Günümüzde aile içerisindeki en önemli sorunların ne olduğuna baktığımızda ilk olarak bireylerin, kendi “benlik”leri ile beraber bir bütünün parçası olmayışlarından kaynaklandığını görürüz. Eşler bir elmanın iki yarısı değil her iki elmanın da bir arada yapabilecekleri bir ilişki içerisinde oldukları takdirde sağlıklı bir aile olabilirler. Sağlıklı aile, üyeleri birbirine bağlı, beraber karşılıklı kaliteli zaman geçirebilen, karşılaştıkları problemleri imkânları ölçüsünde çözebilme becerisi gösterebilen ailelerdir. Kendi “öz kök “ ailesinden ayrılamamış, ailesinden gördüğü fonksiyonel olmayan duygu ve davranış kalıplarını hayatına taşıyan “kendini farklılaştırma” ( Bowen) becerisini gösteremeyen bireyler sürekli sorunlar yaşayan aile yapılanmalarını oluşturur. Kendini farklılaştırma “ ben” in, içindeki entelektüel ( düşünsel) ve duygusal sistemlerden psikolojik olarak ayrılması ve bunun sonu olarak eş zamanlı bir şekilde kişinin ailenin köklerinden ve bağlı olduğu sosyal yapılanmalar içindeki diğer bireylerden kendini ayırabilmesi ve bağımsızlaştırabilmesi demektir( Bowen 1978). Yani bireyin benliğini tanımlaması, ailesine karşı duygusal tepkisini kontrol etme becerisi kazanma süreci, kendi ailesine daha objektif daha sağlıklı bakabilme yetisi ve kendinde zaten var olan fakat farkında olmadığı gücü kullanarak “gerçek kendiliği”(Masterson) inşa edebilme kapasitesidir. Bunun tam tersi füzyondur yani bireyin benliğini, bağlandığı bireyin benliği içerisinde eriterek onunla birleşmesi ve kendi özelliklerini, bağımsızlığını ve biricikliğini kaybetmesidir (Bowen 1978). Ne yazık ki günümüzde çok sık gördüğümüz sağlıksız aile yapılanmalarının temelinde hiç farkında bile olunulmayan bu füzyon, yani aile bireylerinin gerçek kendiliklerini kaybetmeleri, hiç farkında bile olunmadan sahte kendilikler ile yaşamı sürdürmeleri, adeta bir “birey” olamayışları ve tüm bunların meydana getirdiği maladaptif örüntüler yatar.
İnsanlık tarihi boyunca toplumun en temel yapısı ve en önemli bileşeni olan ailenin hayatımızdaki değeri ve olağanüstü önemi, kısaca değindiğim ve üzerine birçok şey denebilecek olan bu geçirdiği evrelere ve değişime rağmen, hiç olmadığı kadar artmıştır. Yaşandığı çevreye, sosyo-ekonomik koşullara, inançlara bağlı olarak değişen, kendi dinamikleri ile ayrı bir bütün olan aile, tüm sosyologların ve psikologların sağlıklı bireyler ve toplumlar inşa edebilme adına her zaman olduğundan çok daha fazla üzerinde durmaları gereken en önemli bileşendir.