Zengin Müslüman kardeşlerime bir hatırlatma!

Zengin Müslümanın sorumluluğu ile fakir Müslümanın sorumluluğu bir değildir. Zenginin tesbihatı sadakasıdır, zekatıdır, infakıdır. Zengin Müslüman kardeşlerimiz kimi zaman hatalı bazı davranışlar yapabilmektedir. Aslında yaptıkları doğrudur ama kendilerinin yapması gereken doğrular değildir. Zengin Müslüman, şükrünü malını Allah için infak etmekle eda etmelidir. Yoksullara bakarak şükrün gereğini yerine getirmelidir. Onun nafile ibadeti öncelikle mali haklar konusundadır. Bu yazımızda zengin Müslüman kardeşlerime bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum. Umarım bunu bir uyarıdan ziyade bir hatırlatma ve tavsiye olarak alırlar. 

1. Kira geliri ile geçinmiyor iseniz, evinizi maddi geliri düşük olan birine cüzi bir ücret karşılığında kiraya verin. Şehrinizin bütün fakirlerine yardım edemeyebilirsiniz. Ama gücünüz bir kişiye yardım etmeye yetiyorsa bunu yapın. Bazı zengin kardeşlerimiz bu konuda hassas değil. Birçok evi var ve onları çok yüksek meblağlar ile kiraya veriyor. Hatta kimi zaman kiracısının yıllık kira artışını fahiş diyebileceğimiz miktarda arttırıyor. Sonra da eline geçen parayı bir hayır kurumuna veriyor veya burs veriyor. Halbuki kiracılarının durumuna göre fiyat yükseltmese ayrıca hayır yapması veya burs vermesi gerekmeyecekti. Bir tarafa zorluk çıkarırken, öbür taraftan iyilik yapmaya çalışıyor. Buna dükkân kiraları da dâhildir. 

2. Sadaka verecek yer arama yerine, işçilerinizin ücretini fazlası ile verin. Siz bir taraftan aşırı zengin olurken, işçileriniz halen asgari ücretle maaş alıyorsa yaptığınız hayırlar eksiktir. Kendi işçinize hayır yapın. İşsizlik sorununu çözemeyebilirsiniz ama kendi işçinizin refah seviyesini yükseltebilirsiniz. Bazen iyilik ayağınızın dibinde, elinizin altında ve yanı başınızdadır. Kıt kanaat geçinen işçinizin emeğinin karşılığını devletin belirlediği en düşük miktar (asgari) üzerinden vermeyin. Fazla verin, bol verin. Onun kazancına fazla maaş vererek ikramda bulunun. Kendi işçinize cömert olun. Oradan kısıp gidip başka yerde iyilik aramayın.

3. Hacca da gidin, umreye de gidin, tatile de gidin ama elinizin altında çalışanların duasını alın. Gözleriyle size dua etsinler; dilleriyle değil. Allah'a karşı sorumluluklarınızı yerine getirin. Kullara karşı da getirin. Allah'ın hakkını Allah'a verin, Sezar'ın hakkını Sezar'a, insanların hakkını insanlara verin. 

4. Ailenizi mağdur etmeyin. Kardeşleriniz sefalet içinde iken gidip hayır hasenat yapacak yer aramayın. Yakınlarınıza yaptığınız hayır hasenat, yabancıya yaptığınız hayır hasenattan daha faziletlidir. 

5. Esnaf iseniz her işi ücretle yapmayın. Bazen ücretsiz iş yaparak da iyilik yapabilirsiniz. Bazen iyilik ayağınıza kadar gelir. Bunu fırsat bilin ve görmezden gelmeyin. 

6. Dünyayı değiştirmeye ve düzeltmeye gücün yetmeyebilir. Ama bir insanın dünyasını değiştirmeye ve düzeltmeye gücünüz yetebilir. Bunu yapın. Büyük hayaller kurun ama küçük hayalleri hemen gerçekleştirin. Bütün dünyayı değiştirmeye gücünüz yetmez ama çevrenizi değiştirmeye gücünüz yeter. Fakiriniz varken fakir aramayın. Geçim sıkıntısı yaşayan işçiniz varken yoksul aramayın. Size yakın varken uzağa gitmeyin!

7. Elinizin ulaşabildiği yerlere iyilik yapmayıp, elinizin ulaşamadığı yerlere iyilik yapmanız doğru değildir. Allah size tanıdığınız muhtaçlara niye yardım etmedin diye soracak ama tanımadığınız muhtaçları sormayacak. Önceliğiniz bu olsun. 

Bazı kardeşlerimiz ne yazık ki neredeyse karın tokluğuna işçi çalıştırıyor. En asgari düzeyde maaş veriyor. Hatta kimisi işçisinin sigortasını dahi yaptırmıyor. Ama aynı iş veren namazında düzgün, orucunda düzgün veya çevresinde cömert biri olarak biliniyor. Belki bir cami yaptırdığı bile oluyor. Değerli zengin kardeşim, önce gönüller inşa et, sonra camiler inşa et! Önce kendi sokağını temizle, sonra diğer sokakları temizle! Önce kendi gözündeki çöpü gör, sonra el alemin gözündeki merteği gör! Bu önceliklere dikkat et!

Rabbim kazancınızı bol ve bereketli eylesin! Helalinden kazanmayı ve helalinden harcamayı nasip etsin!