ÇARE BULMAMIZ GEREKEN DERTLERİMİZ

Cehaletin çaresi, ilim ve irfan.

Fakirliğin çaresi, sistemli ve prensipli doğru çalışmak.

İhtilafın çaresi, farklı fikir sahiplerini var kabul edip icma üst kimliğinde buluşmak ve ölçüye sahip olmak.

1. Cehalete karşı topluma yön verecek olan insanları; insanı, çevreyi ve çareyi iyi okuyan, çözüm üreten ilim ve irfan sahibi insanlar vasıtasıyla öğretim ve eğitime almak.

“Şu 4 şey olursa din ve dünya dimdik ayakta durur:

a) Zenginler kendilerine ihsan edilenlerle cimrilik etmedikleri müddetçe

b) Cahiller bilmedikleri konularda kibirlenmedikleri müddetçe

c) Âlimler bildikleri ile amel ettikleri müddetçe

d) Fakirler âhiretlerini dünyaları karşılığında satmadıkları müddetçe”

Hz. Ali (r.a.)

Öğretim ve eğitime önce kendimizden, kendi kurumumuzdan ve kendi teşkilatımızdan başlamak gerekir.

“Cehâleti iş başında görmekten daha korkunç bir şey yoktur.”

Goethe

“İslâm şu 4 kişi yüzünden mahvolmuştur:

a) Bildikleri amel etmeyenler,

b) Bilmedikleri ile amel edenler,

c) Bilmediklerini öğrenmeyenler,

d) Bilmeye engel olanlar.”

Muhammed b. Fadl el-Belhî (ö. 319/931)

2. Fakirliğe karşı, fakirlere önce gönül tokluğunu salık vermek, zaruret ehline hemen yardım etmek sonra balık tutmayı öğretmek niyetiyle iş alanı veya iş gösterebilmek, ihtiyaç ehline iş bulmak ve iş sahiplerinin sahip olmalarını da temine çalışmaktır.

Sa’d b. Ebû Vakkâs (r.a.), Rasûlullah’ı (s.a.s.) şöyle buyururken işittim demiştir:

“Allah Teâlâ muttakî, gönlü zengin, kendi halinde işiyle ve ibadetiyle uğraşan kulunu sever.”

(Müslim, Zühd, 11.)

Takvâ, Hakk’a ve halka karşı yanlış yapmaktan korunmak, sorumluluk bilinciyle kılı kırk yarmaktır.

Gönül zenginliği veya gönül tokluğu, Allah’ın verdiği rızka râzı olmak, Allah’ın taksimine ve emirlerine teslim olmaktır.

Kendi halinde işiyle ve ibadetiyle uğraşmak da boş kalmaya ve şeytanın onu kullanmasına engel olur.

Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’un rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle dua ederdi:

“Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.”

(Müslim, Zikir, 72; Tirmizî, Deavât, 72; İbn Mâce, Dua, 2.)

Ebû Hureyre’nin (r.a.) rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.”

(Buhârî, Rikâk, 15; Müslim, Zekât, 130.)

“Gönül kimin elinden tutarsa, o kimse kirli arzuların çamuruna düşmez.”

Mevlânâ

“Şu 5 şey olmasaydı insanların hepsi sâlih olurdu:

a) Cehâlete râzı olmak,

b) Fazlalığa açgözlülük/tamahkârlık etmek,

c) Dünyaya haris olmak,

d) Amelinde riyakârlık,

e) Kendi görüşünü beğenmek.”

Hz. Ali (r.a.)

“Makamların en yükseği, fakirliğe sabretmektir.”

Bişr-i Hâfî (rh.a.)

“Fakirlik, ihtilallerin ve suçların anasıdır.”

Aristoteles

3. İhtilafa karşı, içe dönük önce üst kimlik icmada ve temel ölçüde birleşmelerini sağlayabilmek için temel ölçüyü bilmek, kaliteli kişilik sahibi kılmak, sorumluluk bilincini, ortak kurum duyarlılığını ve görevle ilgili gerekli bilgi ve beceriyi kazandırmak, teşkilata yönelik hemen öğretim ve eğitim faaliyetine başlamak, dışa dönük toplumun belli başlı konularda bilgi sahibi olmalarını temin için kültürel faaliyet düşüncesiyle sempozyumlar, paneller ve konferanslar düzenlemek.

