15.11.2020, 19:52

Dersim Ve Seyyid Rıza Olayı

Not: Dönemin Başbakanı R. Tayip Erdoğan'ın Mecliste Dersim konusunu gündeme getirmesi üzerine Anadolu Gençlik Dergisinde Dersim olayını anlattığım eski bir yazım... -

Dersim olayı belki de cumhuriyet tarihimizin en kanlı ve yüz karası olayıdır. Maalesef, insanlar rejimden korktuklarından bu olayı yeterince gündeme getirmemişlerdir. Bazıları da bu olayı bir Kürt veya Alevi isyanı olarak değerlendirdiklerinden zaten mesafeli davranmışlardır. Şimdi artık kirli çamaşırlarımızı temizleme vakti geldi. Bu olayı sadece bir Alevi veya Kürt meselesi değil bir insanlık dramı olarak da ele almamız gerekmektedir.

Konuya girmeden önce Cumhuriyetin ilanından Dersim isyanına kadar meydana gelen Kürt isyanların bir listesini de vermemiz olayı daha iyi yorumlamamızı sağlayacaktır:

Şeyh Said İsyanı: 13 Şubat – 31 Mayıs 1925

Raçkotan ve Raman Tedip Harekatı 9-12 Ağustos 1925

Sason Ayaklanmaları: 1925-1937

l. Ağrı Ayaklanması: 16 Mayıs-17 Haziran 1926

Koçuşağı Ayaklanması: 7 Ekim – 30 Kasım 1926

Mutki Ayaklanması: 26 Mayıs – 25 Ağustos 1927

ll. Ağrı Harekatı 13-20 Eylül 1927

Bicar Tenkil arekatı 7 Ekim 1927 – 17 Kasım 1926

Asi Resul Ayaklanması: 22 Mayıs 1929-3 Ağustos 1929

Tendürük Harekatı 14 – 27 Eylül 1929

Savur Tenkil Harekatı 26 Mayıs 1930 – 9 Haziran 1930

Zeylan Ayaklanması: 20 Haziran 1930- Eylül başı 1930

Oramar Ayaklanması 16 Temmuz 1930 – 10 Ekim 1930

lll. Ağrı Harekatı 7-14 Eylül 1930

Pülümür Harekatı 8 Ekim 1930 – 14 Kasım 1930

Dersim İsyanı: 1937-1938

Dersim Ve Seyyid Rıza Olayı

Yıllarca Dersim isyanı bir çok mahfiller tarafından kullanılmıştır. Alevi vatandaşlarımıza bu katliamın Sünnilerce Alevilere yönelik bir saldırısı olarak anlatılmış, maalesef sistem bir taşla bir çok kuş vurmuş, Alevi-Sünni ayrımını körüklemiştir. Hâlbuki Dersimdeki katliamı yapan Sünniler değil, laik Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Buradaki asıl sıkıntı Sünnilerin bu olayda yeterince fikirlerini beyan etmemiş olmaları, onları zımmen karşı grubun içine itmektedir. Bu, bir anlamda rejimin baskılarından korkma olarak nitelenebilir. Fakat başka bir açıdan ülkedeki bölünmüşlükten de kaynaklanabilir. Yani Alevilere yapılan bir haksızlığa karşı lakayıt ve nemelazımcılıktır. Bu tavır, Alevilerin Sünnilere karşı bir küskünlük yaşamalarına yol açmış, aradaki ihtilafı derinleştirmiş ve belki de Alevilerin sol propagandaların etkisine girmelerine yol açmıştır. Bu nedenle, bu olayı çözme ve gerekirse gündeme getirerek devletin hatasını kabul etmesini sağlama misyonu Sünni geçinen kişilerin omzuna düşmektedir. Biz, sadece bize yapılan haksızlıkları değil, başkalarına da yapılan haksızlıkları haykırmakla yükümlüyüz.

Türkiye’de yayılma alanı yaratmaya çalışan sol hareketler, Alevilerin bu terk edilmişlik ve dışlanmışlık duygularından yararlanarak onları kendilerinin doğal bir müttefiki haline getirmeye çalışmış, bir süre sonra Aleviler arasında farklı bir Alevilik yayılmaya başlanmıştır. Yani Ali’siz bir Alevilik’tir bu…. Ali’nin sevdiğini sevmeyen bir Aleviliktir. Bu yeni trentte Sünnilerin Alevileri dışlamaları da etkili olmuştur. Her ne kadar devlet laik olsa da din diye sunduğu bir anlamda içi boşaltılmış Sünnilik olmuştur. Örgütlenmiş ve kurumsallaşmış dini hareketlerin temel içeriği Sünni gelenek olmuştur. Aleviler, kendilerini devletten dışlanmışlık içinde görmüş, devlette temsil edilmemeleri sonucu radikalleşmeye ve yer altına kaymaya neden olmuşlardır. Zamanla, Alevilik bilimsel ve ilmi bir dayanaktan yoksun olarak tamamen gelenek ve hurafelerle örülmeye başlanmıştır.

