Uydu, uyduya uymaz

“Dünya sana uymazsa sen dünyaya uy.”

“Zaman sana uymazsa, sen zamana uy” gibi uydurulmuş laflara karşı birileri de;

“Sen, dünyaya uyma, dünyayı kendine uydur.”

“Sen, zamana uyma, zamanı kendine uydur” gibi laf uydurmuşlar.

Kimse, hiçbir kimseye uymak zorunda değildir.

Dünya, güneşin etrafında dönüyormuş, güneş de Samanyolu Galaksisi etrafında dönüyormuş. Sayısını henüz tespit edemediğimiz gök cisimlerinin her biri, vücudumuzdaki hücrelerimiz gibi kendilerine yaratıcı tarafından belirlenen görevleri yerine getirmektedirler.

Rabbimiz haber veriyor:

“Ay’a menziller takdir ettik. Nihayet o eski hurma salkımının eğri çöpüne (Hilal şekline) döner.

Ne Güneş’in Ay’a erişmesi, ne de gecenin gündüzü geçmesi gerekmez. Hepsi birer yö-rüngede yüzerler.” (Yasin süresi, ayet 36/39-40)

“Güneş ve Ay hesapladır.

Bitkiler ve ağaçlar O’na secde ederler.

Gökyüzünü kaldırdı ve ölçü koydu ki,

Artık tartıda taşkınlık etmeyin.

Ölçmeyi adaletle yapın ve tartıyı eksik yapma¬yın.” (Rahman süresi, ayet 55/5-9)

Dünya ve zaman bana uymakla görevli olmadığı gibi, ben de ona uymakla görevli değilim.

Dünyayı kendinize uydurmak isteseniz de uyduramazsınız. Dönüşünü bir saniye geciktirecek veya hızlandıracak bir gücümüz hiçbir zaman olmayacaktır.

Bize, dünyadan yararlanma imkânı vermiş Rabbimiz. “Sizin için yarattım” diyor ama “İsraf etmeyiniz” diyor.

Biz, zamanın gelişimine göre Allah’a kulluk görevinde bir değişime gitmeyiz.

1400 yıl önce evde, camide, dağda, deve üzerinde öğle namazının farzını dört rekât kıldığımız gibi, günümüzde yine evde, camide, uçakta, uyduda, Mars’ta evler yapıldığında yine dört rekât olarak kılacağız.

Helaller-haramlar, sevaplar-günahlar, iyilikler-kötülükler, suçlar-cezalar, yine Rabbimizin koyduğu, Sevgili Peygamberimizin anlayıp uyguladığı gibi devam edecektir.

Altı ayı gündüz, altı ayı gece olan yerlerde, yine nefes alıp, su içip yemek yediğimiz halde domuzu yemediğimiz, uyuşturucunun Mars’ta adı ne olursa olsun kullanmadığımız gibi, namazımızı Mekke saatine göre yine 24 saat içinde beş vakit namazımızı kıldığımız ve orada yaşarken bütün emir ve yasakları uyguladığımız gibi biz, yalnız ve yalnız Rabbimizin emrini Sevgili Peygamberimizi örnek alarak yaratanımıza uyarız.

Müslümanlar, hiçbir zaman uydu olmayı kabul etmediklerinden doğuya veya batıya yönelmemişlerdir.

Hep kıbleye dönmüşlerdir.

Dairenin merkezine dokunan pergelin ayağının biri merkez kıblede dururken, dünya Müslümanları, onun etrafında ayçiçeği daneleri gibi saf tutarlar.

Kimsenin mandası olup, kendini sağdıranlardan olmazlar.

Gayr-i müslimleri de kendilerinin mandası veya uydusu olmaya davet etmezler.

Yalnız ve yalnız, Rabbimizin indirdiği din olan İslam’a teslim olmalarını ve bu dünyada inkârcılığın yedi iklim dört kıtada dünyayı cehenneme çeviren savaşlarla, geçim sağlama ve sömürme vahşiliğinden kurtulmalarını ve ahirette cehennemde yanmamalarını isterler.

Kimsenin uydusu olmayın, Allah’ın dinine uyun ve özgür kalın.