Türklerin, Selçuklu dönemini temsil eden Ulu Cami Selçuklu hükümdarı 1.Alâeddin Keykubat tarafından, Konya ve Niğde de yapılan Camileri bitirdikten 1 yıl sonra 1224 yılında Mimar Yakup Bin Ebubekir El Benna El-Malati’ye yaptırılmıştır.
Büyük Selçuklu Camilerinden özellikle Zevvare Mescidi dikkate alınarak 36.44x57.22 m. dikdörtgen planlı olup, bir avlunun dört yanına birer eyvanla yer alan medrese planlı camii şeması uygulanmıştır. 1247 yılında yeniden tamir görmüş olup bu tamiratlar, 1515 yılında Memluklular, 1649 yılında Osmanlılar, 1903–1966 ve 2007 yıllarında ise Vakıflar Genel Müdürlüğünce tekrar onarıma alınmıştır.
Caminin cephelerinde, büyük olasılıkla sonradan eklenmiş olan birbirlerinden farklı boyutlarda dikdörtgen kesitli 24 payanda bulunmaktadır. Doğu ve batı cephelerinde daha küçük ölçüdeki dikdörtgen payandaların orijinal olduğu sanılmaktadır. Giriş kapısına dört basamaklı bir merdivenle ulaşılmaktadır. Ayrıca kıble ve yan kısımlarda iki kapısı daha bulunan Ulu cami, Portal taş işçiliğinin zengin örneklerini sergilemektedir. Burada üçgen, dikdörtgen, altıgen, düğüm, zikzak, yıldızlar, daire ve yarım daireler, kıvrık dallar, rumiler, pal metler ve çiçek motifleri görülmektedir. Mihrap önündeki eyvanın ve kemerlerin üzerinde kabartma rumiler dikkati çekmektedir. Harimin üç cephesi sağır duvarlı olup, kuzeydeki kay sâriye ile ortak duvarın doğusunda dört, batıda bir mazgal tipi pencere içerisini aydınlatmaktadır. Ayıca kubbenin sekizgen kasnağında da basık kemerli yedi pencere bulunmaktadır. Mihrap önündeki mekânın kemerlerinde firuze renkte sırlı çiniler görülmektedir. Kubbeyi taşıyan tromplarda ise tuğladan zikzak, baklava motifleri bulunmaktadır. Kubbe kasnağında ise zencerek motifleri ile oluşturulmuş bir yazı frizi dikkati çekmektedir. Kubbenin içerisi firuze ve patlıcan moru çini mozaikler ve Mührü Süleyman motifi ile bezenmiştir. Eyvan kemerinde ise iç içe altıgenler ve on kollu yıldızların oluşturduğu çini mozaikler görülmektedir. Ayrıca eyvan tonozu baklava, kıvrık dal, baklava ve Rumilerle bezenmiş bir kufi yazı ile çepeçevre kuşatılmıştır. Bu bölümün batısında, ikinci sahnın köşesinde kare kaideli, dıştan silindirik gövdeli, tek şerefeli minare bulunmaktadır. Minarenin basık kemerli kapısı harime açılmaktadır.
Güneydoğudaki ilk sahnın ortasında sivri kemerli küçük bir kare mekân bulunmaktadır. Bu bölümle ilgili olarak bazı araştırmacılar hünkâr mahfili olduğunu ileri sürmüşlerdir Kaysâriyenin güney duvarına ayrı bir yuvarlak nişli mihrap yerleştirilmiştir. Üzerinde iki lale motifinin bulunması o dönem için oldukça ilgi çekicidir. Dönemin yazı ustası Ahmet bin Yakup tarafından tavanına nesih bir ayet işlenmiş olup, koyu kahverengi parlak çini mozaiklerle süslenmektedir. Minberi halen Ankara Etnografya müzesindedir. Kitabesi ise Malatya müzesindedir.