Burada Türkiye’deki Aleviliğin yapısı da aslında sorgulanmalıdır. Bu da ayrı bir yazı ve araştırma konusunu teşkil eder.

Alevilerin tenkilini sağlayan parti CHP olmasına rağmen, yıllarca Aleviler CHP’nin bir oy deposu haline gelmiştir. Buna bazıları “Celladına Aşık” olma psikolojisiyle açıklamaya çalışmalarına rağmen bu beklide Alevilerin mevcut partilerin milli ve dini söylemlerinden ürkerek nispeten laik olan chp’ye yönelmelerine neden olmuştur. Bu tavır bile aslında Sünnilerin yüzyıllarca Alevileri dışlamaları ve ihmal etmelerinden kaynaklanmaktadır. Sünnilerin tekrar Alevileri kucaklamalarının vakti geldi de geçti artık…

ll. Mahmut’a kadar devlette Bektaşiler aracılığıyla temsil edilen aleviler, ll. Mahmut’un Bektaşi tarikatını yasaklaması üzerine temsilcisiz kaldılar ve bir anlamda kendi dini örgütlerinden mahrum bir şekle düştüler. Bu durum, onların dini kimliklerinden uzaklaşmalarına ve marjinal sol örgütlerin etkilerine açık bir hale gelmelerine neden olmuştur.

DERSİM İSYANI VE KATLİAMI

Bundan birkaç yıl önce Dersim üzerinde kalem oynatmak yürek isterken, bir dil sürçmesi bu konunun yeniden tartışmaya yol açmış, bir anlamda hayırlı olmuştur.

Dersim, Tunceli’nin eski adıdır. Cumhuriyet döneminde bir çok şehrin veya köyün ismi değiştirilirken Dersim de bundan nasibini almış, yerine hiçbir anlam ve kimlik taşımayan Tunceli ismi konulmuştur. Bence Dersim olayı araştırılmadan önce Tunceli’ye eski ismi iade edilerek bu konudaki samimiyet sınavı verilmelidir.

Dersim bölgesi oldukça dağlık ve zapt edilmesi zordur. Bu bölgenin ele geçirilmesi ve devlet denetimine alınması genç devlet için bir otorite ve hakimiyet sınavı niteliğini taşır. Bu bölgede güç kullanılmadığı zaman, devlet zaafiyetler taşıyacak ve ülkenin gerçek hakimi olamayacaktır. Cumhuriyeti kuran kadronun asker kökenli olması, tüm toplumsal olaylara ve sorunlara askeri bir yaklaşımla yaklaşmalarına neden olmaktadır. Olayların toplumsal ve sosyal nedenleri yerine asıp kesmekle (yani en iyi bildikleri yöntemle) çözüm getirmekte, bir modern Kuyucu Murat Paşa olmaktadırlar.

Olayı bilmeyenler, Dersim bölgesinde çıkan bir isyanı devletin bastırdığını düşünmektedirler. Fakat, olaylar iyi incelendiğinde 1926 yılından beri devletin bu bölge ile ilgili çalışmalar yaptığı ve raporlar hazırlattığı görülmektedir. Yani devlet sistemli olarak böyle bir olayı hazırlamakla meşguldur. Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey’in 2 Şubat 1926 yılında hazırladığı rapor da bu doğrultudadır. O, Dersimi Cumhuriyet için bir çıban olarak nitelemektedir. Bunun üzerine bir genel müfettişlik kurulmuş, ilk genel müfettiş Doktor İbrahim Tali Öngören Dersim’i adım adım dolaşmıştır.

1931 yılında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın dersimle ilgili hazırladığı rapor da özetle şöyledir: “Dersim’in kurtarılması için devletin tam tedbir alması, aşiret sistemini yıkmasıdır.” Şeklindedir. 1936 yılında Dersim üzerine alınması gereken önlemlerle ilgili hazırlanan bir rapor da şöyle söylemektedir.