İcma, Müslümanlar için üst kimliktir. İslâm’ın ortaya koyduğu haramlar ve helaller en üst seviyedir.

İnsanlık zirveye ulaştığı zaman İslâm’ın belirlediği bu helal-haram seviyesine ulaşabilir.

İşte bu seviye, Müslümanlar için bir nimettir. Bu nimetin kıymetini bilmek ve hayatı, uygulamaları bu ilâhî süzgeçten geçirmek gerekir.

Allah, bizi itikâdî, ahlâkî ve amelî helal-haram ölçüsü ile hesaba çekecektir.

Ölçüyü kavrayan daima gelişir; ölçüyü kavramayan daima değişir.

Yanılanın ölçüsü yanılır, yanılmayanın ölçüsü yanılmaz.

Yanılmayan Allah Teâlâ, eseri Kur’ân-ı Kerîm; Allah’ın ve Allah’ın emriyle Cibrîl’in öğretip eğittiği ve yanılmaktan koruduğu Hz. Peygamber’dir.

Ölçüler şunlardır:

1. Ölçü bilgi: İslâm=Kitap+Sünnet: Vahiy.

Kur’ân-ı Kerîm’den ve Hadîs-i Şerîflerden çıkarılan iki ölçü/usûl vardır:

a) Usûliddîn: İtikâdî konuları doğru anlamanın ölçüsüdür.

b) Usûl-i Fıkıh: Amelî konuları doğru anlamanın ölçüsüdür.

2. Ölçü insan: Hatadan korunmuş olan Hz. Peygamberdir.

3. Ölçü hareket: Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hadîs-i Şerîflerde belirtilen peygamberlerin Tevhid Hareketi.

4. Ölçü toplum: Hz. Peygamber (s.a.s.)’in yetiştirdiği ve risâlet güneşine nisbetle yıldızlar gibi olan Ashâb-ı Kirâmdır.

1. Ölçü bilgi: İslâm=Kitap+Sünnet: Vahiy.

Ölçü bilgi olan vahiyden yani Kur’ân-ı Kerîm’den ve Hadîs-i Şerîflerden çıkarılan usuliddin ve usul-i fıkıh; özelde Müslümanlar, genelde tüm insanlar için itikatları, fikirleri, faaliyetleri, oluşumları anlamanın ölçüsüdür.

2. Ölçü insan: Hatadan korunmuş olan Hz. Peygamber.

İnsan yetiştirmek isteyenin ölçü alacağı insan, peygamberdir. Bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) ise bütün peygamberlerin özellikleriyle donanmış olduğundan diğer peygamberlere önceliklidir.

H3. Ölçü hareket: Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hadîs-i Şerîflerde belirtilen peygamberlerin Tevhid Hareketi.

Fıkıh usulünde “bizden öncekilerin şeriatı”nın (şer’u men kablena) delil oluşu şöyle anlatılır:

“Bizden öncekilerin şerîatleri bizim şerîatimiz gibidir, Allah Kur’ân-ı Kerîm’inde, Peygamberimiz Hadîs-i Şerîflerinde anlatmışsa.”

Buna göre, herkes içinde bulunduğu şartları dikkate almalı ve “hükümleri şartlar belirler” prensibi gereğince kendi şartları hangi peygamber veya sahabînin şartlarına benziyorsa o peygamberi veya o sahâbîyi örnek almalıdır.

4. Ölçü toplum: Hz. Peygamber (s.a.s.)’in yetiştirdiği ve risâlet güneşine nisbetle yıldızlar gibi olan Ashâb-ı Kirâm.

İslâm toplumu yetiştirmek isteyen, Ashâb-ı Kiramın icmâını ölçü alacak ve icmâda birleşecektir. Öte yandan, ortak paydaların ifadesi olan icmâya muhalefet etmemek ve esasa dair hilaftan kaçınmak şartıyla farklı düşünüp farklı hareket edilebilir. İtikâdî ve amelî İslâm mezheplerinin rahmet olan farklılıkları gibi.