06.03.2024, 12:40

RAMAZANI DEĞERLENDİRMEK

Dünyevî rahmete ermek, imanlı olmak ve imana göre amel işlemektir. Uhrevî rahmete ermek ise günahlardan tövbe etmek, iman üzere ölmek, kolay hesaba ermek, af ve mağfirete nail olarak cennete girmektir.

Ebedî rahmet yeri cennete ulaşmak için yegâne Rahîm olan Allah Teâlâ’nın gönderdiği rahmet programı olan Kur’ân-ı Kerîm’i, özellikle rahmet ayı olan Ramazan’ı “rahmeten lil âlemin” olarak gönderilen Hz. Peygamber Efendimizi (s.a.s.) izleyerek uygulamaya çok önem vermek gerekir.

1. Ebedî cennete girmeyi dert edinmek

2. Rahmet programı olan Kur’ân-ı Kerîm’den çok istifadeye önem vermek

3. Ramazan ayını rahmet ayı bilip rahmetten azami derecede istifadeye gayret etmek

4. Hz. Peygamber Efendimizi (s.a.s.) izlemeye çok önem vermek

1. Ebedî Cennete Girmeyi Dert Edinmek

Her mü’min cennete imanı sayesinde girecektir. Ancak direk girmek için iman, sâlih amel ve takva gerekir.

Bu üç esas; iman, sâlih amel ve takva da Allah Teâlâ’nın lütfudur. Çünkü iman yani Allah’ın kalpte hidayet yaratması mahza lütuftur.

Sâlih amel ve takva da Allah’ın bizi sâlih amel ve takvaya muvaffak kılmasıyla yine lütuftur, ikramdır.

Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ

“Sana gelen iyilik Allah'tandır.”

(Nisâ sûresi, 4/79)

Bize gelen en büyük iyilik, imandır sonra imana uygun olan, Allah’ın razı olduğu sâlih amel ve takvaya riayettir.

İman ve sâlih amelin cennete girme sebebi olduğunu ortaya koyan hükmü bildiren Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَداً وَعْدَ اللَّهِ حَقّاً وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللَّهِ قِيلاً

“İman eden ve sâlih amel işleyenleri, içinde ebedî kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vaad etti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru olabilir?”

(Nisâ sûresi, 4/122)

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ. الَّذِينَ يُنفِقُونَ فِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ

“Rabbinizden bir mağfiret ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! Onlar (takvâ sahipleri), bollukta da darlıkta da infak edenler (Allah için harcayanlar); öfkelerini yutanlar ve insanları affedenlerdir. Allah muhsinleri/iyilik yapanları sever.”

(Âl-i Imrân sûresi, 3/133-134)

Cennete girmeyi dert edinen kimse, en büyük nimet olan imanı; ilim, amel, zikir ve fikirle daimî korumaya ve takvaya riayet ederek kemale erdirmeye çalışır. Her an ölüm gelebilir diye hazır ve hazırlıklı olur. Hakk’a ve halka karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çalışır.

Cennete girebilmek için cennetlikler arasına girmek gerekir. Bu da ancak iman ve sâlih amelle hâsıl olmaktadır.

İşte âyet-i kerîme:

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُدْخِلَنَّهُمْ فِي الصَّالِحِينَ

“İman edip sâlih amel işleyenleri, muhakkak sâlihler (zümresi) içine katarız.”

(Ankebût sûresi, 29/9)

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ . ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً . فَادْخُلِي فِي عِبَادِي وَادْخُلِي جَنَّتِي.

“Ey nefs-i mutmainneye (huzura) kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Sâlih) kullarım arasına katıl ve cennetime gir.”

(Fecr sûresi, 89/27-30)

Bu âyetlerden de anlaşılıyor ki cennete girebilmek için cennetliklerin arasına girmek gerekir.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُوا اللَّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ

“Ey iman edenler’ Allah’a karşı takvalı olun (Allah’tan korkun) ve sâdıklarla beraber olun!”

(Tevbe sûresi, 9/119)

b) Rahmet programı olan Kur’ân-ı Kerîm’den çok istifadeye önem vermek

Allah Teâlâ, Ramazan ayından bahsederken içinde Kur’ân indirilen ay olarak dikkat çekmiştir.

Zamanın önemi, zamanda meydana gelen, mekânın da önemi mekândaki iledir. Ramazan, Kur’ân ayıdır. İşte biz de bu Ramazan ayını Kur’ân ayı yapalım:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِ

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'ân'ın indirildiği aydır.”

