Ahiret Âlimleri ve Dünyalık Alimler (*)
Bir önceki yazımızda kulun hangi ilimleri öğrenmesi gerektiği anlatılmıştı. Bu yazımızda ise kısaca Allah Teala katında makbul olan ilim ehlinin tavsifini ve dünyayı kazanmak için ilim tahsili yapan mürailerin özelliklerini açıklayacağız, ta ki ALLAH için ilmi ikame eden ve yaşayan muttaki Peygamber (s.a.v.) sevdalısı âlimler ile ahiretini satarak dünyasını mamur etmek isteyenler arasındaki ince farklar ortaya çıksın.
Bir hadisinde Efendimiz (s.a.v.)şöyle buyurmuşlardır:
“İnsanlar helâk oldu, ancak âlimler kurtuldu. Âlimler de helâk oldu ancak, ilmiyle amel edenler kurtuldu. İlmiyle amel edenler de helâk oldu, ancak ihlâs sahibi olanlar kurtuldu. İhlâs sahibi olanlar da büyük bir tehlike içindedirler.” [1]
"İnsanlara ancak üç kişi konuşur: Emir, memur ve müra'i"[2]
Emir denildiği zaman insanların aklına gelen kimse, hüküm ve fetvalar da kendisine başvurulan Müfti idi.
Memur ise, Allah Teâla’yı bilen, dünyada zühd sahibi olan, iman, yakin ve Kur'an ilimleri hakkında konuşabilen ve Allah Teâla’nın verdiği izin ile insanları dini amellerin salah ve ıslahına davet ve teşvik eden ulemadır. Allah Teâla onlar hakkında şöyle buyurmuştur: "Hani Allah Kitab verilenlerden onu insanlara açıklayıp asla gizlemeyeceksiniz diye misaklarını almıştı". (Al-i İmran/187)
Mürai ise, dünyevi ilimlerle ilgili söz söyleyen ve hevasına dayanarak konuşan kimsedir. Bu şekilde konuşarak insanların kalplerini kendisine meylettirerek maddi menfaat ve itibar kazanmaya çalışır.
Sahabenin bir bölümü Tabiun'dan şu söz nakledilmiştir: İbni Mesud (ra) şöyle derdi: “İnsanların bütün sorularında onlara fetva veren kesinlikle mecnundur. İbn i Ömer (ra) kendisine on mesele sorulduğu vakit, bunlardan sadece birine fetva verir, dokuzu hakkında sükût ederdi. İbn i Abbas (ra) ise bunun tam aksine hareket eder ve kendisine sorulan on meseleden dokuzunu cevaplandırır, sadece birinde sükut ederdi.”
Selef-i Salih'den bir zat şöyle demiştir: “Sahabe ve onları ihsan üzere takip eden Tabiun şu beş şeyle meşgul olurlardı: Kuran-ı Kerim okumak; mescidleri mamur etmek; Allah Teala'yı zikretmek; İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak”. Allah Rasulü de (sav) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Ademoğlunun söylediği her söz, şu üçü dışında lehine değil aleyhinedir: İyiliği emretmek kötülükten sakındırmak ve Allah Teala'yı zikretmek".[3]
Şeyhlerden birinden şunu naklettiler: Ulemadan birini rüyamda gördüm ve şöyle dedim: Hakkında mücadele edip münazara yaptığımız o ilimleri ne yaptın? Elini açtı, sonra içine üfledi ve şöyle dedi: Hepsi de dağılıp toz oldu. Sadece bir gece yarısı kıldığım iki rekat namazın faydasını gördüm. Ebu Davud es-Sicistani'den de şu söz rivayet edilmiştir: O dedi ki: Arkadaşlarımdan biri hadisin peşine çok düşer ve onu iyi tanırdı. Vefat ettiğinde onu rüyamda gördüm ve 'Allah sana ne yaptı?' diye sordum. Sükut etti. Sorumu tekrarladım. Yine sükut etti. Sonra 'Allah Teala sana mağfiret etti mi?' diye sordum. 'Hayır dedi. 'Niçin?' diye sorduğumda 'Günahlar çok, hesaplaşma ise çok titiz. Ama bana hayır vaade dildi, ben de hayır umuyorum' dedi.
