Konya’da Mevlana Hz.lerinin türbesini ziyaret edenler, türbenin hemen yanındaki Üçler Mezarlığında yatanlar için de Fatiha okumadan geçmezler. Eğer mezarlıktaki yatanların kimler olduğunu incelerlerse de orada ilginç bir mezar taşı ile karşılaşırlar: “Fransız asıllı Eva De Vitray Meyerovitch, Mevlevi Havva Hanım Ruhuna Fatiha” yazan bir mezar taşı.
Öldükten 9 yıl sonra yerine getirilen istek
Havva Hanım Mevlana Hz.lerine yakın olmak istemiş. Yıllarca Konya’ya gelip gitmiş. Yakınlığının öldükten sonra da devam etmesini istemiş ve isteği vefatından 9 yıl sonra gerçekleşmiş. 24 Temmuz 1999’da Paris'te vefat etmiş, 17 Aralık 2008'de Sultan Selim Camii'nde kılınan namazdan sonra Üçler Mezarlığı'na defnedilmiş.
Onu okuyan Müslüman olmaz mı?
Havva Hanım’ın ilginç ve örnek alınacak bir hayatı var. Mevlana Hz.lerini o kadar çok sevmiş ve onun yolunu öyle iyi kavramış ki, “Hiç insan Mevlana Hz.lerini okuduktan sonra Müslüman olmaz olur mu?” der. Havva Hanım bununla da kalmamış, aynı zamanda Mesnevi’yi Fransızcaya da çevirmiş.
Sorularının cevabını Muhammed İkbal veriyor
Kendisi bir Katolik. Kafasında bir sürü soruları olan bir Katolik. Sorularına cevap veremiyor din adamları. Onu günahkâr olmakla suçluyorlar. Eski bir dostu, Muhammed İkbal’in İslam’da Dinî Düşüncenin Yeniden İnşası kitabını hediye ediyor. Bu kitabı okuduktan sonra hiçbir şeyi inkâr etmeden Müslüman oluyor. “Ne Tevrat’ı inkar ediyordum ne de İncil’i. Sadece beni her zaman rahatsız etmiş olan hususları, konsillerin kararlarını, Allah’ın şu gibi veya bu gibi olduğuna karar vermek için Roma’da toplanmış o beylerin dogmalarını bir tarafa bırakıyordum.” diyor.
Mevlana Hz.lerini İkbal’in bu kitabıyla tanıyor. İslam’ı keşfetmek ona göre kaybedileni yeniden bulmak, ayrı düştüklerine tekrar kavuşmak. Müslüman olacağını rüyasında görüyor. Hatta Müslüman olduktan sonra alacağı ismi de yine rüyasında mezar taşının üzerinde görüyor.
Ben de bir kitapla tanıdım Havva Hanım’ı (Çok isterdim onunla, yaşarken tanışabilmeyi.): İslam’ın Güler Yüzü. Türkiye sevdalısı bir Fransız. Kendisi o kadar bizdenmiş ki İstanbul sokaklarında dolaşırken biri kendisini durdurup adres sorabiliyormuş. Kitaptan Eva de Vitrey Meyeroviç’in nasıl Havva olduğunu okuyoruz. Her zaman güncelliğini koruyan, “İslam’da birden fazla evlilik, kadının miras durumu, şahitliği, faiz… vs.” konularına da cevaplar var kitapta.
Hallac-ı Mansur’u yardıma çağıran Hıristiyan
İslam’ın Güler Yüzü’nde bir bölüm var. Havva Hanım Hıristiyan bir hocasından bahsediyor. Adı Louis Massignon (Lui Masinyon). İslamiyet’i çok iyi bilmesine rağmen Müslüman olmak nasip olmamış. Bir gün kendisini casus diye haksız yere hapse atmışlar ve idamına karar vermişler. Kurşuna dizilmeyi beklerken, yakın bir zaman önce ölen annesini ve hayat hikâyesini yazdığı Hallac-ı Mansur Hazretlerini düşünmüş ve yüksek sesle: “Hallac, kurtar beni!” demiş. Bu halini de şu cümlelerle anlatıyor: “O anda kendimi çok küçük ve Allah’ın kudreti karşısında bir çöl tilkisi gibi tir tir titrer hissettim.” İşte böyle bir durumda, çok kısa bir süre sonra hücresinin kapısı açılıyor ve kendisine serbest kaldığı söyleniyor.
İslam’ın Güler Yüzü Şule Yayınları tarafından basılmış. Bu isimlendirmede bir kompleks hissetmemek zor. Gülüyorsa İslam, ağlaya da bilir, kıza da bilir demek gibi..) Eva de Vitrey Meyeroviç’in bunun dışında Şule Yayınları’ndan çıkmış üç kitabı daha var: Duanın Ruhu, Güneşin Şarkısı, Mekke - İslam’ın Kutsal Şehri… (Kutsal şehir demek biraz fazla hıristiyanca, keşke ismi kutlu şehir, mübarek şehir diye düzeltilse yeni baskısında)