(Bakara sûresi 2/185)

Kur’ân-ı Kerîm’den istifade etmek, Kur’ân ahkâmıyla amel etmekle mümkün olur. Kur’ân ahkâmıyla amel etmek için Kur’ân ahkâmını bilmek gerekir. Kur’ân ahkâmını en iyi tefsir eden yine Kur’ân-ı Kerîm’in kendisidir. Bundan sonra sırasıyla Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ashâb-ı kirâmın müfessirleri ve fakihleri, tâbiînin müfessirleri ve fakihleri, tebeuttâbiînin müfessirleri ve fakihleri, asrımızın müfessir ve fakîhleri gelir. Kur’ân-ı Kerîm’in ahkâmını bu vasıtayla bilmek gerekir.

İbn-i Abbas (r.anhümâ), Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Ramazanını şöyle anlatıyor:

“Rasûlullah (s.a.s.), Ramazan’da her gece Cebrail (a.s.) ile karşılaşır, onunla Kur’ân-ı Kerîm müzâkere ve mukabelesinde bulunurdu.”

(Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 5, Bed’ü’l-Halk, 6, Menâkıb, 23; Nesâî, Sıyâm, 2)

Bize gereken, Ramazan ayını şu şekilde değerlendirmektir:

1. Hz. Peygamber’i (s.a.s.) izlemek düşüncesiyle Kur’ân’dan ve âlimlerden istifade etmek,

2. Mümkün olursa beş vakit namazı camide cemaatle kılmak, hiç olmazsa yatsı ve sabah namazını camide cemaatle kılmak,

3. Kur’ân-ı Kerîm mukabelesinde bulunmak, en azından dinlemek,

4. Kur’ân-ı Kerîm meal hatmi yapmak az da olsa kısa kısa da olsa tefsirinin yapıldığı veya bazı ayetlerinin tefsirinin yapıldığı meali tercih etmek,

4. Zikir, tesbih, salavât-ı şerîfe getirmek ve istiğfar etmek,

5. Oruç için sahura kalkınca teheccüd namazını kılmak.

c) Ramazan ayını rahmet ayı bilip rahmetten azami derecede istifadeye gayret etmek

Ramazan, rahmet ayıdır. Ama rahmetten istifade eden için rahmet ayıdır.

Ramazanın rahmetinden istifade, yanlış anlayış ve yanlış davranışlara tövbe etmekle, oruç tutmakla, iftar ettirmekle, infakladır.

Hepimiz tövbeye muhtacız.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعاً أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Ey müminler! Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”

(Nûr sûresi 24/31)

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

وَاللهِ إِنِّي لَأَسْتَغْفِرُ اللهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ فِي الْيَوْمِ أَكْثَرَ مِنْ سَبْعِينَ مَرَّةً

“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler (istiğfar eder), tövbe ederim.”

(Buhârî, Deavât, 3; Tirmizî, Tefsîru sûre (47) İbn Mâce, Edeb, 57.)

Diğer bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur:

يا أيُّهَا النَّاسُ، تُوبُوا إلى اللهِ واسْتَغْفِرُوهُ، فَإنِّي أَتُوبُ في اليَّوومِ مائةَ مَرَّةٍ

“Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben O’na günde yüz defa tövbe ediyorum.”

(Müslim, Zikir, 42; Ebû Dâvûd, Vitir, 26; İbni Mâce, Edeb, 57.)

Hz. Rasûlullah Efendimiz, hiçbir günahı olmamasına rağmen günde yetmişten fazla ve yüz kere istiğfar ve tövbe ederse ya bizim ne kadar istiğfar ve tövbe etmemiz gerekir bir düşünelim.

Ramazanda Mü’mini en iyi terbiye edip takvaya erdiren oruçtur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

“Ey iman edenler, muttakî olasınız (takvaya eresiniz) diye sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç tutmak farz kılınmıştır.”

(Bakara sûresi 2/183.)

Demek ki mü’min, bir ay kâmilce oruç tutarsa müttakî olur, takvaya erer, kemâle erişir.

Kâmil oruç, bütün vücut organlarına tutturulan oruçtur; göze, dile, kulağa, ağza ve tenasül organına yani bütün organlara orucun temelini ve kemâlini bozan şeylerden uzak durularak tutturulan oruçtur.