Kendisine sordum: 'Orada hangi amellerin daha faziletli olduğunu gördün?' Dedi ki: Kur'an-ı Kerim okumak ve gecenin karanlığında namaz kılmak. Bunun üzerine şöyle dedim: Hangisi daha faziletli idi, okuman mı, yoksa okutman mı? Şu cevabı verdi: Kendi okuduklarım. Sonra şunu sordum: 'Falan güvenilir bir ravidir, falan ise zayıf biridir gibi sözlerimizin orada nasıl bir sonla karşılaştığını gördün? Dedi ki: Eğer niyetin halis ise, ne lehte ne de aleyhte olmadığını gördüm.!!!
İbni Mesud (ra) şöyle derdi: İlim, rivayetin çokluğuyla değil, Allah korkusuyladır. Onun dışında başka bir fakih de şunu ifade etmiştir: İlim, Allah Teala'nın kalbe attığı bir nurdur. Hasan el-Basri ise (ra) şunu söylerdi: Amel etmediğiniz müddetçe dilediğiniz kadar ilim sahibi olun. Allah Teala, onunla amel etmedikçe size ecir verecek değildir. Akılsızların bütün gayreti, rivayet iken alimlerin tek gayretleri ilme riayettir. Yine ondan şu söz rivayet edilmiştir: Allah Teala, görüş ve rivayet sahibine önem vermez. O, sadece anlayış ve dirayet sahibine önem verir. Başka bir zat ise şöyle demiştir: Öyle kimseler var ki, onlara bir mesele sorulduğu zaman hemen fetva vermeye koşarlar. Halbuki aynı şey Bedir ashabına sorulsaydı, bu soru onları aciz bırakırdı.
Hadis ehlinden bir zat şunu nakleder: Süfyan-ı Sevri'yi hüzünlü gördüm ve sebebini sordum. Canı sıkkın bir halde şöyle dedi: Ola ola dünyacıların ticarethanesi olduk. Kendisine 'Nasıl olur?' diye sorduğumda şöyle dedi: Onlar bize katılıyor ve bizi tanıyıp ilmimizi aldıktan sonra ya vali, ya vergi toplayıcısı, ya da kahraman olup gidiyorlar.
Hasan el-Basri de (ra) şöyle derdi: İlim öğrenen öyle bir zümre vardır ki onlar için ahirette hiçbir nasip yoktur. Sadece Allah Teala ilmin zayi olmaması için onu onlar vasıtasıyla korur. Me'mun şunu söylemiştir: Üç şey olmasaydı dünya harap olurdu: Şehvet olmasaydı, nesil kesilirdi. Malı çoğaltma arzusu olmasaydı geçim yolu kalmazdı. Önderlik hırsı olmasaydı, o zaman da ilim kaybolup giderdi.
Buraya kadar saydıklarımız dünya alimlerinin ve dille alim olanların vasıfları hakkında idi.
Ahiret uleması, marifet ve yakin ehli ise; idarecilerden, onların yandaşlarından ve adamlarından kaçan kimselerdir. Bu gibi alimler, dünya alimlerini kusurlu bulur ve onları tenkid ederek meclislerini terkederlerdi.
İbni Ebi Leyla (ra) şöyle demiştir:” Sahabe'den üç yüz zat ile karşılaştım. Onlara bir hadis ve fetva sorulduğu zaman onu birbirlerine havale ederler ve fetvayı kendi aralarında başka birine atmaya çalışırlardı. Ama onlara Kur'an ile, yakin ve iman ile ilgili bir mesele sorulduğu zaman asla susmaz ve arkadaşlarına havale etmezlerdi.
Ahiret alimleri, hakikat ehli olan kimselerdir. Allah Rasulü (sav) onları bu şekilde vasfetmiş ve onların bütün yaratılmışlardan üstün olduklarını haber vermiştir. O, bu kimseleri vasfederken şöye buyurmuştur: "Kalpler kaplar gibidir. Onların en hayırlısı, en iyi koruyanıdır".[4]
İnsanlar üç zümredir: Rabbani alim, kurtuluş yolu üzere ilim öğrenen müteallim ve her bağırtıya kulak veren bayağı ve ahmak kimseler. Bunlar, esen her rüzgara meylederler, ilmin nuru ile aydınlanmamış ve sağlam bir dayanağa sığınmamışlardır.
