1. Her duyulana hemen inanmamak, belki araştırmak ve sorumlu olanı da dinlemek
Bu konularda Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Kişinin her duyduğunu söylemesi (veya nakletmesi) kişiye yalan olarak yeter.”
(Müslim, Mukaddime, 5.)
Hz. Peygamber, Hz. Ali’yi Yemen’e kâdî olarak tayin edince:
“İki kişi sana hüküm için müracaat ettiklerinde diğerinin konuşmasını dinlemeden birincisinin lehine hüküm verme ki, nasıl hüküm vereceğini (öbürünü dinledikten sonra) anlayacaksın” buyurdu.
(Tirmizî, Ahkâm, 5; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 143, 150. )
Bu hadîs-i şerîf iki kişi arasında hüküm verecek herkes için bir ölçüdür. Herhangi birisi hakkında bir şey iddia edene karşı diğer tarafı dinlemeden sana, sen haklısın diyemem deyip mutlaka iki tarafı dinleme yoluna gitmelidir.
2. Peşin fikirli ve peşin hükümlü olmamak
Bu bir bakıma sû-i zandır ki bu da haramdır. Her duyulanı hemen kabul etmek de reddetmek de bir bakıma yanlıştır. Hüküm vermek için araştırmak gerekir. Söylenen kişi iyi insan ise onun hakkında bize gereken, hüsn-i zan etmek, sû-i zan etmemektir. Zira hüsn-i zanda yanılmak sû-i zanda yanılmaktan daha doğrudur.
Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.”
(Hucurât sûresi 49/12.)
Müslüman herhangi bir konuda herhangi bir kimse hakkında delil olmadan hüküm vermesi doğru değildir. Delil olmadan hükmederse zan ile hükmetmiş olur ki işte bundan Allah Teâlâ yasaklamaktadır. Zira bunların çoğunda hata eder. Zannın bütününden sakınılması ise en salim olan yoldur. Zandan sakınılmasının bir sebebi de netice itibariyle yalan olmasıdır ki işte bunu da Hz. Peygamber (s.a.s.) şu hadîs-i şerîflerinde yasaklamıştır:
“Zandan sakının. Çünkü zan sözlerin en yalan olanıdır.” (Buhârî, Vesâyâ, 8, Nikâh, 45, Freâiz, 2, Edeb, 57, 58; Müslim, Birr, 28; Tirmizî, Birr, 56.)
Zan hakikati ifade etmez. Hakikati ifade etmeyince onunla hükmedilmez. O ancak yanlış olur, yalan olur. Bir kimse Allah’ın uyarısına ve Hz. Peygamber’in yasaklamasına önem veriyorum diyorsa delil olmadan hiçbir kimse hakkında hüküm veremez. Delil, o anlayışı veya davranışı kesin olarak Allah ve Rasûlü yasaklamış olmasıdır. Allah Teâlâ kâfirleri kınama sadedinde şöyle buyurmuştur:
“Onlar ancak zanna ve nefislerin arzu ettiği şeylere uyarlar.”
(Necm sûresi 53/23.)
Âyet ve hadislerde kınanan ve yasaklanan zan, sû-i zanla ilgilidir. Müslümanlarla ilgili daima hüsn-i zan etmelidir. Güvenmek ayrı bir konu, herhangi bir insana delil olmadan sû-i zan etmek ayrı bir konudur. Onunla iş yapmak, dayanışma içine girebilmek, ona idare işini havale etmek ve ona bir sırrı emanet etmek v.s. gibi konularda elbette hemen hüsn-i zan etmek de yanlış hemen ona sû-i zan etmek de yanlıştır.
“Basîretin başı “acaba!”dır.
II. Abdulhamid