1. Silahların toplanması

2. Reislerin ve ailelerinin uzağa, batı illerine sürülerek, reislik sisteminin kaldırılması

3. Mahkumların yakalanması

4. Askere gitmeyenlerin askere alınması

5. Kuzey Dersim halkının batı bölgesine nakli

6. Dağınık ve münferit evlerin yakılması

7. Geçit ve boğazlarda bulunan köylerin yakılıp yıkılması

8. Dersim de okulların açılması ve bu okullarda Türkçe öğretilerek onlara Türklüğün aşılanması.

9. Bölgede yol yapımına ağırlık verilmesi ve ticaretin yaygınlaştırılması.

Bölgenin Aşiret Yapısı:

Bölgedeki aşiretler Doğu ve Batı Dersim olarak ikiye ayrılmıştır.

Doğu Dersim Aşiretleri Şunlardır:

Demanan Aşireti

Alan Aşireti

Şadıllı Aşireti

Kureyşan Aşireti

Haydaran Aşireti

Arılı Aşireti

Batı Dersim Aşiretleri de Şunlardır:

Kırgın Aşireti (Şatoğulları, Garipoğulları, Mirveyisler)

Baht Uşağı (Rotmari, Bahtiyari)

Karaballı Uşağı (Lolanlı, Ateş Uşağı, Kangolar, Ali Kegolar, Tavuklu Kegolar, Gedikler Uşağı)

Yukarı Karaballı (Kandanlı, Karaballı)

Şam Uşağı (Küçükler, Zekeriyalar)

Abbas Uşağı (Aşağı Abbas Uşağı, Yukarı Abbas Uşağı)

Pilvank Uşağı (Halefanlı, Ziyanlı)

Koç Uşağı (Koçlar, Seyithanlar, Resik Uşağı, Gedikler, İsmailler)

Beyt Uşağı (Süleyman, Molla Mehmet, Sol Hasanlı)

Ferhat Uşağı (Alişer Oğulları, Zangolar, Küçük Aliler, Sorpiyanlı Diyap, Kahraman)

Bezger Uşağı (Han, Söğütlü, Topuzlar)

Maksut Uşağı (Aşitler, Ferhat, Holik, Taş Yüzbek, Laçin, Söylemezler, Han Oğulları)

Kalan Uşağı (Keçeli, Bal Uşağı, Pirim, Abbas, Kır Uşağı)

Aslan Uşağı (Çolaklar, Kozşucalar, Pulurlu Seyit Aliler, Gedikli Hüseyinler)

Laçin Uşağı

Kango Uşağı

Bu arada düşünülen hareket için yasal hazırlıklar da yapılmıştır. 14 Haziran 1934 yılında kabule edilen 2510 nolu iskan kanunu ile “ana dili Türkçe olmayanların zorunlu iskana tabi tutularak” diğer nüfus arasında eritilmesi kararlaştırılmıştır. 1935 yılında da Dersim isminin Tunceli olarak değiştirilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca aynı kanunun 33. maddesine de bölgedeki vali ve komutana idam hükümlerini infaz etme yetkisi verildi.

Katliamlar ve İdamlar

Yasal hazırlıklar bittikten sonra adım adım harekat başladı. Önce Dersim’in iç kesimlerine girilmesini sağlamak için beton köprüler yapılmaya başlandı. Devlet, harekat için uygun zamanı beklemeye başladı.

Devlet kaynakları Dersim isyanını 26 Nisan 1937 yılında 80-100 kadar eşkiyanın bölgedeki karakola (Sin ve Kahmut) saldırması ile başladığı belirtilmektedir. Fakat bölge kaynakları olayı farklı bir şekilde vermektedir. Onlara göre; “Silah toplamak bahanesi ile Yusufan aşiretine gelen askerler buradaki bir kıza tecavüz etmiş, bunu duyan aşiret reisinin oğlu Fındıkan, askerlere saldırarak bölgeden çıkartmıştır. Ayrıca, Seyit Rıza’nın oğlu Bra İbrahim’in Kurmay Şevket tarafından tuzağa çekilerek öldürülmesi ve Seyit Rıza’nın katilleri istemek için Sin köyünü kuşatması” üzerine isyanın ilk kıvılcımı atılmış olundu. Bu olay, neden Sin karakolunun basıldığını göstermektedir.

Olayların büyümesi üzerine 4 Mayıs 1937 yılında Bakanlar kurulu bölgede tenkil harekatına karar verir. 12 Mayıs 1937 yılından itibaren bölgede büyük bir harekat başladı. Devlet, bir daha bölgede böyle bir olayın yaşanmaması için isyana katılsın veya katılmasın her kesi cezalandırıyor, köyleri yakıyordu. Kan gövdeyi götürüyordu. Silahsız masum insanlar katlediliyordu. Sanki kendi vatandaşları değil de düşman bir ülke ve düşman insanlara karşı savaşılıyordu.

