Ben ceddim İbrahim’in duası, kardeşim İsa’nın müjdesi ve annemin rüyasıyım.
Hadisi Şerif
Bakara suresi 129.ayette anlatıldığı üzere Hz. İbrahim ve büyük oğlu Hz. İsmail Kâbe’nin inşaatını tamamladıktan sonra bir nevi açılış duası yaparlar ve şöyle derler; ‘’ Ey rabbimiz, onlara (Mekke halkına) senin ayetlerini kendilerine okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek ve onların nefislerini kötülükten iyiliğe çevirerek temizleyecek bir peygamber gönder.’’ Hz.İbahim’in doğumu milattan önce 2000’li yıllar diye bilinir. Bu duadan 1900 yıl kadar sonra Hz.İsa ‘’benden sonra adı Ahmed olacak biri gelecek (Saf suresi,6) diye hz.İbrahimin dileğinin gerçekleşmek üzere olduğunu haber vermişti. Ayrıca buradan şunu da anlıyoruz ki bazı dualar öyle şıp diye kabul edilip yerine gelmez. Peygamber duası bile olsa Allah ne zaman uygun görürse o zaman dileği kabul eder veya hiç etmez. Çünkü dua bir dilekçedir. Allah katında uygun görülürse işleme konulur. Yukarıdaki hadiste geçen ben ceddim İbrahim’in duasıyım sözünden anlıyoruz ki hz.Muhammed hz.İbrahimin (aleyhuma selam) bir dileğiydi. Bazı anlatılara göre hz.İbrahim Mekke (Kur’andaki adıyla Bekke) vadisine Allah’ın evinin yeniden inşasından sonra artık geldimi gitmeyecek bir resul, önderin gelmesini kendi soyu dahil herkesin ona itaat etmesini dilemişti. O yüzden Buhari’de geçen bir hadise göre Tevratta Yahudiler yani hz.İshak soyundan olanlar peygamberimizi Mutevekkil sıfatıyla baştan beri tanıyorlardı. Rabiülevvel ayının peygamberimizin doğum ayı olması sebebiyle biraz kandil gecelerinin tarihinden bahsedelim. Kandil isim olarak lamba demektir. Osmanlı döneminde 2.Selim devrinden başlamak üzere mübarek gecelerde kandilli mahyalar yapıldığından bu gecelerin ismi sadece Türkiye’de kandil gecesi diye bilinir. Kandil gecelerinin bugünkü haliyle camilerde kutlanması geleneği ise ilk olarak Fatimi ve Osmanlı devletlerinde başlamıştı. Öncelikle Kadir gecesinden bahsedelim. Bakara suresi 185.ayette’de Kuranı kerimin kadir gecesinde indirildiği beyan edilir. Buhari’nin fadlu leyletul kadir babında Allah resulu Kadir gecesinin Ramazanın son on gününde olduğunu ama bunlardan hangisinin olduğunun kendisine unutturulduğunu söyler. O yüzden hz.Aişe (r.anha) dan gelen bir rivayete göre kendisine Kadir gecesini yakalama ihtimali için Allahtan sürekli af dile, dediği nakledilir. Beraat gecesi ise Türkçesiyle yükümlülükten kurtulmak demektir. Şaban ayının on beşinci gecesinde Müslümanlar af ve mağfiret ile günahlardan beraat edeceklerini umduklarından bu geceye beraat denilmiştir. Hz.Peygamber bu geceyi hakkıyla geçirenin günahları Kelb kabilesinin kıllarının adedince (çokluk belirtmek için kullanılmış bir ifade) mağfiret yağacağını buyurmuştur. Bazı alimler Duhan suresi 44.ayetin bu geceden bahsettiği yorumunu yapmışlarsa da (O gecede her hikmetli buyuruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır) aslında bu ayet daha çok Kadir gecesiyle bağlantılıdır. Beraat gecesi kılınan uzun namaz, salatul hayr adında bir namaz kılınır. Bu namaz hakkında birkaç zayıf rivayet İmam gazalinin ihya eserinde geçer. Ama gerçekte bu namaz miladi 1010 yılında Kudüste ilk olarak ortaya çıktığı bilinir ve Mescidi Aksada mağfiret bol olsun diye kılınmış fakat zamanla halk arasında bunun bir sünnet olduğu kanısı oluşmuştur. Regaip ve Mirac kandilleri hakkında özellikle tasavvufi kaynaklarda hz.Peygamberin Regaip gecesi ana rahmine düştüğü ifadeleri yer alır. Regaip namazıyla ilgili Mekkeli Abdullah bin Cehdam adlı sufi bir zatın bir tek rivayeti vardır. Regaip gecesi kutlamaları ise ilk defa 1050 yılından sonra Kudüste ve az bir zaman sonrada Bağdatta başlamıştır. Mevlid kandili ise doğum hakkındadır. Mevlid doğuş, veled (çocuk) valide (anne) hep aynı kökten gelirler. Abbasi dönemide kadar günümüzdekine benzer bir kutlama örneğine rastlanmamasına karşın hicretten üçyüz elli yıl kadar sonra ilk defa Mısırdaki Fatimi devletinde kutlanmıştır. Eyyübiler döneminde bir çok tören ve bayram kaldırılmasına karşın özellikle Erbil atabeyi Begteginli Muzaferuddin Kökböri zamanında Mevlid kandili büyük törenlerle yeniden kutlanmaya başlanmıştır. Kökbörinin farkı Fatimiler zamanında kandil sadece devlet erkanı arasında kutlanırken o halkında kutlamasına destek olmuştur. Müslim, Ebu Davud ve Ahmed b.Hanbel’de geçen bir rivayete göre efendimiz, Ben bugün dünyaya geldim, şükür için oruç tutuyorum, diye buyurmuşlardır. Şüphesiz bize bu dinin ve bu Kur’anın ulaşmasına vesile olan, adeta onun için çırpınan peygamberimiz için ne yapılsa azdır. Yıl içinde bir gece onun viladetini kutlamak belki yine azdır. Mesela Tevbe suresi 128.ayette ‘’ Gerçekten size öyle bir peygamber geldi ki sizin bir sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir çünkü o size çok düşkündür. Müminlere karşı çok merhametli ve şefkatlidir’’ diye buyurur. Ne şekilde gelmiş olsa bile bugün evcil hayvanlarının doğum günlerini bile nice israfla kutlayan veya daha nice acuzelikler yapan insanların olduğu bir dünyada Allahı ve peygamber efendimizi anmak, zikretmek adına kutlanan mevlid kandili ve diğer kandiller birer devrimdir.
Bâki selam ile