/makaleler.html

[7] TDV İSLAM Ansiklopedisi, 46, 47.

[8] Önkal, Ahmet, Bozkurt, Nebi. “Caminin Dini ve Sosyokültürel Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[9] Önkal, Ahmet, Bozkurt, Nebi. “Caminin Dini ve Sosyokültürel Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[10] Önkal, Ahmet, Bozkurt, Nebi. “Caminin Dini ve Sosyokültürel Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[11] Önkal, Ahmet, Bozkurt, Nebi. “Caminin Dini ve Sosyokültürel Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[12] Önkal, Ahmet, Bozkurt, Nebi. “Caminin Dini ve Sosyokültürel Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[13] Önkal, Ahmet, Bozkurt, Nebi. “Caminin Dini ve Sosyokültürel Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[14] Cami Mimarisinin Gelişimi, (t.y.), //milacamiprojeleri.com/makaleler.html

[15] TDV İSLAM Ansiklopedisi, 46, 47.

[16] TDV İSLAM Ansiklopedisi, 46, 47.

[17] Cami Mimarisinin Gelişimi, (t.y.), //milacamiprojeleri.com/makaleler.html.

[18] Önkal, Ahmet, Bozkurt, Nebi. “Caminin Dini ve Sosyokültürel Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[19] Önkal, Ahmet, Bozkurt, Nebi. “Caminin Dini ve Sosyokültürel Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[20] Eyice, Semavi. “Camii Mimari Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[21] AKIN, Ahmet, “Tarihi Süreç İçinde Camii ve Fonksiyonları Üzerine Bir Deneme”, HİTÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016, S.29, 179-211.

[22] Eyice, Semavi. “Camii Mimari Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[23] Eyice, Semavi. “Camii Mimari Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[24] Eyice, Semavi. “Camii Mimari Tarihi.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[25] Şener, Mehmet. “Dini Hükümler.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[26] Şener, Mehmet. “Dini Hükümler.” İslam Ansiklopedisi. t.y. Web. 15 Şubat 2019

[27] Gazneliler Devri Mimarisi, (t.y.), //okuryazarim.com/camiler.html

[28] Gazneliler Devri Mimarisi, (t.y.), //okuryazarim.com/camiler.html

[29] Selçuklular Devri Mimarisi, (t.y.), //okuryazarim.com/camiler.html

[30] Selçuklular Devri Mimarisi, (t.y.), //okuryazarim.com/camiler.html

[31] Beylikler Dönemi Mimarisi, (t.y.), //okuryazarim.com

[32] Beylikler Dönemi Mimarisi, (t.y.), //okuryazarim.com

[33] Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul 2014,193-198.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.