21.05.2021, 23:09

Şark’ın Hüzünlü Şehri: Kudüs-ü Şerif

“Ey Kudüs, ey hüzünler şehri

Ey gözlerinden kocaman yaşlar akan

Kim durduracak düşmanları

Üzerine çullanan, ey dinlerin incisi

Kim silecek kanları duvarlarından

İncil’i kim kurtaracak

Kim kurtaracak Kur’an’ı

Kim kurtaracak Mesih’i kendisini öldürenlerden

İnsanlığı kim kurtaracak

Ey Kudüs, ey şehrim

Ey Kudüs, ey sevgilim

Yarın, yarın çiçek açacak limon

Sevinecek yeşil sümbüller ve zeytin

Gözler gülecek

Geri dönecek göçmen güvercinler

Tertemiz yuvasına

Ve geri dönecek çocuklar oynamaya

Buluşacak babalarla oğullar

Süleyman Doğan

Ey memleketim

Ey barış ve bereket şehri” (Nizar Kabbani’nin “Kudüs” isimli şirinin son iki bölümü. Şiiri çevirisi ise İlyas Altuner’e ait).

“Kudüs belki de dünyanın tarihsel ve dini olarak Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların önem verdiği tek şehirdir. Kudüs şehri Arapça olarak El-Kuds veya Baitul-Maqdis (Soylu, Kutsal Mekân) olarak bilinir. Kudüs, Yavuz Sultan Selim’in fethiyle Kudüs-i Şerif adını alır.

Kudüs şairi merhum Nuri Pakdil’in:

“Tûr Dağını yaşa

Ki bilesin nerde Kudüs

Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum

Ayarlanmadan Kudüs’e

Boşuna vakit geçirirsin

Buz tutar

Gözün görmez olur

Gel

Anne ol

Çünkü anne

Bir çocuktan bir Kudüs yapar

Adam baba olunca

İçinde bir Kudüs canlanır

Yürü kardeşim

Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin” dizeleriyle Kudüs’u ruhumuza nakşediyor.

Yine Pakdil, “Kudüs sevilmeden insanlığa girilemez. Bizim eylemimizin evrenselliği ancak Kudüs’ten başlamaktadır. Kudüs, Peygamberimizin mucize coğrafyasıdır. Kudüs’ü bunun için çok düşünmeli, çok sevmeliyiz” diyor.

Kanuni Süleyman’ın Kudüs aşkı!

Osmanlı Devleti, Kudüs’te 400 yıl hüküm sürer ve bu kutsal şehir her Osmanlı padişahı devrinde devlet için büyük önem taşır. Kudüs’ün su sistemini Kanuni Sultan Süleyman getirmiştir. Sultan havuzları şeklindedir. Kanuni Sultan Süleyman, IV. Murat, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid Kudüs-i Şerif için pek çok hizmette bulunur. Sadece Kanuni Sultan Süleyman’ı örnek verecek olursam, şehrin surlarını yeniletir; Kubbetüs’s-Sahra’nın yer döşemesini, Kudüs kalesini, Mescid-i Aksa’nın surlarını ve kapılarını restore ettirir. Şehrin imarı için 40 milyon akçe vakfeder. Kudüs’te yaptırdığı eserlerden sadece çeşmelerin sayısı 18’dir.

Süleyman Doğan

Filistin’e damga vuran üç isim.

Filistin’e eser bırakan üç önemli isim öne çıkar. Süleyman Aleyhisselam, Hirodus ve Kanuni Sultan Süleyman’dır. Davut (as) kırk sene Kudüs’ü yönetir ve aynı şekilde oğlu Süleyman (as)’da kırk seni yönetir. Kabe ilk mescit. Rivayetlerde Mescidi Aksa ile Kabe’nin yapılışı arasında 40 yıl vardır. Kubbet-üs Sahra 689-691 yıllarında Abdülmelik bin Mervan tarafından yapılmıştır.

