Tarikat ve Tasavvuf Ehline Saldırı Hesapları

Geçmişten günümüze Tarikat ve Tasavvuf ehlinin İslam'a olan hizmetleri, insanların ıslahı için yaptıkları çalışmaları engellemek, başıboş ve kolayca yön verile bilen bir toplum isteyen çevreler her zaman tarikatlara husumet beslemiştir.

Tarikat demek hakikat demektir.

Hindistan’da 28. kuşaktan Hz. Ömer'in soyundan olan Şeyh Ahmed Faruki k.s (imamı Rabbani ) 1564-1624 zamanın sapkını, Ekber Şahın,1556-1605 İslam’ın yerine hinduzm, Hıristiyanlık ve İslam karışımı yeni bir inanç projesine karşı çıkmıştı. Yılmadan ilim ile mücadele etmiş ve bu yolda zindana atılmış ancak Şah Ekber ölüp yerine oğlu Cihangir Şah olunca (1605-1627) babasının sapkın fikirlerine son verip Şeyh Ahmed Faruki Hazretlerini (k.s)’da zindandan çıkartmıştır.

Hindistan Yüzyıllarca huzur içinde yaşamış ta ki dünyanın Calutu İngilizler Hindistan’a tasallut edip şimdi insanlık açısından cehenneme çevirene kadar.

Bu zamana kadar ömrünü insanların arasında huzuru tesis etmek için ömrünü feda etmiş nice Tarikat Tasavvuf ehlini bir kaç proje adamın cürümlerine feda etmek akıl kârı değildir.

Milletin; içki, kumar, hırsızlık, gasp uyuşturucu vd. Zararlı yollara düşmekten koruyan bir müesseseye devletlerin destek vermesi gerekir.

Aynı zamanda günümüze kadar toplumun arasındaki husumetleri bitiren birer sulh hâkimi görevi gören millet ile kötülüklerin arasında bir set olan müessese delerdir.

Nice Batılı bilim adamları Tarikat ve Tasavvuf yoluyla İslam'a geçip İslam'a hizmet ediyor.

Gördüğüm bazı medya grupların,

Mücrimlere " TARİKAT LİDERİ " veyahut "TARİKATÇI" diye başlık atıp, hatta şimdi Adnan Oktar ile ilgi haberleri yeni ısıtıp yine servis etmeleri "sahte hoca sahte şeyh" haberleri sersine geçtiler.

Bu haberleri ile derin devlete hizmet edip,

Bütün Tarikatlara ve Tasavvuf ehlini zan altında bırakıp kafası karışık bir kısım insanların suizan ile bakmalarına neden olmaktadırlar.

Yüz derilerinden ancak ayakkabı, dillerinden de bağcık olacak rezil kişiler yazar olup çıkmış.

İlk önce bilmek gerekir, şeyhlik ben şeyhim oldum tarikat ta ben tarikat kurdum demekle olmuyor.

Nasıl ehliyet almak için bir eğitim lazım sa şeyhlikte bir icazeti olması lazım.

Şimdi bu kişi kimden icazet almış dünyanın birçok yerini dolaşmış kimseden icazet alamadığı halde, şeyh olmuşta dünyanın en büyük hizmet müessesi tarikatları lekeleme aracı olabiliyor.

Kaldı ki "PÎR SEYYİD HASAN HÜSAMEDDİN UŞAKİ VAKFI "

Konu ile ilgili bahsi geçen kişin kendileri ile bir bağı olmadığını kamuoyuna açıklama yapmışlar.

Nasıl çeşitli terörizm hareketleri ile milletlerin meşru müdafaasının önüne geçilmek isteniyorsa.

Bu gibi olaylar üzerinden hak yolunda olanların önüne geçmek istiyorlar.

Şimdi eğer bu iddialar doğru ise bu kişi yüzünden imamı Rabbani (Ahmed Faruki), Abdulkadir Geylani, Muhammed Bahaeddin, Xalidê şehrezzori Gibi kişiler ve onların kurduğu ve bulunduğu müessese kötümü olacak.

Hiç sahtekâr, Dr. Öğretmen, vd meslek gruplarından sahtekâr yok mu?

Şimdi içlerinden bir kaç kişi sahtekârlık yapıyorsa o müesseseleri demi içine alalım.

Müslüm gündüz Fadime Şahin olayı üzerinden tarikat ehline saldırı kampanyaları yapıldı.

Üç dört sene önce Müslüm gündüz bir TV kanalında Fadime Şahin benim nikâhlı eşimdi dedi.

Perinçek açıkça söylemişti tarikatları bitireceğiz diye!

Onların babaları bitiremedi oda bir halt edemez, ama bu tür ehliyetsiz kişiler üzerinden bu müesseseyi milletin gözünde kötülemek isteyeceklerdir.

Kısmen başarılı olmuşlar benzer olaylar ile.

Bunun gibi iftiralar ile itibarsızlaştığı koskoca İslam Halifesini linç ettirdiler.

Hz. Osman’ı kimse bu olayı fazla bilmiyor veyahut konuşmuyor ama bütün dünya Müslümanları gözü önünde günlerce muhasaraya alıp linç ederek şehit ettiler.

Şimdi yine kaos isteyen başı boş bir toplum isteyen kötülük baronları devrede bu tür haber serisi devam edecektir.

Müslümanlar uyanık olmalı araştırmalı, analiz etmeli öyle karar vermelidir.

Vesselam.