İlim, maldan daha hayırlıdır. Çünkü ilim seni korurken, malı sen korursun. İlmi arındıran ve onun zekatı olan ameldir. Mal ise, harcamakla eksilir. İlim dostluğu, kişinin borçlandığı bir borç olup onu kazandıran hayatta iken taatte bulunmak, vefat ettikten sonra da güzel sözlerle anılmaktır. İlim hakim, mal ise mahkumdur. Malın menfaati, onun zevali ile sona erer. Mal biriktirenler, daha hayatta iken ölmüş kimselerdir. Alimler ise dünya durdukça baki kalmaya devam ederler.
İşte oracıkta toplanmış bir ilim var. Keşke onu taşıyacak kimseler bulabilsem. Ama hayır çok zeki ama güvenilmez birini görüyorum. O da Allah'ın dinini dünyalık menfaat sağlamak için kullanıyor. Allah Teala'nın velileri üzerindeki nimetleriyle üstünlük sağlamak ve O'nun hüccetleriyle diğer insanlara galip gelmek istiyor. Veya hak ehline takılmış birini bulurum. Bu da, önüne çıkan ilk şüpheyle kuşkuya kapılan biridir. Çünkü basireti yoktur. Bunların her ikisi de şunun bunun dışında dini asla gözetmeyen kimselerdir. Kimi de lezzete dalmış ve şehvetlerinin peşinde koşmaya sarılmış, ya da mal biriktirip onu yığmaya dalarak arzularına esir olmuştur. Bu ikisi de daha çok ehlî hayvanlara benzerler.
İlmi taşıyan kimseler, bu şekilde ölmüş kimseler olduğu zaman ilim de ölür. Ancak Allah Teala'nın hüccet ve delillerinin boşa çıkmaması için korkak ve sindirilmiş, ya da açık ve meydanda duran kişiliklere sahip kimseler daima varolmuştur, ikinci gruptakiler ise Allah Teala'nın hüccetlerini ayakta tutarlar. Sayıca az ama değer bakımından yüksek olan bu kimseler nerededirler? Kendileri kayıp olmasına rağmen, misalleri kalplerde mevcuttur. Allah Teala da benzerlerine tevdi edinceye kadar hüccetini, onlar vasıtasıyla muhafaza eder. Onlar da Allah Teala'nın hüccetini benzerlerinin gönüllerine nakşederler
İlim onları hakikate iletir. Onlar da Yakin'in ruhuyla temas eder ve aşırıya kaçanların sertleştirdikleri şeyleri yumuşatırlar. Dünyaya ebediyen yarenlik eden gafillerin yalnızlık çektikleri şeylerde kendileri için aşinalık bulurlar. İşte onlar, Allah Teaa'nın yarattıkları arasındaki valileri, arz üzerindeki velileri ve O'nun dininin davetçileridir. Sonra ağlayarak şöyle dedi: Onları görmeyi öyle özlüyorum ki..”
Bütün bunlar, ahiret ulemasının sıfatlarıdır. Bunlar, çene ilminin değil batın ilminin ve kalp ilimlerinin hususiyetleridir.
İlim, ıssızlıkta candan bir dost, yalnızlıkta bir yoldaştır. O refah ve sıkıntının rehberi, dostlar arasında bir süs, yabancılar arasında bir yakın ve cennet yolunun aydınlatıcısıdır. Allah Teala, ilim sayesinde bazı kavimleri yükseltir ve onları hayırda önderler, kendilerine uyulan hidayet rehberleri ve hayırda yol göstericiler kılar. Onların izleri sürülüp amelleri gözlenir. Onların fiillerine uyulup görüşlerine başvurulur. Melekler bile onların dostluğunu arzulayıp kanatlarıyla onları meshederler. Yaş kuru her şey, hatta denizdeki balıklar, gökyüzündeki kuşlar ve yeryüzündeki vahşi ve evcil hayvanlar, gökler ve yıldızlar dahi onlar için istiğfarda bulunur. Çünkü ilim, kalplerin körleşmeyerek hayatta kalış sebebidir. Yine o, zulmete karşı gözlerin nuru, zafiyete karşı bedenlerin kuvvet kaynağıdır.