İbrahim mescidi: Minber Nurettin Zengi, Yasin Suresi Abdülhamit tarafında yaptırılmıştır. Mescidi Aksa dediğimiz coğrafi alan olarak 144 dönümlük bir yerdir. Kubbet-üs Sahra’nın maketi ise beş yıl önce Türkiye tarafından restore edilmiştir. Üzerine işlenmiş Yasin Suresi Abdülhamit tarafından yazdırılmıştır. Aksa içindeki yapılar için geneler olarak halk şayet taşlarda kurşun varsa Osmanlı yapısı, yoksa taştan ise Eyyubiler dönemi olarak bilinir.

Mahzun Şehir

Filistin diye mahzun bir coğrafya var.

Orada Kudüs var.

Peygamberlerin öyküsü var.

Çile var.

Meryem annemizin umudu, Hz. İsa’nın çilesi orada.

Hz. İbrahim’in evladı İsmail ile imtihanı burada.

Hz. Musa’nın mucizesi, Hz. Yakub’un gözyaşlarıyla suladığı topraklar burada.

Kudüs mahzun, gönüller yorgun.

Mescid-i Aksa ihtişamıyla güven ve umut saçıyor göğe.

Korkmayın, diyor.

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kokusu bu topraklarda. Hâlâ mucizenin esrarı var burada.

Kudüs, tüm peygamberleri çağırmış ve misafir etmiş bir belde.

Çoğunun doğduğu yer.

Hâlilürrahman ve Ebü'l enbiya Hz. İbrahim burada misafirdir. El- Halil’e gidip, İsrail askerinin izniyle Hz. İbrahim Camii’ne girdiğimizde aklımız başımıza gelir belki.

Kudüs, zalimleri anlatıyor, katilleri işaret ediyor. “Uyanın ve bir olun” diyor Kudüs!

Selahaddin gibi, Kudüs gibi bir ‘yâr’in hasretiyle yanan âşıklardan biriyim.

Bundan ötürü Kudüs’ün mahzun yüzü, artık zihnimden hiç silinmeyecek; nereye baksam Kudüs’ün kederli ufkunu, mahzun mabetlerini, yok edilmeye çalışılan hürriyetini göreceğim

Güçlü ülkeler, gündeme takılan veya gündemi takip eden değil, gündem oluşturup diğer ülkeleri arkasına takanlardır. Türkiye bu bağlamda özellikle son yıllarda gündem oluşturmaya çalışıyor. Siyasî, sosyal, akademik ve kültürel alanda İslam coğrafyasının yaşadığı sıkıntıları uluslararası düzeyde tartışmaya açan ve bunu dert bilen tek ülke Türkiye’dir. Tek Müslüman ülke elbette Türkiye değil ama ne yazık ki Türkiye’den başka da uluslararası platformlarda İslam dünyasının yaşadığı acıları konuşan, bu acılara çare olmaya çalışan, çözüm üretmek için risk alan başka bir Müslüman ülke yok gibidir.

Patrik Sophronius!

Müslümanların 636’daki Kudüs muhasarası şiddetlenince Patrik Sophronius, şehrin surlarından seslendi: “Şehri teslim etmek istiyoruz, ancak mü’minlerin emiri gelmeli.”

Hz. Ömer, şehre vardığında patrikle birlikte Hıristiyan ahali Şam kapısında kendisini karşıladı. Patrik köşeye çekilip ağlamaya başladı. Gönlü müteessir olan Hz Ömer, “Üzülme, rahat ol. Dünya dönektir; gün vardır lehinedir, gün vardır aleyhinedir” sözleriyle teselli etmek istediğinde Patrik Sophronius cevap verdi: “Saltanatı kaybettiğim için değil; sizin hâkimiyetinizin sonsuza dek devam edeceğini anladığımdan ağladım. Zulmün hâkimiyeti bir andır; adaletin hâkimiyeti ise kıyamete kadardır. Ben sizi fethedip geçen, sonra yıllar içinde kaybolup giden bir idare zannetmiştim.”