Allah’a karşı gerçek kulluğu, insanlara karşı gerçek insanlığı yapmak gerekir. Kulun, Allah Teâlâ’ya kulluğunu gerçekleştirebilmesi için kulluk edebilir hale gelmesi gerekir.

Gerçek insanlığın oluşması da kemâl sıfatlarıyla sıfatlanmaya bağlıdır. Bunun gerçekleşmesi de terbiye edilmeye bağlıdır. İşte oruç da mü’mini hem cisim hem ruh açısından terbiye eder.

Oruç, haramlara karşı ömür boyu oruçlu olmayı sağlaması için helalleri bile mü’mine haram ediyor.

Oruç hakkında Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

اَلصِّيَامُ جُنَّةٌ

“Oruç bir kalkandır.”

(Buhârî, Savm, 2, Tevhid, 35; Müslim, Sıyâm, 162; Ebû Dâvûd, Savm, 25; Tirmîzî, Cum’a, 79, Savm, 54, Îmân, 8; Nesâî, Sıyâm, 42,43; İbn Mâce, Sıyâm, 1, Fiten, 12, Zühd, 22; Dârimî, Savm, 27, 50.)

Oruç, şeytana ve günahlara karşı bir kalkandır. Öyle ise daima, Ramazan ayında da Ramazan ayının dışında da orucu şeytana, hevâya ve günahlara karşı bütün organlarımızla kalkan yapmak gerekir. Bu ise Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ve ashâb-ı kiramın miktarınca ve usûlünce yapılınca başarılı olur. Zira Allah’ın Rasûlü (s.a.s.) bize her konuda örnektir.

d) Peygamber Efendimizi izlemeye çok önem vermek

Hz. Peygamber Efendimiz'in (s.a.s.) oruçlu iken dikkat ettiği şeyler:

1) Sahura Kalkması:

Hz. Peygamber (s.a.s.) şu tavsiyede bulunmuştur:

تَسَحَّرُوا فَإِنَّ فِي السَّحُورِ بَرَكَةً.

“Sahura kalkınız. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.”

(Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyâm, 45; Tirmizî, Savm, 17.)

Sahura kalkmak sünnettir. Sünnete göre amel etmek, Allah’ın rızasına götürür. Allah’ın rızası dünya ve âhiretten kıymetlidir.

Çocuklar, derunları temiz olduğu ve bereketi hissettikleri için sahura kalkmak isterler.

2) İftarı Acele Etmesi:

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

لا يَزَالُ النَّاسُ بِخَيْرٍ مَا عَجَّلُوا الفطر واخروا السحور ا

“Ümmetim iftarı acele edip, sahuru da geciktirdikleri sürece hayır üzerindedir.”

(Buhârî, Savm, 44; Müslim, Sıyâm, 48; Tirmizî, Savm, 13.)

Beyin, iftar saatine göre plan yapar. O saat gelince hemen iftar edilmezse vücut sıkıntıya girer. Ancak iftar esnasında kısa dua etmesi, iftar duasını yapması geciktirmeya dahil olmaz. Beyin o saatte dua edileceğini de hesap eder.

Bize gereken, Sünnete uymaktır. Emirler, hikmetler üzerine bina edilmemiştir. Hiçbir emir de hikmetsiz değildir.

Hz. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) oruçlu iken dikkat ettiği şeyler:

3) İftarda Dua Etmesi

Bu vakitte yapılan dua geri çevrilmemektedir.

Allah’ın Rasûlü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

ثلاثة لا تُرَدُّ دَعْوَتُهُمْ الإِمَامُ الْعَادِلُ وَالصَّائِمُ حِينَ يُفْطِرُ وَدَعْوَةُ الْمَظْلُومِ

“Üç kimse vardır ki duaları reddolunmaz: Âdil devlet başkanının, İftar anında oruçlu olanın ve mazlumun duası.”

(Tirmizî, Deavât, 139, Cennet, 2; İbn Mâce, Sıyâm, 48; Ahmed, II, 305.)

4) Oruç Tutan Fakirlere İkram Etmesi

Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

(مَنْ فَطَّرَ صَائِمًا كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ، غَيْرَ أَنَّهُ لَا يَنْقُصُ مِنْ أَجْرِ الصَّائِمِ شَيْئًا)

“Oruçlu bir kimseyi iftar ettiren, oruçlunun alacağı ecir kadar ecir alır, oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” buyurmuştur.