Seyit Rıza, büyük bir direniş gösterdi. Bölgeyi iyi bilmeleri onun için bir avantajdı. Bu sırada Erzincan Valisi aracılığıyla kendisine haber gönderildi. Devletin isteklerini kabul ettiğini bu nedenle Erzincan’a gelerek görüşme yapması istendi. Buna kanan Seyit Rıza Erzurum’a gelince yakalandı.

Seyit Rıza’nın alelacele idamını sağlamak için Ankara’dan İhsan Sabri Çağlayangil gönderildi. İhsan Sabri Çağlayangil, tamamen hukuka aykırı bir şekilde alelacele Seyit Rıza ve 11 arkadaşını 18 Kasım 1937 yılında Elazığı’ın Buğday meydanında idam ettirdi.

Seyit Rıza’nın idama giderken söylediği söz tarihe kazınacaktır. “Evlatı Kerbelayık. Yazıktır, Günahtır”

---------------------------------

Kaynaklar

Hıdır Göktaş, Kürtler, isyan-tenkil, alan yayıncılık.

Cemal Kutay, Sohbetler, Haziran 1971

İhsan Sabri Çağlayangil, Hatıralar

M. Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi

Nuri Dersimi, Dersim Tarihi, Eylem Yayınları

Reşat Hallı, Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar

Yorumlar (0)
5
kısa süreli hafif yoğunluklu yağmur
Namaz Vakti 18 Ocak 2025
İmsak 06:49
Güneş 08:21
Öğle 13:10
İkindi 15:29
Akşam 17:49
Yatsı 19:16
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 19 51
2. Fenerbahçe 18 42
3. Samsunspor 18 36
4. Göztepe 18 31
5. Eyüpspor 18 30
6. Beşiktaş 18 30
7. Başakşehir 18 26
8. Gaziantep FK 18 25
9. Rizespor 18 24
10. Trabzonspor 18 22
11. Alanyaspor 18 22
12. Kasımpasa 18 21
13. Antalyaspor 18 21
14. Konyaspor 18 20
15. Sivasspor 18 20
16. Kayserispor 18 16
17. Bodrumspor 18 15
18. Hatayspor 19 10
19. A.Demirspor 18 5
Takımlar O P
1. Kocaelispor 19 41
2. Karagümrük 19 34
3. Bandırmaspor 19 34
4. Ankaragücü 20 30
5. Erzurumspor 19 30
6. Ahlatçı Çorum FK 19 29
7. Amed Sportif 19 29
8. Boluspor 19 28
9. İstanbulspor 19 27
10. Pendikspor 19 27
11. Keçiörengücü 19 27
12. Gençlerbirliği 19 27
13. Ümraniye 19 26
14. Manisa FK 19 26
15. Igdir FK 19 25
16. Şanlıurfaspor 20 25
17. Esenler Erokspor 19 23
18. Sakaryaspor 19 23
19. Adanaspor 19 15
20. Yeni Malatyaspor 19 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 20 47
2. Arsenal 21 43
3. Nottingham Forest 21 41
4. Newcastle 21 38
5. Chelsea 21 37
6. M.City 21 35
7. Aston Villa 21 35
8. Bournemouth 21 34
9. Brighton 21 31
10. Fulham 21 30
11. Brentford 21 28
12. M. United 21 26
13. West Ham United 21 26
14. Tottenham 21 24
15. Crystal Palace 21 24
16. Everton 20 17
17. Wolves 21 16
18. Ipswich Town 21 16
19. Leicester City 21 14
20. Southampton 21 6
Takımlar O P
1. Atletico Madrid 19 44
2. Real Madrid 19 43
3. Barcelona 19 38
4. Athletic Bilbao 19 36
5. Villarreal 19 30
6. Mallorca 19 30
7. Real Sociedad 19 28
8. Girona 19 28
9. Rayo Vallecano 19 25
10. Real Betis 19 25
11. Osasuna 19 25
12. Celta Vigo 19 24
13. Sevilla 19 23
14. Las Palmas 19 22
15. Getafe 19 19
16. Leganes 19 19
17. Espanyol 20 19
18. Deportivo Alaves 19 17
19. Real Valladolid 20 15
20. Valencia 19 13
Günün Karikatürü Tümü