Hz. Ömer Kıyame Kilisesi’ni dolaşırken namaz vakti gelmişti. ‘Peşimden gelecek Müslümanlar Ömer burada namaz kıldı diye oraya mescit inşa ederler” diyerek kilisede namaz kılmadı. Kilisenin dışında ve bir miktar uzağında bir yerde kıldı namazını. Daha sonraki dönemde Müslümanlar onun namaz kıldığı yere mescit inşa ettiler. Bu mescit bugün de ayakta. Mescidi gördüm. Yerden bir metre altta bulunan bu mütevazı mescit, yazın aşırı sıcağında bile çok serin.

Selahaddin Eyyübi

1187 yılında Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü Hittin Savaşında haçlıların elinden geri almayı başardı. Kudüs halkına en iyi şekilde muamele yaptı. Kübbetü’s Sahra’nın üstündeki haç işaretini kaldırttı. Şehrin restore, mimari ve yenilenmesine çok önem verdi. Mescid-i Aksa’ya Nureddin Zenki’nin hazırlamış olduğu minberi hediye etti.

Osmanlılar 28 Aralık 1516’da Sinan Paşa önderliğinde, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferinde Kudüs’e girdiler. Kudüs’ün Fethinden sonra Yavuz Sultan Selim Mukaddes Kudüs şehrini 31 Aralık 1516 tarihinde ziyaret etti ve şehrin ismini Kudüs-ü Şerif olarak değiştirdi.

Osmanlı Devleti Kudüs’e 400 yıl hâkim olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman, Sultan 4.Murad, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve 2.Abdülhamid Han Kudüs Şehri için pek çok hizmette bulunmuştur.

İsrailli askerler!

Hazreti Ömer’in fetih sırasında girdiği Şam Kapısı’ndan girişte surun üstünde eli tetikte bekleyen İsrailli askerler karşınıza çıkıyor. Surların alt kısmında ise Müslüman kadınlar meyve ve sebze satıyorlar. İlerledikçe İstanbul’un ‘Mahmutpaşa’sını andıran manzaralarla karşılaşıyorsunuz. Biraz daha yol aldığınızda ise sanki ‘İstanbul Kapalıçarşı’ çıkıyor karşınıza. Bu bölgelerde esnafın hepsi Müslüman. Yolda ilerledikçe yer yer İsrail askerlerine rastlıyorsunuz.

Şam Kapısı’ndan yüzlerce metre ilerlediğinizde Aksa ile karşılaşıyorsunuz. Aksa Camii’nin bulunduğu külliyeye önceden yedi kapıdan girmek mümkünmüş. Şu anda ise sadece 4 kapıdan Aksa’ya giriliyor. Aksa’da ayrı bir atmosfer karşılıyor sizi. Namazgahların, şadırvanların, medreselerin kimisi çok eski, kimisi Selahaddin Eyyubi’den kalma, kimisi de Osmanlı eseri. Her yapının ayrı bir mimari özelliği var.

Aksa ve Sahra

Mescid’i Aksa ile Kubbetü’s Sahra karşı karşıya.

Adeta birbirine selam gönderiyorlar.

Barışın sembolü iki kutsal mekân.

Kubbetü’s Sahra, altınla kaplamalı büyük kubbeli yer.

İçine girdiğinizde ortada hemen Hacer’i Muallak (Asılı Taş) ile karşılaşıyorsunuz.

Peygamber Efendimiz’in Miraca çıkarken uğrayıp namaz kıldığı ve geri dönerken O’nunla gelmek isteyen taş. Efendimiz’in ‘Sakin ol ve yerinde dur’ işaretiyle yerinde kalmış.

Taşın hemen altında, Efendimiz’in, Hz. Zekeriya (a.s.) ve Hz. İbrahim (a.s.)’in makamları var. Buraları Müslümanlar ziyaret ederek iki rekat namaz kılıyorlar. Buralarda bulunup bu havayı teneffüs etmek fevkalade bir duygu.

Aksa’nın altında Yahudiler’in ağlama duvarı ve Hıristiyanlar tarafından kutsal sayılan çeşitli kiliseler var. Yahudiler özellikle günbatımı esnasında ağlama duvarına gelerek, kadın ve erkekler ayrı ayrı mekanlarda ayin yapıyorlar. Ağlama duvarı Aksa’nın kuzey tarafında, çukur bir yerde bulunuyor.