Selam ve dua ile.Allah’a (c.c.) emanet olunuz
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
2 Ebu Davûd, Edeb/40; Darimî, Rikak/63; İbni Hanbel, 11/178 183.
Tirmizî, Zühd/63
İbni Hanbel, 11/177
(*) Bu yazımız Ebû Tâlib el- Mekkî’(r.a.) nin “Kût-ül Kulûb”isimli eserinden kısaltılarak ve açıklamalar eklenerek istifadenize sunulmuştur
İmsak | 06:23 | ||
Güneş | 07:53 | ||
Öğle | 12:55 | ||
İkindi | 15:25 | ||
Akşam | 17:48 | ||
Yatsı | 19:12 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 11 | 31 |
2. Fenerbahçe | 11 | 26 |
3. Samsunspor | 12 | 25 |
4. Eyüpspor | 12 | 22 |
5. Beşiktaş | 11 | 21 |
6. Göztepe | 11 | 18 |
7. Sivasspor | 12 | 17 |
8. Başakşehir | 11 | 16 |
9. Kasımpasa | 12 | 14 |
10. Konyaspor | 12 | 14 |
11. Antalyaspor | 12 | 14 |
12. Rizespor | 11 | 13 |
13. Trabzonspor | 11 | 12 |
14. Gaziantep FK | 11 | 12 |
15. Kayserispor | 11 | 12 |
16. Bodrumspor | 12 | 11 |
17. Alanyaspor | 11 | 10 |
18. Hatayspor | 11 | 6 |
19. A.Demirspor | 11 | 2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Kocaelispor | 12 | 25 |
2. Bandırmaspor | 12 | 24 |
3. Erzurumspor | 12 | 22 |
4. Karagümrük | 12 | 21 |
5. Igdir FK | 12 | 21 |
6. Ankaragücü | 12 | 19 |
7. Ahlatçı Çorum FK | 12 | 19 |
8. Boluspor | 12 | 18 |
9. Şanlıurfaspor | 12 | 18 |
10. Manisa FK | 12 | 17 |
11. Esenler Erokspor | 12 | 17 |
12. Ümraniye | 12 | 17 |
13. Pendikspor | 12 | 17 |
14. Keçiörengücü | 12 | 15 |
15. Gençlerbirliği | 12 | 15 |
16. İstanbulspor | 12 | 14 |
17. Amed Sportif | 12 | 14 |
18. Sakaryaspor | 12 | 13 |
19. Adanaspor | 12 | 7 |
20. Yeni Malatyaspor | 12 | -3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 11 | 28 |
2. M.City | 11 | 23 |
3. Chelsea | 11 | 19 |
4. Arsenal | 11 | 19 |
5. Nottingham Forest | 11 | 19 |
6. Brighton | 11 | 19 |
7. Fulham | 11 | 18 |
8. Newcastle | 11 | 18 |
9. Aston Villa | 11 | 18 |
10. Tottenham | 11 | 16 |
11. Brentford | 11 | 16 |
12. Bournemouth | 11 | 15 |
13. M. United | 11 | 15 |
14. West Ham United | 11 | 12 |
15. Leicester City | 11 | 10 |
16. Everton | 11 | 10 |
17. Ipswich Town | 11 | 8 |
18. Crystal Palace | 11 | 7 |
19. Wolves | 11 | 6 |
20. Southampton | 11 | 4 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 13 | 33 |
2. Real Madrid | 12 | 27 |
3. Atletico Madrid | 13 | 26 |
4. Villarreal | 12 | 24 |
5. Osasuna | 13 | 21 |
6. Athletic Bilbao | 13 | 20 |
7. Real Betis | 13 | 20 |
8. Real Sociedad | 13 | 18 |
9. Mallorca | 13 | 18 |
10. Girona | 13 | 18 |
11. Celta Vigo | 13 | 17 |
12. Rayo Vallecano | 12 | 16 |
13. Sevilla | 13 | 15 |
14. Leganes | 13 | 14 |
15. Deportivo Alaves | 13 | 13 |
16. Las Palmas | 13 | 12 |
17. Getafe | 13 | 10 |
18. Espanyol | 12 | 10 |
19. Real Valladolid | 13 | 9 |
20. Valencia | 11 | 7 |