5. Plâna göre gündüz boyu denetim, akşam nefsi hesaba çekerek eyleme devam etmesi
Plânın başarıdaki oranı %70 dir. Plân; insan, zaman, imkân gözetilerek yapıldığında isabetli olur ve neticede de verim alınır. Her zaman, her konuda ve herkes, için “plânla, uygula, denetle” prensibi daima geçerlidir. Çünkü denetlenmeyen işin sonucu hayırlı olmaz.
Allah Teâlâ’nın isimlerinden birisi de “Rakîb”dir yani murakabe eden, denetleyen.
Mü’min kendisinin Allah tarafından kontrol edildiğini bilerek daima kendisini kontrol etmelidir. Zira insan âhirette zamandan, imkândan ve vücudu nerede ve nasıl harcadığından ve ilmini nerede kullandığından hesaba çekilecektir. (Tirmizî, Kıyâmet, 1.)
Hz. Peygamber (s.a.s.) akıllı kimseyi tarif ederken:
“Akıllı kimse, nefsini hesaba çeken ölümden sonrası için amel eden, aciz kişi de kendisini hevasına tabi kılan ve Allah’tan da olmayacak şeyler temenni edendir” buyurmaktadır.
(Tirmizî, Kıyâmet, 26; İbn Mâce, Zühd, 31; Ahmed, IV, 124.)
Hz. Ömer (r.a.)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Hesaba çekilmenizden önce kendinizi hesaba çekin, (amellerin Allah’a arz olunduğu) büyük arz (Kıyâmet günü) için kendinizi (güzel amellerle) donatın! Çünkü kıyamet günündeki hesap, dünyada iken kendilerini hesaba çekenlere hafif olacaktır.”
Meymûn b. Mihrân’ın da şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Kul, ortağını yemeği nereden ve giydiği nereden diye hesaba çektiği gibi nefsini de hesaba çekmedikçe müttakî olamaz.”
(Tirmizî, Kıyâmet, 26.)
Akşam nefsini hesaba çekecek; eğer başarılı olmuşsa Allah’a şükreder, -nefsine nisbet edip de ucuba/kendisini beğenme tehlikesine düşmekten kendisini korumuş olur- eğer başarılı olmamışsa yani plâna göre davranmamışsa, sâlih amel /imanına uygun eylem gerçekleştirememişse nefsini affetmeyip cezalandırmalıdır. Ceza da caydırıcı olmalıdır. Fakat ceza, şer’î olmalı; nefse oruç tutturmak, sadaka vermek, bedenen gücü yeterse bedenen yardımda bulunmak; hizmet, ikram ve sabretmektir.
6. Yaptığını tam ve sağlam yapması:
Şüphesiz kaliteli iş kaliteli insandan çıkar. Kaliteli insan da kaliteli öğretim ve kaliteli eğitimle elde edilir. İslâm’da buna ihsan denir. İslâm ihsana yani her işi tam ve sağlam yapmaya çok önem vermiştir. İhsan, İslâm ıstılahında üç manada kullanılmıştır:
a) İyi, tam ve sağlam yapmak
b) İyilik yapmak,
c) Allah’ı görürcesine Allah’a kulluk etmek.
İyi, tam ve sağlam yapma konusunda Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz Allah, her şeyde ihsanı (iyi yapmayı) yazmış (farz kılmış)tır. O halde siz öldürdüğünüz vakit, öldürmeyi iyi yapın. Kestiğiniz zaman da kesmeyi iyi yapın. Her biriniz bıçağını bilesin, kestiği hayvanı rahat ettirsin!” (Müslim, Sayd, 57; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 12.)
Allah Teâlâ, ihsan sahibi muhsinlerle beraber olduğunu yani onlara yardım edip başarılı kıldığını şu âyette bildirmiştir:
“Şüphesiz ki Allah her halde ihsan erbâbiyle beraberdir.”
(Ankebût sûresi 29/69.)