Mescid’i Aksa’da Cuma Namazı

Cuma günü mescide girer girmez bir atmosferle birlikte buruklukla karşılaşıyorsunuz. Ortalık ana baba günü. Tam bir bayram havası. Özellikle Filistinli çocuklar, Kudüs ve etrafından gelen Müslümanlarla Aksa, insan selinden geçilmiyor.

Müslümanların yüzleri pırıl pırıl, içten, canlı fakat hüzünlü. Selam verdiğinizde hele bir de Türk olduğunuzu söylediğinizde olağanüstü bir ilgiyle karşılaşıyorsunuz. Hemen hemen herkes Osmanlı’yı ve hassaten II.Abdülhamid Han’ı yad etmeden geçmiyor.

Eskiden İsrail ile yapılan anlaşmalardan dolayı Türkiye’ye biraz kırgınlar. Ancak şimdi İsrail ile Türkiye arasındaki uyuşmazlıktan dolayı Türkiye ve hassaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a selam gönderiyorlar. Aksa’nın hemen altındaki Yahudi bölgesinde ise alt kazıların yapıldığı gözden kaçmıyor. İsrail resmi makamları her ne kadar böyle bir şey yok diye açıklama yapsalar da, Aksa’nın altında kendilerince kutsal sayılan Süleyman Tapınağı’nı araştırma gayesiyle Aksa’nın desteklerini ortadan kaldırıyor.

SUUDİLER 100 YIL ÖNCE DE ALDATILDI

Birinci Dünya Savaşı başladığında Osmanlı'ya bağlılığını bildiren Mekke Emiri Şerif Hüseyin, bir yandan da İngilizlerle anlaştı. İngilizlerin Şerife bağımsız bir Arap krallığı sözü verdiği bu anlaşmada Filistin ve Kudüs zikredilmemişti.

İngiliz taahhüdüyle hareket eden Şerif Hüseyin ve taifesinin aldatıldıklarını anlaması uzun sürmedi. Sykes-Picot Anlaşması'nın ifşa edilmesiyle Filistin'de uluslararası bir idare planlandığı ortaya çıktı. Herzl'in ölümünden sonra Siyonistlerin lideri olan Chaim Weizmann 1. Dünya Savaşı'nın devam ettiği yıllarda Siyonizmi uluslararası platforma taşıyarak, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'yle daha yakın ilişkiler kurarak 2 Kasım 1917'de Balfour bildirisinin yayınlanmasını sağladı.

İngiltere Dış İşleri Bakanı Lord Arthur J. Balfour'un adıyla anılan ve Yahudilerin Filistin'de bir yurt edinmelerini içeren bu mektupla Yahudiler emellerine ulaşmak için bir adım daha atmış oldu. Bu bildirge ile Araplara haklarının korunacağı teminatı verilmesine rağmen buna uyulmadı. Bu arada İngiliz ordusu komutanlarından Meraşel Allenby Filistin'i işgal hareketine çoktan başlamış ve Kudüs'ün güneyinde Bi'rü's-sebi (Be'er Sheva) bölgesini ele geçirmişti. 11 Aralık'ta şehre girdiğinde ise Haçlı seferlerinin henüz bittiğini ifade etmiş ve böylece Kudüs'teki 730 yıllık İslam hakimiyeti son bulmuş oldu.

Merhum Prof. Dr. Erol Güngör bugün Ortadoğu diye ifade edilen bölge için şu tespitte bulunur: “Bizim tarihimizde Ortadoğu'nun gerçek önemini kavrayarak buna uygun politikayı takip eden iki deha: Yavuz Selim ve II.Abdülhamid. Onların politikalarından sadece Türklerin değil, fakat bütün Ortadoğu devletlerinin çıkaracakları çok ders, öğrenecekleri çok şey vardır” der ve ayrıcı şu önemli notanın da altın çizer merhum Erol Güngöd: “Hz. İsa'yı çarmıha götürenler Yahudi olduğu halde Hıristiyanlar Müslümanlığa düşmandırlar, çünkü Yahudilik hiçbir zaman Hıristiyanlığa rakip olmamıştır. Batılı Hıristiyan, kültürün tesiriyle Arapları ve Türkleri sevmez, hatta bunlar arasında soy farkını dahi bilmez.”