(Tirmizî, Savm, 82; İbn Mâce, Sıyâm, 45; Dârimî, Savm, 13; Ahmed, IV, 114, 116, V, 192. )

Hz. Peygamber (s.a.s.) Ramazan ayında infakını arttırırdı.

Fiilî bir hadîste şöyle anlatılmaktadır:

كان رسول الله صلى الله عليه وسلم أَجْوَدَ الناسِ، وكان أَجْوَدَ ما يكونُ في رمضانَ حِينَ يَلْقاهُ جبريلُ،

“Hz. Peygamber (s.a.s.) hayır yapmada insanların en cömerdi idi. Ramazan ayında Cebrail aleyhisselam ile karşılaştığı zaman ise en cömert davranandı.”

(Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 5, Savm, 7, Bed’ü’l-Halk, 6, Fedâilü’l-Kur’ân, 7; Müslim, Fedâil, 50. )

Bize gereken, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in yaptığı gibi ihsanı ve ikramı, infak ve tasadduku Ramazan ayında daha çok arttırmaktır.

5) Oruçlu İken Özellikle Dili Yanlışlardan Korumayı Emretmesi

Özellikle oruçlu iken gıybetten, yalandan, laf getirip götürmekten ve boş sözden sakındırırdı.

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

من لم يدَعْ قولَ الزُّورِ والعملَ بِهِ ، فليسَ للَّهِ حاجةٌ بأن يدَعَ طعامَهُ وشرابَهُ

“Yalan konuşmayı, yalan sözlerle amel etmeyi terk etmeyen kimsenin yemesini, içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.”

(Buhârî, Savm, 8, Edep, 51; Ebû Dâvûd, Savm, 25; Tirmizî, Savm, 16.)

Diğer bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur:

رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ إلَّا الْجُوعُ ورُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قِيَامِهِ إلَّا السَّهَرُ

“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan susuz ve açlıktan başka bir kazancı olmaz. Nice gece kalkıp nafile ibadet yapanlar vardır ki, bu kalkmasından ötürü uykusuzluktan başka bir kazancı olmaz.”

(İbn Mâce, Sıyâm, 21. )

6) Ramazan’ın Son On Gününde İtikâfa Girmesi

Hz. Âişe (r.anhâ) bu durumu şöyle izlediğini ifade etmektedir:

« كانَ رسولُ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم إذا دَخَل العَشْرُ أحْيَا اللَّيلَ، وأيْقظَ أهلَه، وجَدَّ، وشَدَّ المئزَرَ»

“Rasûlullah (s.a.s.), Ramazan’ın son on gününe girince bütün geceyi ihya eder, ailesini uyandırır, ibadete karşı daha ciddiyet gösterir ve paçaları sıvardı.”

(Müslim, İ’tikâf, 7; Tirmizî, Savm, 72; İbn Mâce, Sıyâm, 57; Dârimî, Savm, 52; Ahmed, V, 40, VI, 82, 123, 256.)

Ramazanın son günlerinin teklerinde Kadir gecesini aramaya dikkat edelim. Yatsı ve sabah namazlarını camide cemaatle kılarsak Kadir gecesinde bir nebze de bulunmuş oluruz. Çünkü yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılarsak bütün geceyi nafile ibadetle geçirmiş oluruz.

İşte delil de şudur:

"مَنْ صَلَّى الْعِشَاءَ فِي جَمَاعَةٍ فَكَأَنَّمَا قَامَ نِصْفَ اللَّيْلِ وَمَنْ صَلَّى الصُّبْحَ فِي جَمَاعَةٍ فَكَأَّنَما صَلَّى اللَّيْلَ كُلَّهُ".

“Her kim yatsıyı cemaatle kılarsa, gecenin yarısını (nâfile) namazla geçirmiş gibi olur. Kim sabah namazını da cemaatle kılarsa (böylece) bütün geceyi (nâfile) namaz kılmış gibi olur.”

(Müslim, Mesâcid, 260; Tirmizî, Salât, 165; Ebû Dâvûd, Salât, 47.)

Bütün geceyi nafile namazla geçirmiş kimsenin sevabına ermek isteyen kişi yatsı ve sabah namazını cemaatle kılsın, demektir.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 21 Kasım 2024
İmsak 06:22
Güneş 07:52
Öğle 12:55
İkindi 15:25
Akşam 17:48
Yatsı 19:12
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Manisa FK 12 17
11. Esenler Erokspor 12 17
12. Ümraniye 12 17
13. Pendikspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7
Günün Karikatürü Tümü