Filistin’e yardımcı olacak Arap dünyası büyük bir keşmekeşin içinde. Hiçbir Arap ülkesinde istikrar yok. Arap rejimleri İsrail ile dostluklarını geliştirirken, Müslümanlara olan düşmanlıklarını artırıyorlar. İsrail bundan güç alarak, "Bu toprakların mülkiyeti bize aittir" diyor. 1789 Fransız İhtilalinden beri İnsan Hakları Beyannameleri, Sözleşmeleri, Antlaşmaları, Prensipleri ve Kararları hiç bir işe yaramamıştır. VAROLMAK İÇİN YENİ BİR DÜNYA KURULMALIDIR. Filistin’de 8 milyonluk siyonist İsrail’in hükmettiği bir dünyadan insanlığa hayır gelir mi?

Kudüs bizi bekliyor!

Kudüs mahzun, Kudüs masun, Kudüs bizi bekliyor!

Ne esaret ne korku hesap edilmelidir.

Bir an önce Kudüs’e imkânı olan her Müslüman gitmelidir!

Kudüs, işgali tanımıyor, reddediyor ve özgür istiyor!

Önümüze sürekli acılar çıkıyor.

Kucağımıza, kalbimize bombalar düşüyor.

Çocuğuna siper olan babanın kurşunlara göğüs gerişi, bir gencin diz üstü durup siper oluşu, bir annenin feryadı. Bu manzaralar dünyanın gözü önünde cereyan ediyor.

İsrail zalimce Gazze’yi şiddetli bir şekilde bombalar yağdırıyor.

Kudüs’e ise sürekli baskın yapıyor!

1948 yılında mülteci olan 800 bin Filistinli vardı. Bugün bu sayı 5 milyona çıkmıştır. Batı Kudüs 1948’de, Doğu Kudüs ise 1967’de işgal edilmiştir.1980’de Kudüs, İsrail tarafından başkent ilan edildi. Birleşmiş milletler Doğu Kudüs’ü işgal edilmiş kabul etmektedir. Zeytindağı, Hristiyanlar için çok önemli, 827 rakımlı bir yer. Kudüs’ün en yüksek tepesi sayılır. 40 bin Müslüman var. Kudüs’te Almanlar Protestanlığa, Fransızlar Katolikliğe, Ruslar ve Yunanlılar ise Ortodoksluğa sahip çıkıyor.

Kudüs, İslam dünyası için oldukça sıkıntılar yaşanan bir merkez.

Onların sıkıntıları yerinde gördüğünüzde ıstıraplarını iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Kudüs bizlere bir sorumluluk yüklüyor.

Kudüs’ü her zamankinden daha fazla ziyaret etme zamanı.

Ziyaret ederek Filistinli kardeşlerimize destekçi olduğumu göstermemiz onlar için çok büyük moral olmaktadır.

Ziyaret mekânları arasında en çok Kubbet-üs Sahra Camisi’nde yer alan, Hz. Muhammed (SAV)’in miraca yükseldiği yer olan Muallak Taşı’ndan etkilenmemek mümkün mü?

Ey hüzünlü Şarkın sembol şehri Kudüs sen ne zaman özgür olacaksın diye insanın avazı çıktığı kadar bağırası geliyor.

Ancak duyan olur mu acaba?

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 22 Kasım 2024
İmsak 06:23
Güneş 07:53
Öğle 12:55
İkindi 15:25
Akşam 17:48
Yatsı 19:12
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Manisa FK 12 17
11. Esenler Erokspor 12 17
12. Ümraniye 12 17
13. Pendikspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7
Günün Karikatürü Tümü